BÖLÜM 6 - YENİ ARKADAŞ

162 11 9
                                    

Hoca müzik sınıfı dediğimiz kapının kilidini açtı. Etraf oldukça tozlu duruyordu. Her yerde enstrümanlar vardı. Kimi yerde piyano, bateri, kimi yerde ise saksafon, keman, gitar... Her yer dağınıktı. Sanki on yıldır buraya kimse girmemişti. Örümcek ağlar, aletlerin etrafını sarmıştı ki, ben bundan çok tiksinen biriyim.
Benim gibi herkes sınıfı incelerken siyah saçlı bir kız, "Hocam burası çok pis," dediğinde yanındaki kızlar da "Aynen," demeye başladı. Hoca "Ne yazık ki öyle. Hep beraber temizleyeceğiz burayı gençler," dedi.

Daha deminki siyah saçlı kız "Hocam ben yokum valla, hiç uğraşamam çok pis ya ıyyk," dediğinde hoca ona doğru yaklaştı ve "Bu işte herkesin eli değecek!" diye yüksek sesle konuştu. Sınıfın içinde hocanın sesi bir kaç kez yankılandı. Kız başını eğerek "Peki hocam," dedi. Gerçekten de hocadan korkuyordu. Bir de 'popüler kız' diye hep koridorlarda görüyordum.

Hoca Nur ablayı çağırarak temizlik malzemelerini aldı. Aslında Nur abla burayı temizlemesi gerekiyordu. Nede olsa okul temizlikçilerinden biriydi, ama bizim temizlememizi istiyordu. Böyle şeyleri hiç beceremezdim. Annem temizlik yap deyince hemen 'Anne ben bulaşıkları yıkarım sen temizlik yap' derdim. Bulaşıkta iyi olsamda temizlikte berbat olduğumu çok kişi bilirdi.

Elime sprey ve bez alıp piyanoya doğru yürüdüm. Piyanonun tuşları o kadar tozluydu ki her silişimde öksürüp, hapşuruyordum neredeyse. Arkama baktığımda Akın'ın beteriyi sildiğini gördüm. Hemen arkamdaydı. Bende bateriyi silebilirdim. Yanlış anlamazdı. Yani umarım. Arkamı dönüp ona doğru ilerlediğimde sıranın kenarına çarpıp düştüm. Gözlerimi açtığımda meğer ki bir meleğin beni tuttuduğunu görmüştüm. O kadar güzel bakıyordu ki hep böyle baksam hiç sıkılmazdım. Ömrüm boyunca ona bakmak isterdim. Reflekslerini çok iyi kullanmıştı. Hemde bana karşı. Doğrulduğumda "İyi misin?" diye sordu. Etrafıma sınıftakiler toplanmıştı. "İyiyim, teşekkürler." dedikten sonra gülümsedim. Aklıma öyle birşey gelmesi gerekiyordu ki beraber olacağımız birşey...işte buldum!

Spreyi alıp elime havaya sıkmaya başladığımda koyu sarı saçlı kız, "Demek oyun oynayacağız!" deyip bana spreyi sıkmaya başladı. Bende ona sıkarken bir kaç kişi daha katıldı. Akın, orada dururken onun yanına gidip temizleme spreyini yüzüne sıktım. Bana kızgın bir şekilde baktıktan sonra yumuşaması için "Hadi ama!" dedim. Bana hafif yan gülüş atıp spreyi yüzüme sıktı. Bütün sınıf birbirine sıkıyordu. Artık üstümüz, başımız sprey olmuştu ve mis gibi kokuyorduk. Akın'la birbirimize doğru kahkahalar atıp, gülüşüyorduk. Ne kadar da tatlıydık!

Hoca bize kızdığında ceza vermişti. Buraları hem temizleyip, hem de düzenleyecektik. Hoca geldiğinde heryer köpük olduğu için tekrar silecektik. Ama çok eğlenmiştik. Özellikle ben ve Akın. Benim sildiğim yere daha deminki koyu sarı saçlı kız geldi. O da benim kafadandı belli ki. Çünkü çok eğlenmişti. Kız "Selam," dedikten sonra bende "Selam," dedim. "Çok eğlendik ama dimi?!" dedi.

"Kesinlikle," dedikten sonra gülümsedim. Kız "Ben Meryem," dediğinde benle tanışmak istediğini anlamıştım. Elini uzattığında "Bende Doğa," deyip elini sıktım. "Tanıştığıma memnun oldum Doğa," dedi. "Bende," dedikten sonra masayı silmeye devam ettim.

"Hangi sınıftasın?"

