15.Bölüm'Haksızlık'

12.5K 598 14
                                    

  Herkes birikmiş bizi seyrediyor. DağıIın!. KukIa oynatmıyoruz burada. Acı çekiyoruz.
(Oğuz Atay)

beyaz-kanat

      Biraz daha yürümek için ayağa kalkan Cahit ardından karısına uzatmıştı elini .Kadın adamın elinden tutarak kalktığında bir müddet daha yürüdüler Kandilli kıyısında.Havada özgürlüğe nispet ettirerek uçan martılar ve insanın yüzünü yalayıp geçen rüzgar muhteşem deniz ile uyum içindeydiler.

Karşıdan gelen elinde mavi bir balon olan erkek çocuğu annesine aldırış etmeden delice koşuyordu.

4-5 yaşlarında olmalıydı.

Elinde poşetlerle çocuğun arkasından koşan kadın "Oğlum yavaş!Düşeceksin şimdi!"diye bağırıyordu.

"Güçlü adamlara bir şey olmaz,anne!"diye bağıran çocuk hızla koşmaya devam ediyordu.

   Yanındaki adama döndüğünde gülümser bir tavır bulmuştu adamın yüzünde.Sonrasında içinde kademe kademe büyüyen bir hüzün boğmuştu resmen denizin serin sularında genç kadın...

Olduğu yerde durup elini adamdan çeken kadın kollarını göğüs hizasında bağlamıştı.Adama sırtını dönen kadın rahatlamak adına denizi izliyordu.

Olmayacaktı...Elinde sonunda bu eksiklik tahammül edilemez bir hal alacaktı.Ah ah...Kim bilir kaç baharı daha solmuş ve eksik geçecekti...

Cahit karısının biranda neye üzüldüğünü anlamlandıramamıştı.Daha sonrasında fark etmişti.

Kırmızı gömlekli kadının arkasında yerini almıştı birkaç adımda.

"Biz birlikte olduktan sonra neyin önemi var?"derken ellerini yavaşça kadının omuzlarına koymuştu.

"Neyin yok?"diyen kadının sesi titremişti.Boğazındaki yumru daha büyürken onu ağlamaya sevk ediyordu.

"Hiçbir şeyin..."dedi adam.

Karısının ağlamamak için büyük bir uğraş verdiğini anlayabiliyordu.

"Belki de..."diyen cümlesini tamamlayamamış gözlerinden süzülen yaşlarla hem gözlerini hem de ağzını kapamıştı.

"Belkisi yok,Hicran."

"Çocuk istemiyorum deyip de güldürme beni."derken adam karısının ince beline dolamıştı kollarını.

"Nasipten öteye geçilmez,Hicran.Allah ne derse o olur..."diye cümlelerini tamamlayan adamın aklına gelen fikirler onu tekrar konuşmaya teşvik etmişti.

"Vardır bir çaresi be Hicran'ım.Tüp bebek falan buluruz bir çaresini."diyen adamın gülümsediğini ses tonundan anlamıştı kadın.

Açık konuşmanın gerekli olduğunu düşünüyordu kadın.Ne kendini ne de karşısındaki adamı kandırmaya lüzum yoktu.

"Tereciye tere satılmaz diye bir şey duymadın galiba sen."diye alay eden kadın tüm bunları gözyaşlarını saklamak için yapıyordu adam da biliyordu.

Sustu adam...İmkansız sevgisi birçok şeyi göze almıştı.Ne vardı bu da onlardan bir tanesi oluverirdi.

Marmara'nın engin sularına bakan çift acıyla kavrulmaktan çok sıkıldıklarını tekrar ediyorlardı içlerinde.

İlk konuşan yine Hicran olmuştu.

"Mezun olduktan sonra hiç gelmedim İstanbul'a."diyen kadın eğer doğabilseydi adını Umut koyacağı kızını düşünüyordu.Şüphe duyuyordu kendinden.Çektiği acılarına ve en önemlisi kızına ihanet etmiş gibi hissediyordu.Affetmemişti belki ama...O zaman dün gece yaşananlar da neydi?Şu an neden o adamın kollarının içindeydi?

Hicran YarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin