Medyadaki ev Akın'ın evidir.
Eve girdiğimde çantamı yere attım. Annem hemen içerden birşeyler söylemeye başladı.
"Kızım nasılsın?" dediğinde bitkin bir şekilde "Anne hergün nasılsın demekten bıkmadın mı ya?" dediğimde bir kahkaha attı. Gerçekten sorunluydu."Karşı eve birileri taşınıyormuş, git yardım et," dedikten sonra "Banane be," dedim. Ya eve tatlı bir çocuk gelmişse? Owowowow.
"Hemen gidiyorum anne!" dediğim gibi kapıyı sertçe kapadım. Kapının önünde güzel, sarışın bir kadın ve yakışıklı bir adam vardı. Acaba çocukları varmıydı? Hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Heyecanla onlara bakıyordum.
"Bir sorun mu var tatlım?"
Kadının sesi çok yumuşak ve güzel gibiydi. Yüzüne bakmayı kesip başımı öne eğdim.
"Yardım etmeye geldim, efendim." dedikten sonra yüzümün kızardığından emindim.
"Sen...yan komşumuzsun sanırım, adın ne canım?" derken arkadan bir ses geldi. Çok tanıdık bir ses gibiydi. Kimdi bu? Buraya doğru gelirken "Anne ben çıkıyorum," dediğini farkettim. Önüme geldiğinde gözlerime inanamadım. Bu Akın'dı. Üstünde birşey yoktu ve kot pantolonu vardı. O buraya mı taşındı lan? Daha az önce bir yere gitmemiş miydi? Bu kadar çabuk mu gelmişti?
O da bana şaşırmış bir şekilde bakması gerekirken gayet normal bakıyordu. Elinde tişörtü vardı. Beyaz bir tişört. Annesine 'nereye?' yada 'Tamam' demesine müsaade etmeden yanımdan sıyrılıp geçti. Hiç pas vermemişti. Neden böyle yapmıştı? Yüzündeki tebessüm hiç eksik olmuyordu ki, gülmemesi için kendini zor tutmuştu. Yanımdan geçtiğinde arkamda sırıttığını anlayabiliyordum, hissediyordum. Hiç birşeye aldırış etmeden benim de yüzüme tebessüm kondu. İçimde alevler yanarken dışımdan masum bir kız gibi görüyordum. Yada göründüğümden emindim. "Adım Doğa," dedim.
"Benimde Seray. Bu da eşim Erdem,"
Demek ki ailesinin adları bunlarmış. Nasıl bir çocuğunuz var maşallah.
"Memnun oldum efendim, başlayayım şunları taşımaya ben,"
İçeriye girdiğimde herşey, heryerdeydi. Mobilyalar sağa sola fırlatılmış gibi duruyordu. Mutfak eşyaları, mutfağı çok kalabalık göstermişti. Kısacası burayı iyi yerleştirmek gerekecekti. Ailesi çok iyi birilerine benziyordu. Kesinlikle disiplinli yetişmiştir Akın.
Mobilyaları yerine koyduk, mutfak eşyalarını tek tek yerleştirdik, aksesuarları dizdik... Sonunda bitmişti ve çok modern olmuştu. Gerçekten bizim evle alakası yoktu. Evimizde hep annemin zevkine göreydi herşey. Gerçekten de 'Asortik' di. Herşey abartılıydı. Ama bu eve bayıldım. Herşey sanki benim zevkime göre yerleşmişti. Mutfak zaten büyüktü ve büyüklüğünün hakkını veriyordu. Çok iyi renkler vardı. Bir Beşiktaş'lı olmasam da Siyah beyaz renkleri olan mutfakları çok seviyordum. Uyum içindeydi. Söylemeliyim ki; Kıskanmıştım.
Salon ise insanın içini açıyordu. Hep açık renklerden oluştuğu için sadeliği ve zarifliği dikkat çekici yapıyordu. Açıkçası evin hiçbir yerinde kusur bulamazdım. Keşke Akın gelse diye düşünürken kapı çaldı. İçime bir titreme girdi. Heyecandan bayılcaktım. Kapıyı açmak için ben gittim ki, arkamdan annesinin de geldiğini farkettim. Açtığımda karşımda cool, tatlı ve çekici biri duruyordu. Ve bu Akın'dan başka biri olamazdı. Annesi yanıma geldiğinde "Bak oğlum, bu yan komşumuz. Hadi tanışın," dediğinde zor yutkundum. Akın yanımdan sıyrılıp, odası sandığım yere gitti. Neden böyle yapıyordu? Niye ailesine 'biz tanışıyoruz zaten,' demiyordu? Çok aptaldı.
"Heralde keyfi yok canım, başka bir zaman tanışırsınız," dediğinde oturma odasına giderken kolunu tuttum. "Lavoba nerede acaba?" dediğimde bir an duraksadıktan sonra "Az ötede, solda" dedi.
Aslında lavaboya gitmeyecektim. Akın'ın odasına gidecektim. Bütün odalara baktıktan sonra en sondaki odanın kapısını çalıp içeri girdim. Aynaya bakıyordu. Salak şey tişörtünü yukarı kıvırmış, kaslarına bakıyordu. Yüzüme bir gülümseme gelince tutamadım güldüm. Elimle ağzımı kapadım ama bana baktı. Gerizekalı ya. İçeri adım attıktan sonra yanıma yavaşca geldi. "Senin derdin ne?" dediğinde ona şaşkınca baktım. "Sen ne zaman taşındı buraya?" dedim. "Soruma, soruyla yanıt verme." dedi, kızgın bir şekilde.
"Bir derdim yok, ama sen niye beni daha önceden tanıdığını söylemedin?"
"Dert ettiğin şey bu yani. Söylemek istemedim, bu kadar basit." diyerek yatağa attı kendini. Bense ayakta dikilmiş, onu dinliyordum.
"Ne zaman taşındınız peki,"
"Bu seni ilgilendirmez," dedi.
"Ya söylesene be!"
"Sence, aptal kız?" dedi, beni sinir etmeye çalışarak.
"Bu sabah?" dedim.
"Biliyorsan niye soruyorsun?" dedi.
"Yinede sormak istedim, ve bana aptal diyemezsin!" diyerek çıktım odadan. Arkadan bir ses duydum. "Aptalll!!!" tekrar odaya dönüp karnına yumruk attıktan sonra inledi. Odadan çıkarken de "Hakettin canım," dedim.
Merhaba arkadaslar.. Vote ve yorumlarınızı arttırın ki daha çabuk yb gelsin. Keyifli okumalar.. Sizi seviyorum ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIR PAPATYASI
Teen Fiction"Seni seviyorum, ama sen olduğun için değil, seninleyken olduğum ben için," ...