Güç

22 0 0
                                    

Gözlerini açtığı anda sarı renkte belli belirsiz kıvılcımlar bulundukları noktaya doğru çarpmaya başlamıştı. Sophia şaşkınlığını gizleyemedi."neler oluyor?" Dedi. Matt de şaşırmıştı. İkisi el ele verdiği andan itibaren merkezde hareketlenme olmuş kıvılcımlar çıkmaya başlamıştı. Matt "çok ilginç ama seninle bileşenlerimiz uyumlu çıktı"dedi ve yere oturup metal kısmı incelemeye başladı."öyleyse gizli odayı bulabilir miyiz?" Dedi sophia. Matt"hayır sophia bu daha fazlası demek. Bu nasıl mümkün olur? Ben öylesine denemek için merkezi aradım ama senin olduğun her yerde bir merkez kurulabiliyor ki bu senin merkez kaynağı olduğun anlamına gelir ve sen bunu nasıl kaldırabildin? Sen kesinlikle düşündüğümden daha fazlasısın..!" Dedi. Bunları söylerken Sophia' ya ondan korktuğunu belli etmemeye çalışmıştı ama sesinde ki titreme onun kesinlikle korktuğunun delili idi. Sophia Matt'in bu sözleri karşında ne hissetmesi gerektiğini bilemiyordu. "Bu işimize yarar mı peki ?"diyebildi. Matt kendisini karşında duran bu güç karşısında toparlamak zorundaydı ayağa kalkıp "evet işimize yarar şimdi tek yapman gereken gizli odaya odaklanmak" dedi."hadi gözlerini kapat ". İkisi de sessizce beklemeye başladılar. Sophia gözlerini kapatıp annesiyle gittikleri kilitli odayı düşünmeye başladı. İlk etapta hiçbir şey göremedi. Rahatsız edici bir uğultu duymaya başladı ses gittikçe artıyor kulak tırmalayıcı bir hale gelmeye başlıyordu. Uzun süren bu uğultu Sophia' yı korkutmuştu. Gözlerini açtı "yapamıyorum" dedi. Matt hala şaşkınlığının etkisinde olsa da "yapabilirsin" dedi." Bu enerji senin bileşenlerine ait sadece kendine güven " diyerek de ekledi. Sophia tekrar gözlerini kapayıp derinden gelen uğultuya bıraktı kendini. Yavaş Yavaş artan ses dalgaları beyninin içinde yankı yapıyordu. Sophia dizlerinin üzerine çöktü. Başı katlanılmaz bir halde ağırmaya başladı. Sophia "yapamayacağım hayır! Hayır! hazır değilim son verelim buna "dedi. Matt "sakın gözlerini açma görmek üzeresin!" diye haykırdı. Sophia "hayır ben ölmek üzereyim" diyebildi son defa ve olduğu yere yığıldı. Matt , Sophia'nın bayıldığını görünce şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi.Hemen onun başını kaldırıp yavaşça yüzüne vurmaya başladı."Hey kalkman gerek" derken sophia'nın kalkıp kalkmayacağını merak ediyordu. Aradan iki üç dakika geçtikten sonra Sophia gözlerini açmaya başlamıştı. Matt hala onu tokatlayıp uyandırmaya çalışıyordu. Sophia gözlerini Matt'in tokatları eşliğinde açtı."hah ? Bu ne şimdi? Ukala olmanın yanında bir de kaba mısın !?" Dedi. " ah üzgünüm sen uyanmayıncaa..." . Sophia Matt'in lafını bitirmesine izin vermedi."tamam tamam bu kafa ağrısıyla birde özür dinleyemeyeceğim.." dedi. Matt "fazla kaptırmışım üzgünüm"dedi ve ardından şunları da ekledi."gördüğün hiçbir şey yok mu? " .Sophia yutkundu zorlansa da ayağa kalktı. Kot pantolonunu ve kapişonunu temizledi.(yer tozbirikintisiyle doluydu)."aa hayır yok " . dedi. Matt pek inanmış gibi değildi sophia onu inandırmak için yalan uydurdu:"sadece bir gölge gördüm ve gölge bir anda kayboldu ben de bayılmışım ".Matt bunun nasıl olabildiğini anlamaya çalışırken sophia gözlerini kapatıp arkasını döndü. Düşündüğü tek şey bayılmadan önce gördüğü şeylerdi. Korkmuştu. Artık Matt'in amacının farklı olabileceğinden şüphe duyuyordu. Bir takım görüntüler görmüştü. Bu görüntüler karmakarışıktı. Matt ilk görüntüde annesinin ellerini tutuyordu. "layd Meredith" demişti annesine. "Sizin bu ihaneti ağır ödeyeceğinizi düşünuyoruz. Kaçmalısınız!" Derken gözlerinden yaş akıyordu matt'in. "Hayır yapamam kızımı öldürmemeleri için benim hapsedilmem gerek Matt. Üzülmeyin lütfen! Sonra iki tane siyah gölge gelip annesini götürüyordu. İkinci görüntüde ise annesinin ruhunu çaldıklarını görmüştü. Bu sophia'yı sarsmıştı. Bu görüntüler ne demekti ? Sophia çok korkmuştu. Matt'in Şaşkın bakışları arasında düşüncelerinden sıyrıldı. Matt "iyi misin "diye sordu. Sophia soru karşısında ne cevap vereceğini bilemedi ama "iyiyim" demekle yetindi çünkü Matt'e hiçbir şey belli etmemeliydi. Sessizce ışıkların çıktığı merkeze doğru yürüdü matt sophia'nın hareketlerinde farklılık olduğunu hissetmişti ama bunu ona belli etmedi .Sophia "bu merkezi ne zamandan beri kullanıyorsunuz?"dedi Matt onun bakışları arasında Bu soruya cevap vermek istemedi çünkü rüyada bile bayılan bu genç kızın binlerce yıldır bu merkezi kullandıklarını anlaması mümkün değildi hafifçe gülümsedi ve "çok olmadı "dedi Sophia burada bir yalan olduğunu hissetti ama oda gülümsemekle yetindi. Matt odayı bulmanın başka bir yolu olup olmadığı konusunda düşüncelerini zorlarken Sophia gördüğü şeylerden kendini alamıyordu. Bu yolda yalnız olduğu açıktı. Zaten bu adamın sebepsiz yere ona yardım etmesi de mantıksızdı. Bir an önce odayı bulup kaçması gerekiyordu. Neler olup bittiğini yalnızca kendisi çözebilirdi. Gözlerini kapatıp bu düşüncelerinden sıyrılmaya çalıştı. Tek odaklandığı şey odayı görebilmekti. Matt kıvılcımlar çıkan merkezde inceleme yapıyordu. Tam " buldum " diye bağırırken gözleri Sophia' nın garip hareketlerine takıldı. Sophia gözlerini kapatmış bir şeyler mırıldanıyordu. Matt sessizce yanına yaklaştı. Sophia anlamadığı bir dilde bir şeyler söylüyordu. Birden merkezde bir hareketlenme olmaya başladı. Sophia'nın ellerine dokundu. Sophia yanıyordu. "hey hey uyan uyan "diye bağırmaya başladı. Sophia daha yüksek sesle konuşmaya başladı. "Asxslym" ...."Asxslym" bu harfleri sürekli tekrarlıyordu. O tekrarladıkça merkezde bir katman yükselmeye başladı. Tam da Matt'in tahmin ettiği gibi gizli o da heryerdeydi...
Sophia harfleri tekrarlamayordu artık . Titriyordu. Matt sophia'yı sarstı. Sophia çığlık atarak yere düştü. Acı çekiyordu. Gözleri kırmızı bir renk almıştı. Matt kıza acıdı. Ama bir duvardan daha soğuk bir ses tonuyla "iyi misin ?" Dedi. Sophia seste ki değişimin farkındaydı. Biraz çekinerek " neler oldu?" Dedi. Aynı soğuk ses "artık güçlerini bir tür aktifleştirme evresindesin. Anlaşılan bileşenlerin sen onları bulmadan da seni bulabiliyor. Tıp ki şimdi olduğu gibi " derken gözleriyle bir hücreyi andıran küçük odayı işaret etti. Sophia onun nereye baktığını görmek için işaret ettiği yöne baktı. Daha önce orada olmayan küçük odayı gördü. Yanına gitti. Elleriyle odaya dokundu. Çocukluğundan beri gördüğü bu o da şimdi annesini bulması için bir umuttu belki de. Odanın kapısı elleriyle dokunduğu anda açıldı. Matt kızın bu kadar güçlü olduğunu biliyorlardı diye düşündü. Tüm Malcidion halkının kaderi senin ellerinde demek...
