Resim atölyesinin önüne gelince kollarımı birleştirdim ve içeri girmemek için direttim. Bay Irwin ceketini çıkarttı ve sandalyesine astı.
Kapının ağzında hala girip ile girmemek arasında kalmıştım. "Hadi ama şurada senin iyiliğin için çalışıyorum." Ürkek tavırlarla içeri girdim ve öğretmen masasına en uzak olan masaya çantamı koydum. Bay Irwin masaya oturup ellerini kucağında birleştirirken ben de kendi masam oturdum ve cebimden telefonumu çıkartıp öylesine bakındım.
Kilit ekranı açıp saate bakıp kilidi açtım. Ana ekran sayfalarını değiştirdikten sonra notlar kısmını açtım ve random bir şekilde tuşlara basmaya başladım. Bir şeylerle uğraşıyormuş gibi yapmak meşgul olduğum anlamına geliyordu.
"Telefonunu kapat ve başlayalım." İlk olarak telefonumu kapatırsam olası bir saldırı durumunda 911'i nasıl arayacağım seni dahi? İkinci olarak ise başlayalım mı? Gözünün önünde çizim yapmak ister gibi bir halim mi var?
Ellerimi sıkkınlıkla salladım ve çantamın içinden daha bugün sabah aldığım ve hiç elimi sürmediğim çizim defterini çıkarttım. "Yanıma gelir misin Violet?" kafamı titrekçe olumsuz anlamda salladım. Gözlerindeki sert bakışları görünce kararımı değiştirdim tabiî ki de. Ceketimin cebinden bana uygun olan kalemi aldım ve Bay Irwin'in masasının önüne gittim.
Masanın yanına başka bir sandalye çekti ve oturmam için işaret verdi. Oturduktan sonra o da kendi sandalyesine oturdu.
"Gözlerini kapatır mısın?" ne çeşit bir oyun oynadığını bilmiyordum ama iyi bir şey değildi. "Hadi ama bir şey hayal etmeni isteyeceğim." İstemsiz olarak omuz silktikten sonra gözlerimi kapattım.
"Bir çocuk düşün, üzgün. Onu bana resmet, ne olursa olsun üzgün bir erkek çocuğu olsun." Biraz bekledikten sonra yeniden devam etti. "Gözlerini açabilirsin, hadi başlayalım." Gözlerimi açtığımda yalvaran gözlerle bunun olmasını istemediğimi anlatıyordum.
Bay Irwin ise kesinlikle merhamet yoksunuydu. Kesinlikle kaba ve katı bir adamdı, istediğini zorla elde eden bir adamdı, hâlbuki dış görünüşü gayet sevimliydi.
Elini gözlerimin önünde şaklattı ve ona bakmamı sağladı. "Bak Violet, sen istediğin her şeyi yapabilecek bir kızsın. O diğer defterinde tanrı bilir nasıl güzel çizimler vardır. Lütfen izin ver seni keşfedeyim." Sözlerini samimi söylemişti ama ona güvenmek zordu. Geçen gün söylediklerini beni gaza getirmek için olduğunu anlamıştım fakat o yöntem işe yaramamış gibi şefkat yoluna ilerlemişti. Yani en azından öyle görünüyordu.
Kafamı salladım ve kalemi kağıtla buluşturdum. Dikkatli ve kıvark çizikler atıyordum ama Bay Irwin sanki istemediğim hiçbir şey yapmayacakmış gibi çizimime bakmıyordu bile. Belki de sürpriz olmasını istiyordu.
Aklımdan milyonlarca senaryo geçerken yaptığım işe odaklanmam daha kolay oluyordu. Sanki yaptığım işi unutuyordum ve bu durum çizimi güzelleştiriyordu. Şuan gergindim ve düşünmem gereken şey sakin bir şeydi. Bay Irwin dışında bir şeyler düşünmeliydim.
Göz ucuyla Bay Irwin'e baktığım zaman göz göze geldik. "Çok tuhaf." Dedi ama sonra sustu. Tuhaf olanın ne olduğunu sormak istesem de soramadım. Zaten yanlış bir şey söylemiş gibi aniden susması aşırı şüpheliydi ve üstüne gitmemeliydim, zaten gidemezdim.
Son olarak çocuğun ayaklarındaki detayları bitirdim ve kağıdı ona doğru çevirdim. Bay Irwin suratından mimikler kusursuzca alınmış gibi ifadesizce kağıdı inceledi, ben de onu.
Çok yakışıklı bir görüntüsü vardı, sanatla ilgilenmesinin tek açıklaması kendisinin bir sanat olması olmalıydı. Gözleri sanki ince uçlu kalemle çizilmiş gibiydi. Bakışları da koyu bir kalemle belirginleştirilmiş gibi keskindi. Kaşları ve burnu mükemmeldi. Eve gider gitmez yapacağım şey kesinlikle bu olacaktı. Bu yüzden suratını ezberlemeye çalıştım. "Sana yeteneklerimi ispatlamama izin ver Irwin." Diye düşündüm içimden.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
art teacher // irwin
Fiksi PenggemarSiyah dar kot pantolonu, siyah ceketiyle ve siyah botlarıyla çok... ilginçti. Dışarıda güneş olmamasına rağmen siyah güneş gözlüğü vardı. Uzun ve dalgalı saçları kafasına taktığı siyah şapkayla bütünleştirmiş gibiydi. Kalçasını öğretmen masasına day...