Murat küçük vosvosuyla önümde durdu. Kapıyı yavaşça açarak içeri oturdum. Arabanın içindeki sigara kokusundan dolayı yüzümü buruştudum. Murat'ı bu konuda çok uyardım ama dinletemedim.
Şirin ve küçük bir kafe/restoran gibi bir yere gelmiştik. Duvarları açık pembe rengindeydi. Önünde de 5 basamaklı bir merdiven vardı.
Merdivenlerden elele tutuşarak çıktık ve Murat'ın arkadaşı olduğunu düşündüğüm《T》yazılı şapka ve beyaz tişört giyen biri yanında da uzun boylu,esmer bir kız vardı. Murat beni hemen tanıştırdı. Şapkalı çocukla bana "Turabi, Serenay Serenay,Turabi" Yanındaki esmer kıza da "Sahra,Serenay Serenay,Sahra" dedi eli ile beni ve onları işaret ederek. El sıkıştık. Ve rahat koltuklara kendimizi attık. Evet sandalye(!)değil.
Kapıya yüzümü çevirdiğimde içeriye uzun boylu saçları sarıya kaçan bir kız gördüm. Bizim masaya doğru gelmeye başladı. İki bacağını birbirinin tam önüne atarak yürüdüğüne ve incecik bacaklarına bakılırsa bu kız manken gibi duruyor.
Masaya geldiğinde Murat ayağa kalktı. Önce elini tutması için uzattı kıza. Kız da elini verince dudaklarına götürüp küçük bir öpücük kondurdu. Oha!! Bir de yetmezmiş gibi sandalyesini çekti. Dudaklarını öpseydin o eksik kaldı.
"Bu da Begüm. Bizim prensesimiz." dedi. ÇOKTA UMURUMDAYDI!!!
"Seroo, aşkım" dedi Murat. Onu hiç umursamadan kollarımı kenetlemiş karşımda oturan Begüm'ün arkasındaki kapıyı izliyordum. Desenleri Begüm denen kızdan daha güzeldi.
...
Kapı açıldığında...Oha. Nasıl yani. Sabahki taş,kaya,meteor burada duruyordu. Kesin dip boyası gelen, çakma sarışının sevgilisidir.
Prenses dediklerine bakmayın. Benden önce böyledir de benden sonrasında anca "manken"olarak kalır onun lakabı. Pehh!Nerede sende bendeki güzellik. SANMIYORUM BENDEN DAHA GÜZEL OLABİLECEĞİNİ!
Hilmicem masaya geldiğinde ilk ayağa fırlayan ben olunca Begüm kıskanç, diğerleri ise şaşkın bakışlarla bana bakıyordu. Daha fazla bu bakışlara maruz kalmamak için açıklama yapma gereği duydum. "Biz yani Hilmicem ile ben şey" derken Hilmicem beni durdurdu. "Bugün doktora gittiğimde beni muayene eden hatta artık özel doktorum olan güzel bayan bu"
Yeniden oturduk. Herkes sessizdi. Ben Murat'a trip atarken, Begüm de Hilmicem'e trip atıyordu. Sahra ve Turabi ise olanları izlemekle yetiniyordu.
Yanımıza garson geldiğinde sessizlik toz olup havaya karıştı. "Ne alırdınız?" Dedi ve sırayla hepimize baktı. Hilmicem sanki başkanmışcasına "Ne alırsınız?" Dedi. Murat ve Turabi aynı anda "Her zamankinden" dediler. Bende değişik bir şey içiyorlar filan diye düşünmüştüm. Ama tahmin edin ne çıktı! Çay ya çay. Hayır yani her zamanki demek yerine direk çay diyin güya havalı olacaklar.
"Ben Nescafe alayım" dedik Begümle aynı anda. Sahra da çay istedikten sonra Begüm, Murat'a hararetli hararetli bir şey anlatırken ben de onları sinirle izliyordum.
Garson bana kahvemi uzatırken daha ben almadan bıraktı hödük. Bütün kahve üstüme döküldü. "Aaa" diye çığlık attım. Yanımda olan kişi durumu anlayınca beni kucağına aldı. Koştur koştur lavaboya getirdi. Beni tezgaha oturttu. Yüzünü görme fırsatı bulduğumda bu kişinin Hilmicem olduğunu anladım.
Hilmicem eteğimi imdirecekken "Hey ne yapıyorsun?" Dedim. "Şu an utanmanın sırası değil kavruldun" dedi. Eteğimi indirdi ve yanan bacaklarımı suyun altına doğrulttu. Bu sırada da tuvaletten sifon sesi duyuldu. Çıkan adam bana ve Hilmicem'e tip tip bakmaya başladı. Ellerini üstüme suyu sıçrata sıçrata yıkadı bacaklarıma son bir kez göz attı ve tuvaletten çıktı.
Hilmicem de gerekli müdahaleyi yaptıktan sonra iyi olup olmadığımı sordu. Beni taşıması kötü oldu çünkü o beli zaten ağrıyordu.
Lavabodan çıktıktan sonra hızlıca masaya ilerledik. Eteğimin kurumasını beklerken asırlar geçmişti çünkü.
Masaya vardığımızda Murat beni kızgın bakışlarla süzüyordu. Ne var, sanki Hilmi bana sandalye çekti elimi öptü.
"Hadi kardeşim kalkalım artık" dedi Turabi. "Evet hadi gidelim artık" diye destekledi Sahra. Herkes ayaklandı. Ve sarılmaya, el sıkışmaya başladı. Hilmicem bana sarılırken ona "Teşekkür ederim ama beline dikkat et. O kadar da hafif değilim. Bir şey olursa ara ve adresini at 2 dakikaya orada olurum." Diye fısıldadım. Muhteşem gülüşünü sergiledi.
Murat önde ben arkasında arabaya doğru yürüdük ve arabaya bindik. Murat sinirlenmiş. Kapıyı kırarcasına çarpıyordu.
Boğucu bir sessizlik ve gerginliğin ardından eve gelebilmiştik. Anahtarla kapıyı açtım. Murat sinirli olduğunda aslında kırıcı olmamaya özen gerekiyor ama hiç bu kadar sinirli halini görmemiştim.
Koluna yavaşça dokundum. Bana bir anda sarıldı. Zaten bana küs kalmayı seven birisi değildi. Ona sıkıca sarılıp kokusunu içime çektim. Hiçbir şey demeden beni kucaklayarak odamıza götürdü. Yatağa yatırdı. Yanıma da kendi yattı. Burnunun ucunu saçlarımın diplerine değdirerek uykuya daldı. Sıkılmaktan sıkılıp bir de Murat'ın uykusunu bölmek istemediğimden zorla da olsa uyudum.
------------------3.Bölüm Sonu---------------
Umarım beğenmişsinizdir. Bölüm ve yazdıklarım hakkında yorum yaparsanız sevinirim. Eleştiri, öneri filan yapın ki düzelteyim. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum:))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerin Gölgesinde
Fanfic"Neden çağırdın beni buraya?" "Sen dememiş miydin ağrın olduğunda ara diye. Aradım işte kalbim ağrıyor anlasana. Seni onunla görünce kalbim ağrıyor. Muayene eder misin,doktor hanım?" YİNE BİR HİLSER HİKAYESİ...