Matt sophia'nın sadece enerjilerinin birleşmesiyle bunca şeyi yapabilmesine çok şaşırmıştı. Artık daha dikkatli olmalıydı. Onu ikna edip Malcidion 'a götürmeliydi . Yoksa güçlerini elde etmesi imkansızdı. Tek başına savaşamayacağını anlamaya başlamıştı. Diğer Malefleri de bulup birlik oluşturmalıydı. Sophia ona seslenince planlarını bir kenara bırakıp en kolay olanı onu yanında tutmayı düşündü. Birlik için toplantı ayarlayacaktı. "burada neden bu kadar çok düğme var "sorusuna her malef için ayrı bir merkez kuruldu dedi Matt. "yani her oda bir malefin diğer dünyayla iletişim merkezi öyle mi? " ."tam olarak öyle denemez içimizde en seçkin olanlarımız iletişim kurabilirdi"derken Matt'in yüzünde kendini belli etmeyen ama çok derinlerden gelen bir hüzün belirdi. Sophia bunu görmedi. Matt de öyle ummuştu ki arkasını döndü. "sadece ailesinin neler yaptığını gören ve onlarla hiç iletişim kuramayanlar da oldu." Dedi. Sophia bir iki adım ilerleyip Matt'in yüzünü görebileceği bir noktaya geldi. "peki ya sen? ". "benim ailem yok !" Dedi Matt kabaca. Sophia matt'in bakışlarından bir hüzün hissetti. İçgüdüleri onun bir şeyler gizlediğini söylüyordu her ne kadar matt onun yüzüne bakmasa da..
"Anneme ait birşeyler olmalı"dedi ve köşede duran bir kutuya ilişti gözleri. "burada bir şey var bir sandığa benziyor Matt.!" Matt sophia 'nın ona ismiyle hitap etmesine şaşırmıştı. Elleriyle kafasını karıştırıp sandığın yanına çökerek onu açmaya çalıştı. Sophia matt'in kendinden emin hareketlerine bakıyordu. Babasında gördüğü bir özgüvendi bu. Babası hiç yanılmazdı bir şeyden emin olduysa o iş tamamdı. Bilakis öyle de oldu. Matt sandığı açtı. Bir defter duruyordu sandığın içinde. Birden silah sesleri gelmeye başladı. Sophia ve Matt birbirlerinin gözlerine baktılar ne yapacaklarını bilemez halde . Matt hemen ayağa kalktı. Bu dedektif olmalı dedi. "Hala yaşıyor mu bu adam ya" derken sövdü belli belirsizce. Sophia " kim? " dedi korkuyla. Matt "yakında tanırsın" dedi. Sophia korkuyla ne yapacağını bilemiyordu. Aklından geçen tek şey defterin onda olması gerktiğiydi. Hızlıca defteri kaptı ve sandığı açmak için oturduğu yerden kalktı. Matt bu hamleyi gördü ama sophia'nın aklından geçen şeyin kaçmak olduğunu düşünmedi ya da cesaret edebileceğine inanmadı. Sessiz kaldı. Defter onda daha güvende idi bu durumda. Sophia seslerin yaklaşmasıyla iyice panikledi ve amerikan filmlerini aratmayan bir hamle yaptı. Matt adamlara nişan alıp onları silahla vuracakken Sophia eğilip koşmaya başladı. Matt bu hamle karşısında şaşkına dönmüştü. Sophia ona" yanında silahla gezmek tehlikelidir" derken son bir bakış atmıştı. Matt "işte şimdi tam oldu "dedi ve silah sesinin duyulmasıyla yere düştü. Sophia silah sesiyle arkasına her ne kadar bakmak istese de mantığını dinleyip koşmaya devam etti. Gözyaşlarına hakim olamayarak. Kulenin içinden çıktığı sıra da siyah bir eldiven ağzını kapatıp onu sürüklemeye başlayana dek ağlaması devam etti...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 19, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SOPHİAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin