2. Bölüm 'Arkadas'
Saat epeyce ilerlemiş, Mercan'ın merakla izlediği film sona ermişti. Mercan, hızlı adımlarla yatağına doğru ilerlerken annesi hafifçe poposuna vurdu. Küçük kız kıkırdayarak yatağına çıktı ve annesinin açtığı battaniyesinin altına girdi.
''Hemen uyuyacaksın, tamam mı fıstık?'' diye mırıldandı annesi.
Mercan başını usulca salladı. Annesi, kızının alnına küçük bir öpücük kondurarak üzerini örttü ve masanın üzerindeki gece lambasını sündürerek Yeşillik'i kızının yastığının üzerine bıraktı.
''İyi uykular tatlım.'' dedi, gecenin hakim olduğu sessizliği bozmamak adına fısıldarken. Mercan aynı şekilde annesine karşılık vererek sevimlice gülümsedi. Karanlık odada annesinin kendisine gülümseyişini belli belirsiz yakaladı, küçük kız.
Genç kadın odadan çıktıktan sonra kapıyı yavaşça kapadı ve ağır adımlarla odasına doğru ilerledi. Mercan ise kapının altından sızan turuncu ışığın bir süre sonra sönüşünü izledi ve küçük kaplumbağasına sarıldı.
Dün yaşadığı olaydan sonra, gün boyu annesi ile vakit geçirmiş, korkularını yenmeye çalışmıştı. Şimdi ise biran önce uykuya dalabilmek adına gözlerini sımsıkı yummuştu.
''Biz korkusuz şövalyeleriz.'' diye mırıldandı, kaplumbağasının kulağına.
Penceresi kapalı olmasına rağmen odası soğumuştu, soğukluk usulca battaniyesinin altına doluyordu. Kocaman yatağın içinde küçücük kalmış bedenini daha da büktü.Küçük kız, kısa bir süre içinde derin bir uykuya dalmak üzereyken, duyduğu ses ile gözleri korkuyla açıldı.
Dum, dum, dum...
Pencereden içeriye sızan ay ışığının zoraki aydınlattığı karanlık odasına baktı. Bu ses, karşısındaki masanın üzerinde duran oyuncak palyaçosundan geliyordu. Palyaço, yüzündeki geniş gülümseme ile birlikte elindeki davula vururken Mercan yatağında doğruldu. Masmavi gözlerinin odağı altındaki palyaço bir süre sonra kendiliğinden durdu. Ancak Mercan'ın göğüs kafesine baskı yapan küçük kalbi sakinleşmedi.
Küçük kız, sırtını yatak başlığına yaslayarak oyuncaklarına bakmaya devam etti. Bunca zaman oyuncakları hiç kendi kendisine hareket etmemişti... Peki, şimdi nasıl mümkün olabiliyordu?
Odasının gittikçe soğuduğunu hissetti, küçük kız. Dudakları arasından çıkan nefesi, beyaz bir buluta dönüşerek dağılıyordu. Tüyleri diken diken olmuş, bedeni gerilmişti. Kaplumbağasını daha çok sıkıştırdı küçük kolları arasında.
Pencereler kapalıydı ancak oda da kaynağı belli olmayan soğuk bir rüzgar, koyu renkli perdeleri havalandırıyordu.Onun burada olduğunu hissedebiliyordu... Görünmez elin sahibi buradaydı.
Oda tamamen sessizdi. Duyulan tek ses, Mercan'ın hızlanmış nefes alış-verişleriydi. Ta ki ikinci bir nefes sesi duyulana kadar...
Ve onu gördü...
Karanlık kuyuları andıran gözlere sahip olan o varlık yeniden karşısındaydı. Odanın merkezinde aniden belirmiş ve kara dumanları hızla odayı kaplamıştı. Delici bakışlarının odağı, gökyüzü mavisi gözlerdi. Karanlık kuyulardan simsiyah bir elin kendisini yakalamak üzere harekete geçtiğini hissetti küçük kız.
Kalbi bir an teklemişti.
Dumanların yatağına yaklaştığını görünce korkuyla köşeye sindi, Mercan. Gözleri hızla dolmuştu, gözyaşları akmaya hazırdı.
Ve varlık harekete geçtiğinde tüm gücüyle bağırdı Mercan.
''Anne!''Kalbi, göğsünü delip geçmek istiyormuşçasına baskı yapıyordu. Kahramanının sesini duyup yardıma gelmesini bekliyordu.
Varlık aniden durdu ve karşısında ağlayan küçük kıza baktı. Yanakları gözyaşları ile ıslanmaya başlamıştı, bedeni titriyordu, boğazı yırtılırcasına çığlık atıyordu.
Küçük kurbanının korku dolu gözlerinden ayırmadı gözlerini, kendi varlığından rahatsız olduğunu biliyordu.
Evin içinde bir hareketlilik oldu. Mercan, odasındaki kapının altından sızan ışık ile bir nebze olsun rahatlamaya çalıştı. Annesi yanına gelecek ve onu kurtaracaktı. Gözlerini biran olsun varlıktan ayırmıyordu, sanki ayırırsa yeniden hareket edecekmiş gibi...
Kapı açıldı ve oda aydınlandı. Aynı anda varlık, hızla yok oldu. Ne kara dumanlar kalmıştı odada, ne de varlığın bedeninden yayılan soğukluk.
Genç kadın, endişeli gözlerle kızına yaklaştı ve üzerindeki geceliğin yakalarını birleştirerek hızla yatağına oturdu. ''Annem?'' dedi, soru sorarcasına. Mercan, hızla annesine sarıldı ve ''Anne!'' diye haykırarak ağlamaya başladı.
Annesi, kızının buz gibi olmuş bedenini şaşkınlıkla sarmaladı ve kızını kucağına aldı. Eline gelen ıslaklık ile kızının yatağını ıslattığını fark etmişti ancak hiçbir şey söylemeden kızının saçını okşadı.
''Anneciğim ne oldu?'' dedi.
''O buradaydı anne...'' dedi, hıçkıra hıçkıra küçük kız.
''Kim anneciğim?''
''Canavar!''
Kadın, kızının yüzünü avuçlayarak saçlarını yüzünden çekti. ''Kabus görmüşsün bebeğim.'' dedi.
''Hayır anne! Gerçekten buradaydı...'' Derin bir nefes aldı. Gözleri, varlığın kaybolmadan önceki durduğu yere kayarken annesi de başını geriye çevirerek boş odaya baktı.
''Ama şimdi burada değil, değil mi anneciğim?'' dedi, kızını rahatlatabilmek adına oldukça sakin bir sesle.
Mercan, başını yavaşça salladı. Annesine yeniden sarıldı ve kulağına fısıldadı. ''Bu gece seninle yatabilir miyim?''
*** Beş gün sonra***
Ayten Hanım ve Mercan'ın annesi Fahriye Hanım, mutfağın geniş balkonunda karşılıklı oturmuş, çaylarını yudumluyorlardı.
Günün öğle vakitleriydi, güneş can alıcı parlaklığı ile gökyüzünü aydınlatıyordu.
Ancak bu güzel güne rağmen Fahriye Hanım tedirgindi. Çayından bir yudum aldıktan sonra başını gökyüzüne doğru kaldırarak gözlerini kapattı.
''İyi misin?'' diye mırıldandı Ayten Hanım.
Fahriye, ağırca başını iki yana salladı. ''Değilim çünkü Mercan iyi değil.'' Derin bir nefes aldı. '' Birkaç gündür kabus görüyor. Çığlıkları ile uyandığını görmek canımı yakıyor. Yanımda yatmasına izin veriyorum ancak sürekli bu şekilde devam edemez. Dün kendi odasında yattı ama yine çığlık çığlığa uyandı.''
Bakışları bahçede kendi başına çiçekleri sulayan küçük kızına kaydı.
''İlk başta izlediği bir şeyin etkisinde kaldığını düşünmüştüm ama dün...''
Duraksadı. ''...Babasının ismini söyledi.''
Ayten, şaşkınlıkla yerinden zıpladı. Kabaca ''Ne?!'' dedikten sonra bardağını masaya bıraktı. ''Nereden öğrenmiş?'' Hafifçe Fahriye'ye doğru eğilip sesini alçalttı.
Fahriye, derin bir nefes daha aldı. ''Gördüğü canavarın kendisine bu ismi söylediğini duymuş. Ama bence biz konuşurken duydu ve kabuslarına yerleşti.'' Kısa bir sessizlik oluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERCAN
Детектив / ТриллерMercan, küçüklüğünden bu yana kendisini rahatsız eden hisler ile birlikte yaşamıştır. Ancak bir gece gördüğü korkunç kabus, gerçeklerle yüzleşmesi için ona ilk adım olacaktır. Gördüğü kabuslardaki cinayetler onu katili bulmak için cesurca bir yola...