8.Bölüm: Murat ve Begüm sorunsalı

166 12 1
                                    

Begüm'ün ağzından:

Serenay gittiğinden beri Murat yüzüme bile bakmıyordu. Ben onu seviyordum ve Serenay'dan uzaklaştırmaya çalışıyordum. Oysa Serenay gittiğinden beri benimle ne konuşuyor ne de suratıma bir tebessüm ediyordu. Serenay gidince aynı evde yaşamaya başlamıştık.

Ama artık onu sevmiyordum hatta nefret duygularını da barındıran iğrençlik duygusu vardı bende Murat'a karşı. 2 hafta öncesinde ben evde dizilerimden birini izliyordum. Saat 8 sularında Murat bir şey demeden evden çıkmıştı. Ben de zaten konuşmuyorduk diye nereye gittiğini ve ne yapmaya gittiğini sormadım. Dizim bittiğinde tatlı bir uyku da bastırmıştı o yüzden kumandayı alıp baya bi paraya alınan büsbüyük televizyonu kapattım. Terliklerimi ayağıma geçirdim ve odama gittim. Tam yatağa yatacakken kapıdan gelen vurma sesleri ile kapıya yöneldim.

Kapıyı direk açtığımda yüzü kanlar içinde olup aynı zamanda da elinde boş rakı şişesi tutan sarhoş bir Murat görmeyi beklemiyordum. Şaşkınlığımı gizleyemezken boş boş Murat'ın suratına bakıyordum. Oysa bana iğrenç bir bakış attı ve beni ittirip içeri girdi. Kapıyı da sert bir şekilde kapattı. Korkuyla şıçradım. Bana anlandıramadığım bir ifade ile baktı.

Elindeki şişeyi suratıma çarptı. Yüzüm kanıyordu fakat artık Murat'a karşı direnemiyordum. Teslim olmak Ece Begüm Yücetan ' a hiç yakışmıyordu fakat gücüm tükenmişti. Çaresiz bir biçimde Murat' a bakıyordum. Yalvaran gözlerle... Fakat o hiçbir şeyi umursamıyordu. Ağzından ise "Serenay senin yüzünden gitti o hangi delikteyse bulup çıkaracaksın anladın mı lan beni?" gibi sözler çıkıyordu.

Yüzümden dökülen yaşlar yerde bir su birikintisi oluşmasına neden olmuştu. Murat artık üzerimden kalkıp beni darp etmeyi bırakmıştı. Üst kata çıktı sinirle. Ben de alt katta olan yatak odama çıkmıştım. Boy aynasına baktığımda elim istemsizce yanağımdaki kanlanmış cam kırıklarına gitti. İçki şişesinin keskin parçaları yüzümde kalan son kan damlasıyla buluşmuştu. Zorluklarla suratımdaki kanları sildim ve kendimi yatağa attım. Ağlamaktan başka yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Artık Murat'tan kurtulmak istiyordum. Bu 2 hafta öncesinde oldu ve bitti değildi. Her gün beni dövüyordu. Ben de sadece teslim oluyordum.

Bu evden gitmeye karar verdim. Evet evet gidersem Murat'tan kurtulmuş olurdum. Hızlıca küçük bavuluma bir kaç parça giysi ve diğer eşyalarımı attım. Bavulumu elime aldım ve parmak uçlarımla kapıya yöneldim. Murat mışıl mışıl uyuyordu. Hızlıca kapıyı açtım ve kendimi dışarı attım nereye gideceğimi bilmeden. Aklıma tek bir adres geliyordu o da Hilmicem'in eviydi. Adresi zor da olsa hatırladım. Taksiye binip arabayı kullanan yaşlı şapkalı adama yolu tarif ettim. Uzun uğraşlar sonunda evi bulabilmiştim. Evi görünce gözümden bir damla yaş aktı. Taksiciye parasını verince hışımla arabadan indim. Yavaş adımlarla kapının önüne geldim. Derince bir nefes aldım ve zile bastım. Açan Serenay oldu.

Bana kötü kadınmışım gibi bakmaya başladı. Ama yüzümdeki ve kollarımdaki yaraları görünce yüzünün değiştiği gözle görülebilecek kadar büyüktü. Hiçbir şey söylemeden kapıyı biraz daha açtı ve kendisi de geri gitti. Eliyle içeri girebilirsin gibi bir işareti yaptı. Ben de minnettar gözlerle ona baktım. Ona aslında Özür borcum vardı. Ama Murat'ın da Hilmi'nin de onu sevdiğini düşündükçe içimdeki nefreti bastıramıyordum. Üzgünüm Serenay'cım sen gelmeden önce buranın paylaşılamayan prensesi bendim YİNE BEN OLACAĞIM.

Selammm. Özlediniz mi benii? Ben hikayeyi de sizleri de çoook özledim. Artık hikayeme devam edeceğim. Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Özellikle de yorumlarınızı çok özledim. Bölümler artık daha sık gelecek:)) SEVİLİYORSUNUZ


Hayallerin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin