Bölüm 6 (괜찮아 괜찮아)

5.7K 511 297
                                    

Bölüm Şarkısı: Eric Nam(에릭 ) - I'm OK (괜찮아 괜찮아)

ㅣㅣㅣㅣㅣMedyada Var.ㅣㅣㅣㅣㅣ

(Medyada ki Jimin O•O)

"Jin mi? Hayır! Ben Park Jimin."

Jimin'in melodik sesini duyduğumda kendimden geçmiş bir şekilde öylece suratına baktım. 'Tanrı'm yakından daha  yakışıklı'

Hatta yakışıklı kelimesi Jimin'in yanında halt etmiş!

Turuncu saçlarının arasından geçen rüzgar, saçlarını hafifçe havalandırıyordu. Bana bakan gözleri bir geyik misali parlıyordu.

Ah! Bu çocuğa kim aşık olmazdı ki? Aşık olmamak için aptal olmak gerekiyordu.

İçimden Jimin'i överken bakışlarım bana uzattığı eline takıldı. 'Çaktırma Jungkook'

"B..ben de Jeon Jungkook."

Hafifçe elimi eline doğru uzattım. 'Sıcak...hemde içimi sarabilecek bir şekilde sıcak ve yumuşak...' Uzun parmaklarıyla elimi sardı ve hafifçe salladı.

'Tanrı'm sana geliyorum ama bu sefer gerçekten geliyorum'

Bilerek yapmışcasına elini yavaş bir şekilde çekti ve içimi saran tüm sıcaklık bir anda yok oldu. Ancak sıcaklık artık içimde değil yüzümdeydi. Büyük ihtimal yanaklarım kızarmıştı.

' Ben tam bir aptalım, hem de Park Jimin'e aşık bir aptal'

Jimin hafifçe gözlerini kıstı ve gülümsedi. 'Sen keşke hep böyle gülümsesen...'

Bir anda aramızda ki tüm boşluğu kapattı. Kafamı hafifçe yukarıya kaldırdım. 'Tanrı'm biraz daha yaklaşsam dudaklarına değebilirdim.'

Sanki iç sesimi duyuyordu. Hafifçe dilini dudağında gezdirdi.

'Bu çocuk beni kalp krizinden öldürecek!'

Üzerime doğru eğilerek kulağıma yaklaştı.

"Jungkook."

Onun ağzından ismimi duymak matematikten 100 alma sevinci gibiydi. Ya da annemin gece dışarı çıkmama izin vermesi gibi. Anlatılmaz bir mutluluktu...

Ardından devam etti.

"Sağındaki kız sizin sınıfta değil mi?"

Ne güzel bir ses tonu vardı. Aynı...
Bir dakika kız mı demişti?! Kız!? Sağımdaki Kız?! 

Hızlıca kafamı sağıma çevirdim. Evet sağımda kız vardı. Hem de Yujin!

Jimin kafamı ellerinin arasına alarak hızla kendine çevirdi. Ardından yüzüme yaklaşarak sessizce fısıldandı.

"Jungkook?! O kadar belli ederek bakma, anlayacak."

Sinirlenmiştim, bilmiyorum bana kızı sormasına mı? Yoksa başka bir şeye mi?

"Neyi anlayacak?" Dediğimde ellerini yüzümden çekti. Yüzüme bu kadar dikkatli bakarken cümle kurabildiğime şükrettim.

Kafasını yana çevirdi ve elini saçlarının arasından geçirdi. Bunu bir kenara yazacağım Park Jimin.

"Hi...hiç sadece sana ismini soracaktım."

Göz ucuyla Yujin'e tekrar baktım. Güzel bir kız sayılmazdı, Jimin'in böyle kızlara baktığını düşünmüyorum. Ama durun?! Yujin kırmızı giymiş!

Sadece kırmızı giydiği için kızı sormasına mı sevinseydim yoksa sadece kızın ismini sormak için beni kullandığına mı sinirlenseydim. Bilemiyorum.

"Yujin." Dedim tüm soğukluğumla.

"Yujin?" Diye beni tekrar ettiğinde.

"Evet... Bae Yujin."

Jimin tekrar gözlerini kısarak gülümsedi ancak bu sefer sevinmedim. Sadece kızın ismini öğrendiği için mutluydu.

Elini omuzuma koydu ve göz kırptı.

"Teşekkürler Jungkook."

Jimin'e bakarak hafifçe gülümsedim. Yapmacık bir gülümseme.

Konuşmayı sorular sorarak uzatabilirdim, ancak bir anda tüm enerjim ve sevincim emilmişti sanki!

Tüm mutluluğum bir anda yok olmuştu. Hatta az önce gelen kırılma sesi kalbim olabilirdi!

Zavallı kalbim şuan kırılmış parçalarıyla göğüs kafesimi delmeye çalışıyordu. Her nefes aldıkça batıyordu...

Jimin arkadaşlarının yanına dönerken Jin geldi. Jin sürekli sırıtıyordu ancak ona bir şey sormadım. O da bana sormadı. Gitmeden önce Jimin'e baktım kızın adını öğrendiğine mutlu bir şekilde arkadaşlarıyla konuşuyordu.

'Aman ne güzel! Canın cehenneme!'

Gözlerimin dolmasını aldırmadan sınıfa ilerlemeye başladık.

"Hoş geldin Jungkook." Annem her zaman ki yeri olan mutfaktaydı.

"Hoş buldum."

Annem arkasını döndü ve suratıma baktı.

Kafamı eğdim. Hızlıca tam odaya geçecekken önüme geçti.

"Bir sorun mu var?" Dediğinde yüzüne baktım. Her şeyi nasıl anlıyordu?

"Hayır, bir sorun yok."

Tam adım atacakken tekrar önüme geçti.

"Söyle dedim. Ben anneyim, anlarım." Dediğinde nedensiz bir biçimde sinirlenmiştim. Belki de sinirlenmek için bir neden arıyordum.

Sesimi istemsizce yükselttim.

"Yok diyorum anlamıyor musun?! Anneysen bir anne gibi davran ve git yemeğini yap?!" Annemi bir kenara iterek odama geçtim ve kapıyı büyük bir gürültüyle kapattım.

Odaya girdiğimde çantamı tüm gücümle bir kenara fırlattım.

Jimin'in bir kız için beni kullanması ne zavallıcaydı. Üstelik ben ona karşı neler hissederken! Göz yaşlarım istemsizce yanağımdan süzülürken kendimi yatağa yattım. Bacaklarımı karnımda birleştirdim.

Kafam o kadar karışıktı ki! 

Telefonumun çalmasıyla burnumu çektim ve telefonuma uzandım.

"Efendim Jin?"

"Jungkook!? Bugün olanları biliyorum."

"Neyi biliyorsun?"

"Jimin'le konuştuğunu?"

"Nasıl yani?"

"Seni bilerek oraya götürdüm. Buldu mu seni, yani sen olduğunu anladı mı? Sana okulda sormak istemedim. Hem konuşurken gözlerinin içine nasıl bakı..."

Jin'in konuştukları bir anda kulağımdan silindi. Hızlıca yatağımda oturur hale geldim. Sinirle saçlarımı çekiştirdim.

"Sen benim şuan ne hissettiği biliyor musun!? Ne demek bilerek götürdüm!? Resmen beni kullanarak Lanet Olasıca bir kızım adını sordu!? Ben orada onun hakkında ne düşünürken, o resmen beni Kullandı. Anlıyor Musun?"

Telefonu Jin'in yüzüne kapattım. Eğer daha fazla konuşsaydı, ona karşı ağır konuşabilirdim. Telefonu yatağımın bir ucuna fırlattım.

Belki de bir süre yalnız kalmalı ve kafamı toplamalıydım.

Geç paylaştığım için özür dilerim.

Manyak bir bölüm oldu farkındayım. ^•^

Umarım beğenmişsinizdir. Desteklerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum.

LoveYou ^•^

TwiLove // JiKookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin