Yeni bir gün, yeni umutlar, yeni hayaller... Onu gördüğümde beri aklımdan çıkmıyor. Kim olduğunu bile bilmediğim birine aşık oldum. Hayır, belkide aşk yanlış kelimeyi. Sanırım sadece hoşlanıyorum. Kaldığım yerde kimseyle çok yakın değilim. Yalnız olmayı seviyorum ve yalnızlık paylaşılmaz, zaten paylaşılsaydı yalnızlık olmazdı. Gerçi Dolunay'ı tanıdığımdan beri pek yalnız kalmadım. Gerçekten iyi biri. Saat iki de buluşup yine kütüphaneye gideceğiz. Belki onu görürüm. Saat bir buçuk ve hazırlanma vakti. Siyah bir pantolon, ve mavi bir gömlek. Saçımı da düzgünce bağladıktan sonra sırt çantamı aldım ve kendimi dışarı attım. Yürümeye başladım. Dolunay la onunla tanıştığımız parkta buluşup kütüphaneye birlikte gidecektik. Yolu yarılamıştım ki. Yok artık ! O, kütüphanede gördüğüm adını bile bilmediğim çocuk ve yanındaki kız. O kız kim ? Yalnız kız çok güzel. Belkide sevgilisidir. Off. Bir dakika sanırım kız ağlıyor. En sonunda dayanamayıp yanlarına gittim.
- İyi misin ?
-Pek sayılmaz.
Dedi ve ağlamaya devam etti. Sonra "o" bana baktı ve
-Sen "o" sun
-Kim ?
Tamam biraz kaba olmuş olabilir ama bir an öyle dedim.
-Kütüphanede karşılaşmıştık.
-Evet.
-Acaba Cansu ' yla ilgilendikten sonra konuşmaya devam etsek.
-Tamam.
Demek adı Cansu'ydu. Birlikte en yakındaki kafeye ilerledik. Sanırım Cansu ' nun bir sorunu vardı ve ona yardım etmek istiyordum. Telefonumu çıkarıp Dolunay'a geç gelebileceģimi bildiren bir mesaj attım.
Kafeye geldiğimizde hemen bir yer bulduk ve oturduk. Aslında ilk başta Cansu'yu kıskanmış olsamda iyi bir kıza benziyordu.-İyi misin ?
-Şimdi daha iyiyim.
-Niye bu kadar üzüldün ? Veya soruyu değiştiriyorum. Seni kim bu kadar üzdü?
-Aslında ailemle ilgili bir kaç sorunum var. Tabi bunlar sadece üzülmemin nedenlerinden biri.
İnsanların hayatlarına karışması sevmem ama içimden bir ses o soruyu sor dedi.
-Peki diğer neden ne?
-Yalnızım. Bana yardım edecek veya yanımda olacak kimse yok.
-Bence kafana çok takma. Ben bu yaşıma kadar hep yalnızdım. Kimse yanımda olmadı.
Ben bunları dedikten sonra "o" nunla göz göze geldik ve o sırada hala adını bilmediğimi farkettim ama bunu daha sonra öğreneceğim. Cansu bana baktı ve
-Sizinle arkadaş olabilir miyiz?
Garip olacak ama onunla aynı anda
-Evet.
Dedik. Gerçekten garipti. Sonra Cansu ' nun telefonu çaldı ve kısa bir konuşma sonra bize gitmesi gerektiğini söyledi. Telefon numaralarımızı aldı. "O" Cansu'ya onu götürmeyi teklif etti ama Cansu kendi gidebileceģini söyledi ve gitti. Bir süre sessizlik oldu. Sonra bana baktı ve
-Özür dilerim, dedi
-Ne için?
-Kütüphanede olanlar için.
-Evet. Kütüphanede olanlar.
Derken gülümsedim ama o gülmedi.
-Yardım etmek isterdim ama acilen gitmem gerekti.
-Sorun değil. Büyütülcek bir olay değildi.
-Ben kütüphaneye gideceğim ama istersen önce seni gideceģin yere bırakabilirim.
-Sanırım birlikte gidebiliriz çünkü aynı yere gidiyoruz.
-Peki. Gidelim o zaman.
Garip hissediyorum gerçekten garip. Çünkü kim olduğunu bilmememe rağmen ona güvenmek istiyorum ve onu sevmek, beni sevmese bile.
Tamam. Son dediğim kelimenin tam anlamıyla garipti. Normalde böyle şeyler demem. Dışarı çıktık ve kütüphaneye doğru yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Farklı Hayatlar
عشوائيHepsinin hayatı farklıydı. Tek ortak yönleri ise her zaman mutluluğu aramalarıydı. Peki ya hayat onları karşılaştırırsa ve bir daha ayırmazsa.