KISIM 3; Killer's Death - Final

109 20 10
                                    

Bugün büyük bir heyecanla ve umutla uyanmıştım. Binaya bomba yerleştirmiştim. Her şey yanlış gidiyordu. Tek kurtuluş buydu. Yoona ve Yuri, bir de şuan yolda olan o beyinsizler takımı az sonra burada can vereceklerdi. Uzaktan oturmuş, Tiffany ile izliyorduk olanları.

"Seni seviyorum, TaeTae. Bunların hepsi bitecek. Makine tamamlanacak."

Gülümsedim ve ellerini tuttum. Her şey onun sayesinde güzel olacaktı. Her şey güzel olacaktı.

"Ben de seni seviyorum, Stephanie."

Binaya baktım.

"Patlamak üzere..." Diye fısıldadı güzel sesiyle. Derin bir nefes aldım. "Ve..."

Aynı anda gülerek bağırdık. "BOM!"

Özenerek yaptığımız bina şimdi yok oluyordu. Alevler etrafa uçuşurken ben içeride ki yedi cansız bedeni düşünüyordum.

O anda hiç beklemediğim bir şey oldu.

Ölmesi gereken birinin sesi yankılanıyordu etrafta.

"Kim Taeyeon! Tiffany Hwang! Çıkın ortaya!"

Im Yoona.

Elime dürbünü aldım. Etrafa bakınmaya başladığımda yanan binanın önünde görmüştüm onu. Bağırmaya devam ediyordu.

"Kim Taeyeon! Korkaklık yapma!"

Tiffany'nin elinden tutup başımla onu onayladım. "Yuri de burada olabilir Fany. Onu kurtarmış olabilir."

"Kahretsin."

"Hadi gidelim şunun işini halledelim."

"Sakin ol, soğukkanlılığını koru. TaeTae, sana öğrettiklerimi hatırla." Ve öylece binaya doğru yürüdük. Sanki planda yanılmamış gibi davranmalıydık. Yoksa, güçlenebilirdi.

"Pisliğin tekisin!" Acıyla bağırdı. Güldüm.

"Biliyorum, Yoona. Şimdi bana, unniene katılmaktan başka şansın yok."

"Seni paramparça edeceğim." Kendisine çok güveniyordu.

"Yapma. Beni seçmezsen öleceksin... Tıpkı onlar gibi. Hem... O silahta sadece tek bir kurşun var Yoongie."

"O zaman, hazır ol. Hazır ol, Kim Taeyeon." Dediği hiçbir şeyle beni korkutamazdı. Bu davranışları sadece başarısızlığının kanıtı olacaktı. "Sana ne kadar iyi bir nişancı olduğumu göstereceğim."

Kahkaha atmaya başlamıştık bu sözleriyle. Tiffany konuştu, "Onunla ikimizi birden vurma şansın yok, Yoona."

"Oh... İkinizi de kalbinizden vurmayı gayet iyi biliyorum. Ona aşıksın değil mi Taeyeon?! Onun için yapmaya başladın her şeyi! Öldürmeyi!"

Cevap veremedim.

Doğru söylüyordu. Her şeyi onun için yapıyordum ben. O benim her şeyimdi. Hwang Tiffany olmasa eğer ben... Ben olmazdım ki.

Cevap veremedim. Cevabım yoktu.

"Peki, o zaman... Hoşça kal de." Tetiği çekti. Şaşkındım. Vuracağını düşünmüyordum.

Silah ateş aldığında gözlerim büyümüştü. Korkuyla Yoona'ya baktım. Hayır, ben ölmemiştim.

Ve Yoona silahını bıraktı.

Başımı yana çevirdim.

Hayır, hayır... Hayır bunu yapamazdı. Hayır...

Her şeyimi elimden almıştı. Korkmaya başladım. Kalbim acıyordu. Dünya durmuştu sanki.

Eğildim. Yere düşen yaralı sevgilimi kollarıma aldım. Ona sarıldım. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Her bir damla beni yakıyordu.

"Fany-yah... Senden önce ölmedim bebeğim. Sözümde durdum. Şimdi... Seninle birlikte öleceğim."

Bana gülümsedi. Gözleri son kez parladı. Ve kapattı onları. "Hayır! Fany! Tiffany! Aç gözlerini..."

Dayanamadım, bacaklarım duramadı. Ve öylece yere düştüm. Kollarımda Tiffany ile beraber.

Her şey bitmişti.

Ayağa kalkıp onu öldürecektim. Sonra kendimi öldürürdüm... Ya da belki Kwon Yuri gelirdi. Ama Tiffany'ye verdiğim sözü tutacaktım.

Adını sayıklamaya başladım. Ona sımsıkı sarılıyordum. Dudaklarından öptüm. Yanakalrından. Gözlerinden.

Ne kadar zaman geçmişti bilmiyorum ama en sonunda Tiffany'yi yere bıraktım.

Kollarını iki yana açmış beni bekliyordu.

Silahı elime alıp ayağa kalktım.

"Ne-neden bunu ya-yaptın Yoona?" Titriyordum, ağlıyordum... Bu ben değildim. Ayakta duramıyordum.

"İkinizi de aynı anda yıkabileceğimi söylemiştim sana. Şimdi bana ateş edebilirsin."

"Onu almana gerek yoktu..."

Güldü. "Ölüm nasıl bir acı veriyormuş-"

"Sadece ben öldürmedim Im Yoona! Bunu gayet iyi biliyorsun! Kahretsin, benden daha fazla can aldın! Hepimiz öldürdük!"

"Sayende hatırlamıyorum Taeyeon... Delirmiştin sen."

"Hatırlamadığın şeyler hakkında atıp durma! Son öldürdüğüm kişi olacaksın, Im Yoona... Senden sonra o Yuri gelip beni vursa bile umurumda değil."

Silahı ona uzattım. Gözlerini yummuştu. Ağlıyordum.

O anda hiç beklemediğim bir şey oldu.

Kalbime saplanan şeyle yere yıkıldım.

Öldürmek bu kadar güzelken, ölmek neden acı veriyordu?

Aynı gün içinde, dakikalar içinde peş peşe iki kere ölmüştüm.

Ve ikincisi değil, ilki acıtıyordu hala.



_____________

Ve böylece, With You'nun da sonuna geldik.
Umarım Tiffany ve Taeyeon'u daha iyi tanımışsınızdır.
Ölümleri onlar için baya acı dolu olmuştu ama hayal ettikleri buydu.
Tekrardan görüşürüz psikopatım ve kötü karakterim. :'D
Yarın, Who am I?'a bir bölüm daha atacağım ve asıl final o olacak. Görüşürüz.

With You (Who am I?)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin