Oturdum.Saatlerce denizin karanlık naraları eşliğinde ,gözyaşlarımın 18 yıldır içime akmasının acısını çıkarmak istercesine ağlayarak oturdum. Dökülen her damlada boğulurken nefes buldum. Acı çekiyordum. Senelerdir nedenini bilmediğim bir şekilde acı çekiyor, acıların kırbacında can buluyordum. Sessizce ağladım zihnime dolan anılarla. Yanımdaki kahveleri bile unutmuştum. O kimdi, ne olacaktı, ne değişecekti bilmiyordum. Tek bildiğim yorulduğumdu. Küçük yaşlarda narin bedenime ağır yükler yüklenmişti. Ve ben o küçük kızın o ağır yükler altında can verişine tanık olmuştum. Ölüydüm ben. Ruhunun damarlarında oksijenin dolanmadığı bir ölü sadece.
Ufuk çizgisinden doğmaya başlayan güneşi görmemle düşünce dünyamdan çıkmış , yanımdaki bedene odaklanmıştım. Yapabildiğim tek şey "Neden?" diye sormak olmuştu. Neden böyleydim , neden buradaydı ,neden aldığım her nefes soluk boruma takılırken bu dünyada oksijen israfı yapıyordum. Yaşantım basit bir 'neden'le çevrilmişti.
Kahvelerinin üzerime döndüğünü hissetmiştim.
"Her şeyi öğreneceksin küçük kız, her şeyi öğrenecek ve acılarını azad edeceksin."
Gözlerim hırçın dalgaların sahile amansızca çarpmasını izlerken dedikleri yankılandı kulağımda. Acılarımı azad edecektim ha, hem de hiç yaşamamış gibi. Hissetiğim kadar acı bir kahkaha firar etti dudaklarımdan.
"Küçük kız ha ? Üzgünüm o küçük kızın narin bedeni acılarının yükü altında can verdi."Sesim kademe kademe yükselirken; "O küçük kız feryatlarını , gözyaşlarını içine akıtırken ,etraftakilerin deli diyişleri altında , acıyan bakışları eşliğinde öldü." Dalgalanan deniz kadar hırçın gözyaşlarım çoğalırken; "S*ktiğimin hayatında bir tane insan uzatmadı elini ona , bir tanesi duymadı o sessiz çığlıkları . Şimdi bana yıllar sonra , o küçük kızın bilmem kaçıncı ölüm yılında acıları azad etmekten bahsetme. Hele ki acılarında ölüp dirilen bir kıza hiç bahsetme." Diye bağrışım üzerine hızlıca ayağa kalkmıştım. "Kimsin nesin , lanet geçmişimdeki rolün neydi bilmiyorum ama sağ ol yabancı .Zihnime, alışkın olmadığı görüntülerin dolmasını sağlayıp, bana elini uzatan ,tutunabileceğim tek dalın acılarım olduğunu hatırlattığın için sağ ol."
Hızlıca uzaklaşırken tok sesiyle duraksadım. "Azra!"
Vücudumu alan titremeye engel olamadım. Azra demişti bana. Kanımda gezinen öfkeyi ,daha çok ıslanan yanaklarımı hissetmiştim. Benim adım Azra değildi. Azra o küçük kızın adıydı. Adı gibiydi o küçük kız masumdu, dokunulmamıştı ruhuna bedenine. Hışımla kahvelere döndüm.
"Eğer bir daha o adı ağzına alacak olursan seni kendi kanında nefese muhtaç bırakırım!"
Damarlarımda kol gezen aşırı dozdaki öfkeye şaşırmıştım. O adı bilmesine mi yoksa uzun zaman önce o ismin küçük kızla ölmesinden sonra tekrar duymama mı kızmıştım bilmiyordum. Tek bildiğim kontrolsüz geliştiğiydi. Öfkeden titrerken kendimi bir sanrıda buldum. Küçüklüğüm üstü çıplak, kahve gözlü küçüğün aynı şuan benim gibi buzlu su içinde titreyişini çırpınışlarını izliyordu. Nelerdi bunlar, neler yaşanmıştı. Derman kalmayan dizlerim daha fazla beni taşıyamamış ellerimin üzerine yığılmıştım. Kulağıma dolan adımın seslenişiyle 'bakir karanlığa' adım adım çekildiğimi hissettim.
...............................................................
Ciddi bir baş ağrısıyla gözlerimi aralamaya çalıştım. Kriz sonrası ağrım gerçekten çekilmezdi. Sonunda gözümü açmış , ayın loş ışığının aydınlattığı kadar bulunduğum yeri incelemiştim. Yanıma dönmemle karşılaştığım çikolata kahvelerle ağzımdan bir çığlığın kaçması bir olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZEL
Ficção GeralBaşım önde durağa doğru yol alırken sert bir bedene çarpıp sendelemedim. Ah hayır ben o aşk hikayelerindeki kötü çocuğunu arayan iyi kız değilim. Ben gerçek hayatı acı ve anlamsız boyutlarıyla yaşayan zavallının hikayesiyim.