Konuşurken içinde sıcaklık olduğunu anlamıştım. Belli ki benim gibi arkadaşı yoktu. Yanlız kızdı. Onla arkadaş olmayı bende isterdim.

" 11-F ya sen?"

" 11-B"

İyi kızdı ve aynı sınıfta olmayı isterdim.

"Şey, arkadaş olalım mı?" dediğinde şaşırmıştım. Soracağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Kendini benim karşımda zayıf göstermişti. "Neden olmasın?" dediğimde ikimizde birden güldük. Etrafa neşe saçıyordu. Belki de ukalaydı. Ama içindeki güzelliği dışa yansımıştı.

Heryeri güzelce temizledikten sonra "Pırıl pırıl oldu," dedi. Ben de "Kesinlikle," dedikten sonra gülüştük. Akın'a baktığımda bana baktığını farkettim. Hemen yüzümü çevirdim. demek ki beni inceliyordu. Hoca "Bugün temizlikle geçti günümüz, artık yarın ders işleriz," dedikten sonra çantamı aldım, sırtıma takıp sınıftan çıkarken kolumu biri tuttu. Ne olduğunu anlamadan arkama bakınca Akın'ın tuttuğunu gördüm. İçime aniden titreme geçtikten sonra heyecan içimi kemiriyordu.

"Bir sorun mu var?" dediğimde dudağını yukarı doğru kıvırdıktan sonra "Beraber gidelim mi?" dedi.

O an içimden o kadar çok seviniyordum ki kalbim çığlık atıyor, bağırsaklarım birbirine dolanıyor, göğsüm birbirini sıkıştırıyordu. "Tabii," dediğimde sınıftan çıktık. Aman Tanrım beraber gidiyorduk! Ben daha ne istiyim?

"Ailenle mi yaşıyorsun?"

Soru sormaya başladığında yine heyecanlanmıştım, elime tırnaklarımı batırarak gidiyordum ki, o benim aksine çok rahat gözüküyordu.

"Evet. Üç kardeşim var, annemle babam da çalışıyor, sen?"

Acaba çok mu cevap vermiştim? Sırf 'evet' de diyebilirdim.

"Ben de ailemle yaşıyorum, tek kardeşim."

Çok şaşırmıştım. Neden bilmiyorum ama bir kardeşi olmaması tuhafıma gitmişti. Ne de olsa kalabalık bir ailede büyümüştüm. Hiç yanlızlık çekmemiştim. Öyle desem bile.

"Evin nerede, bırakayım istersen?"

Neden beni eve bırakmak istiyordu? İçimde depreşen hücrelerim kalbime soğukluk veriyordu. Ellerim titriyor, ama yanaklarım ateş içinde yanıyordu. Heryerim buz kesmişti sanki. O kadar çok üşüyordum ki onun yanında ölüp gidecektim.

"Gerek yok,"

Aslında beni eve bırakmasını en çok ben istiyordum. Şuan da itiraz etse de 'olmaz öyle şey, götürürüm' dese. O kadar çok isterdim ki götürmesini ama ağzımdan asla öyle birşey çıkmayacağından emindim.

"Sen bilirsin" dedikten sonra yürümeye devam ediyorduk. İtiraz etmemişti, zaten etmezdi. Onu tanımalıydım ki öyle birşey yapmazdı. O, dıştan kalbi yokmuş gibi gözüken ama içinde sıcacık kalbi olan 'cool' bir çocuktu. Bunu kimseye yansıtmıyordu ama aslında çok iyi bir insandı. Öyle yapmamasının sebebi ise havalı oluşu ve çekici duruşunu bozmamaktı. Bu o ise kendini değiştiremezdi. Herkes kabullenmek zorundaydı. İnsanların karşısında zayıf düşmemeye çalışan biriydi.

Bizim evin oralara geldiğimizde hala yanımdaydı. Evi, bizim eve yakınmıydı? Çünkü neredeyse bizim evin oraya gelmiştik. Yada beni evime bırakacaktı.

Telefon sesi duyunca eline aldı ve açtı.
"Alo,"
Yaklaşık iki dakika geçtikten sonra,
"Tamam, bekle geliyorum." dedi.

"Bir işim çıktı gidiyorum," dediğinde benim birşey söylememi beklemeden arkasına dönüp gitti. Yine evinin neresi olduğunu anlamamıştım.

Merhaba arkadaşlar, okuyanlar vote verirse çok ama çok sevinirim. Vote sayısı çok az bundan sonra vote sayısı az olursa yeni bölüm çıkarmıycam. Sizden istediğim vote vermenizdir.

Vote sayısı örn. : +5

Şimdiden teşekkürler...

Takip öneri kişisi: Elifrnek4

KIR PAPATYASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin