18.Bölüm'Dermansız Dertler'

11.7K 572 26
                                    


Yabancı!

Bir daha kokunu ciğerlerime çekmeyeceğim...

Gözüme değen gözlerini yasak edeceğim gözlerime...

Tenini tenime haram edeceğim.

Bundan sonra sana sen değil siz bile demeyeceğim...

beyaz-kanat

   Hicran'ın anne babasının evden kovuluşunun 10. günüydü.Cahit'in yatak odasının balkon penceresini tuz ile buz etmesinin,sarf etitği sözler yaptıkları hareketlerle Hicran'ın kalbinde derin yaralar açmasının üzerinden 10 gün geçmişti...Günler geçmiş ama Hicran'ın içinde sıkıntı ve kocasına duyduğu o büyük kırgınlıktan eksilen hiçbir şey olmamıştı.

   Cahit'in Hicran'ın kendisine haksızlık ettiği düşüncesini kafasında savunduğu şu 10 günde Hicran'ın her fırsatta eski defterleri açtığı,evlilikleri adına hiçbir adım atmadığı düşünceleri yargılanıyordu kendi muhakemelerinde ve şuan toplantıda ortaklık için gelen şirket temsilcilerini dinlemekte sıkıntı çekiyordu.

"Finansal kaynaklar ve kalifeyeli ele.."konuşan temsilcinin sözlerini ellerini sıkıntıyla başına götürmüş Deniz bölmüştü.

"Kusura bakmayın bugün pek iyi hissetmiyorum kendimi,müsadenizle."derken oturduğu sandalyeyi kalkabilmek için geriye doğru çekmişti genç kadın.Masadaki herkesin onay verir bakışları altında kalkmıştı geniş toplantı masasından.

  Etraf dönüyor muydu ne?Yer ayağının altından kayıyordu sanki...Gözleri kararıyor,görüntü bir müddet puslanıyor geri geliyordu...Omuzlarına ve vücuduna büyük bir ağırlık çöküyor,dizleri sanki onu tutmuyordu...Ayağındaki yüksek topuklu pabuçlar ile ilk defa yürüyormuş gibi sendeleyen kadın daha sonrasında bu duruma daha fazla karşı koyamamış ve yere sere serpe uzanıvermişti.

   Masada oturan insanlar yere yığılan kadınla büyük panik ile ayağa kalkmışlar bir elden ambulansa haber veriyorlardı.Cahit de bir an ne olduğunu anlamamış ve bayılan kadının yanına koşar adım gitmişti.Ambulansın hemen gelemeyeceğini düşünen adam kadını kucakladığı gibi kendi arabasına götürmüştü.İnsanlık ölmemişti ya...

   Hastaneye vardıklarında Deniz'i acil durum odasına almış ve Cahit'e kapıda beklemesini söylemişlerdi.Cahit kendisini hasta yakınlarının beklemesi için ayrılan koltuklara bırakırken bir yandan da düşünüyordu neden bayılmıştı acaba Deniz...Son günlerde de fazlasıyla solgun görünüyordu zaten...Oturduğu yerde yine hayatını sorgular bulmuştu kendini...Ekber Ağa'yı oldum olası sevmezdi.Hicran'ın abilerini de sevmezdi,aileden gelen husumetin de payı olacaktı tabi bunda...Ama o gün öyle demesemeydim diye geçirecek oldu ki içinden o adam öyle laflar edince ne diyecektiki..Karısını götürmesini,ona hakaret etmesini mi dinleyecekti..?Ama karısının suskunluğu,o kırgın mahzun hali öyle çok sıkıyordu ki canını.Kendi de biliyordu sinirlenince gözü kararıyordu...Elleriyle yüzünü sıvazladı çaresizce...Çok koşup çok yoruluyordu bu gönlü.Ama o istiyordu ki sevdiğim kadınla mutlu olayım,çok mu zordu sanki...?

    Açılan kapıyla ayağa kalkmıştı.Kendine gelmiş olmalıydı Deniz.Sonrasında aklına Muhsin Bey ile Şenay Hanım'a haber vermediği geldi.Haber verse miydi ki?Önemli bir şey değilse boştan yere endişelenmeselerdi...En iyisi karşıdan gelen doktorla karar vermesiydi arayıp aramayacağına.

Ona yaklaşan orta yaşlı bayan daha o sormadan söze başlamıştı.

"Eşiniz gayet iyi şuan.Fakat tehlikeli bir durumu var kendisine söyledim..."

Hicran YarasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin