Kızlarla uyumak süperdi. Uyandığımızda Tome ya da Muya kahvaltımızı çoktan getirmişti. Ben onlara üç kişi olduğumuzu söylememiştim ama onlar üç kişilik bir kahvaltı getirmişlerdi. Kızlarla kahvaltı yapıp hazırlandık. Okula yer yön kağıdı ile değil de yürüyerek gittik. Soğukta yürümek pek akıl karı olmasa da kızlarla kar topu oynayarak yürümek eğlenceliydi.
Bir ara Evren ve Sera hainlik yapıp beni kara yatırmışlardı. Tabi ben de yerdeki karları sihirle hareket ettirip kızların üzerine püskürtmüştüm.
Tabiki onlar bunun altında kalmadı. Aynı şekilde bana karşılık verdiler ki okula geldiğimizde kıçımız buz tutmuştu. Her gün okula geç kalan bir adet Selen olarak bugün de rutinimi bozmamıştım. Ancak kızlar benim gibi geç kalmışlardı ve Cadı Elina'dan fırça yiyip sıralarımıza oturduk.
Evet, Cadı Elina bu yıl da bizimleydi. Geçen yıl Simya dersimize giriyordu. Bu sene de Sihirli Bitkiler diye bir dersimize giriyordu ki bu dersi oldukça sevmiştim.
En azından dağa bayıra gidip ot toplamıyorduk. Sihirli bitkilerin özlerini öğrenerek onlarla iletişim kurup, onları çağırmayı öğreniyorduk. Geçen yıl ilk önce bu dersi görmüş olup sonra Simya görseydik nolurdu sanki diye epey hayıflanmıştım ancak amaç önce bitkileri bizzat tanımakmış.
Tanımadığımız bitkiyle iletişim kuramazmışız ki bitkiler de kendilerini tanımayanların çağrılarına kulak vermezmiş. Yani istesek de istemesek de öncelik Simya olmalıymış zaten. Ah. Neyse.
Cadı Elina derse başladığında köknar ağacından bahsediyordu. Sihirli körnarların ne kadar hassas ve düşünceli ağaçlar olduğunu söylüyordu. Evet, geçen yıl bir köknar ağacı saçımı yolmuştu ancak o sihirli değildi anladığım kadarıyla.
Çünkü ağaca bağırmıştım fakat o bana cevap vermemişti. Sonrasında ise...Kellen gelmişti.
Bilinç altım üstün bir performans sergileyerek yine işin ucunu Kellen'a bağlamıştı. O zamanlar hayatımda Ryan da vardı. Kellen ve Ryan. İkisi de sürekli benimleydi. Neden şimdi Ryan'ı düşünüyordum ki?
Hemen bu düşünceyi zihnimden kovdum. Cadı Elina köknar ağacıyla iletişim kurup bir dalını çağırmamızı istediğinde dersi dinlemediğim için elbette ki yapamadım.
Evren ve Sera birer dal getirmeyi başardıklarında onlara nasıl yapılacağını sordum. Cadı Elina bunu duydu ve kopya çektiğimi söyleyip beni haşladı.
Uyuz karı!
Ders sonunda elim boş olarak dışarı çıktım. Kızların ve oğlanların elinde birer ya da ikişer tane köknar dalı vardı. Sinan ikinci dalı bana uzatarak "Al Selen" dedi ki itiraz etmem gerekirken kabul ettim.
"Ee... Ne yaptınız bakalım dün akşam?" diye sordu Stephen. Elini yine Evren'in boynuna dolamayı ihmal etmemişti. Evren pembeleşirken "Hiç oturup konuş-" diyecekti ki Sera sözünü kesip lafa atladı.
"Evren üzerime oturmuş olabilir"
Evren Sera'ya öldürücü bakışlar atarken "Bu doğru mu?" diye sordu Stephen tek kaşını kaldırıp. Evren kem kümlere boğulurken "Benim odada oturacak yer yok da" dedim pişmiş kelle gibi sırıtarak.
Evren saçmalamışlığımı yüzüme vuran bakışlar atarken Sera Sinan'a doğru yaklaşıp "Belimi kıracaktı" diye mızmızlandı.
Sinan sırıtmaya başlamıştı ki birden yağmur yağmaya başladı.
"Aaa.... Hadi gidelim artık. Otobüs gelir şimdi" diyerek Stephen'in kolundan sıyrılıp koşmaya başlayan Evren'i diğerleri takip etti. En sona kalan Sinan "Görüşürüz Selen" deyip göz kırptı ve elindeki kitabı kafasına koyup o da koşmaya başladı. Onların gittiği yöne baktığımda otobüsün de gelmiş olduğunu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİHİR-KRİSTAL ÖLÜM-
FantasíaSelen artık 18 yaşındadır ve halen devasa güçlerine tam olarak hakim olamamıştır. Karanlık Şato'nun tuzağından kurtulan Selen için, sonsuz hayatı nasıl devam edecektir? Lanetten kimlerin haberi vardır? Selen'in lanetli bir bebek olarak dünyaya gelme...