Hilmicem'in evinde 2 aydır kalıyordum. O yeni bir işe girmiş genellikle onunla ilgileniyordu. Bense her gün hastaneye gidiyor oraya gelen hastalarla ilgileniyordum.
Hilmicem Begümle ben de Murat la hiç konuşmamıştım. Onları whatsapptan engellemiştik. Onlara hiçbir şekilde ulaşamıyorduk daha doğrusu ulaşmak istemiyor da olabilirdik.
"Hilmiceeem ben çıkıyorum." Kapıyı yavaşça kapatıp çıktım. Arabama atlayıp müzik eşliğinde hastaneye geldim.
Hızlıca asansöre bindim. Haa bu arada ben hastane değiştirdim. Artık yepyeni bir hastanedeyim. Odam 3. Katta o yüzden merdiven kullanmaya üşeniyordum. Asansör 3. Katta durduğunda kapısı kapalı olan odama doğru yöneldim. Kapıyı aralayıp içeri girdim. Odamı gerçekten çok beğeniyordum. Masamın üzerinde Hilmicem ve benim selfiemiz vardı. Onun dışında masamın yanında da onun bana armağan ettiği bazı süsler duruyordu.
Askılıktan beyaz önlüğümü alıp üzerime geçirdim. Masama kuruldum ve önüme gelen hastaların dosyalarını incelemeye başladım.
....
Hastalar hastaları kovaladıktan sonra mesai bitmişti. Biraz dinlenip eve dönmeyi düşünüyordum.
Başımı ellerimin arasına aldım ve masama yorgun gözlerle bakmaya başladım. Gözüme masadaki Hilmi ile olan fotoğraf gözüme çarptı. Ben dil çıkarmış Hilmi de ciddi bakmaya çalıştığını belli eden bir bakış atmıştı. Ama çok samimi geliyordu. Renkli kısık gözleri ve uzun saçlarıyla fazlasıyla karizmatik ve sevimli duruyordu. Her ikisi de nasıl oluyor açıkcası ben de bilmiyorum.
Peki ya ben Hilmi yi ne olarak görüyordum? Bi arkadaş mı? Yoksa aşık mıyım ona? Belki sadece bir ev arkadaşı. Belki de sadece bir dost.
Kafamı kollarımın arasına alarak masaya koydum. Gözlerimi sıkıca kapattım ve Hilmi'yi düşünmeye başladım. Gerçekten bir Türk'e göre fazlasıyla yakışıklıydı. Ama nedense onu görünce Murat'ta yaşadığım hislerin bir çoğunu yaşamıyorum. Ama bir yandan da heyecanlanıyor gibi oluyorum. Murat'a beslediğim duygular eskisi gibi olmasa da Murat'a aşık olmuştum ve aşık olmanın nasıl bir his olduğunu biliyordum ama bu hislerin çoğunu da Hilmi ye hissetmediğimi de biliyorum. Ama o zaman neden heyecanlanıyorum. Kalbimde neden Mahmut Tuncer halay çekiyor onu görünce. Neden midemde değişik hisler oluyor? Murat'ta neden böyle olmuyordu? Acaba Murat'a aşık olmadım mı? Hayır onu fazlasıyla seviyordum. Off pff kafamda deli sorular.
Bu konuyu sonradan düşünmek üzere kafamda sonsuz raflardan birine yerleştirdim. Önlüğümü üzerimden çıkarıp askıya astım ve odadan çıktım ve arabaya yöneldim. Arabaya bindiğimde camın kenarına iliştirilmiş bir not olduğunu gördüm.
"BENİ UNUTTUN MU PRENSES, SENİ ÇOK ÖZLEDİM MELEĞİM"
MuratMurat mı? İnsanın istemediği ot burnunun dibinde bitermiş.
Notu elime aldım. Kıpkırmızı bir kağıda kalın siyah bir kalemle yazılmıştı. İsmini de değişik bir el yazısıyla yazmıştı. Notun üzerine sinmiş olan tiksindirici bir sigara kokusu vardı. Gerçekten o kadar sigara bağımlısı olmuştu ki içtiği sigaraların mide bulandırıcı kokusu kağıda işlemişti.
Notu ne olur ne olmaz elime aldım ve avcumun içinde biraz da olsa buruşturarak çantama attım. Arabama yerleşip gaza bastım.
Hızlı bir şekilde eve gelmiştim bile. Anahtarlığımı elime alarak kapının kilidine yönelmiştim ki o sırada elimde tuttuğum anahtarlığın üzerindeki değişik şey dikkatimi çekti. Üzerinde Murat'ın bana hediye ettiği Berlin'den aldığı anahtarlık vardı. Gerçekten çok hoş bir anhtarlıktı bu ve gerçekten garip şekiller vardı üzerinde. Fazlasıyla renkliydi. Murat'ın zevki benim zevkime çok benziyordu bu yüzden ayrılsak da onun aldığı hediyelerin bazılarını hâlâ saklıyorum.
İçeriye girdiğimde Hilmi televizyon izliyordu. "Merhabaağğğ"diyerek içeri girdim. Ağzımı Hilmi'nin dikkatini çekmek için yaya yaya konuşuyordum. Sonunda izlediği şeyden gözünü ayırıp bana baktı. "Hoşgeldin''
Odama çıkıp üzerimi değiştirdim. Aklıma o not geldikçe Murat'ı ne kadar özlediğimi hatırlıyor, hatırladıkça özlemim artıyor, özlemim arttıkça da ağlayasım geliyordu. Üzerimdeki rahatsız kıyafetlerden kurtarıp pijamalarımı giydim. Ve salona doğru ilerledim.
Kendimi Hilmi'nin oturduğu koltuğa attım. Hilmi bana gülümseyerek baktı.
"Ee Serenay hanım günün nasıl geçti bakalım?"
"Eh işte senin?"
"Benimkini boşver de sana bir şeyler olmuş ne oldu anlatmak ister misin?"
"Yaa Hilmi sen Begüm'ü özledin mi?"
"Hayır! O benim için bitti. Beni bir çırpıda reddeden biri için özlemeye üzülmeye değmez." Başımı yere eğerek baktım. Elleriyle çenemden tutarak yüzümü kaldırdı.
"Sen Murat'ı mı özledin?"
"Hem de çok"
"Onu o kadar çok mu seviyorsun"
"Seviyorum ama sevgiden daha çok özledim gibi sanki"
Hilmi 'nin verdiğim cevapla yüzü düşmüştü. Yoksa Hilmi de beni mi seviyordu? Al işte. Her şey birbirine girdi. Peki ya ben Hilmi'yi gerçekten ne olarak görüyordum? İçimde onun sevgisine karşılık verebileceğim bir sevgi var mıydı? Yoksa aklım hâlâ Murat'ta mıydı?-------------------7.BölümSonu-----------------
Bu bölüm de bu kadardı. Sizden çok çok çok özür diliyorum gerçekten bölüm çok gecikti. Ama bundan sonra daha sık gelecek diye umuyorum. Bu sefer kısa oldu ama daha uzun bölümler bekliyor sizleri. İlham geldi ve tüm hikâyeyi kurguladım. Bu yüzden daha uzun ve daha sık bölümler gelecek (sınav haftalarım hariç) Sen Misin İlacım a da yeni bölüm yazmaya çalışacağım ama o biraz daha sonra gelecek çünkü tam kurgulayamadım. Ama ona da devam edeceğim. Lütfen vote ve yorum atın. Desteklerinize ihtiyacım var. Sizleri çook seviyorum. Bayysss!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerin Gölgesinde
Fanfic"Neden çağırdın beni buraya?" "Sen dememiş miydin ağrın olduğunda ara diye. Aradım işte kalbim ağrıyor anlasana. Seni onunla görünce kalbim ağrıyor. Muayene eder misin,doktor hanım?" YİNE BİR HİLSER HİKAYESİ...