Bölüm 4: YOLUN BAŞI

43 13 4
                                    

***

'İyiyim, teşekkürler sorun yok'

Boylu boyunca yatırıldığım yoldan yavaşça kalktım. Başımın ağrısı beni zorluyordu. Aynı zamanda yürümemi de zorlaştırıyordu.

'İyi görünmüyorsun, doktora gidelim istersen'

Dedi az önce az kalsın çarpmak üzere olan adam.

'Gerek yok, sağolun' diyerek etrafa bakındım. İnsanlar korkudan böyle olduğumu düşünseler de sebebi uyuşturucuydu. Krizlere giriyor ve ataklarım daha da sıklaşıyordu. Zihnimde olanlar her işime engel oluyor ve bana çeşitli şeyler gördürüyordu.

Bir kaç adım atarak kaldırıma çıktım. Arkamdan 'vah vah!', 'Yazık' gibi cümleler işitiyordum. Arkama dönmeden uzaklaştım bulunduğum yerden. Acele etmem gerekiyordu. Çünkü tuhaf giden bir şeyler vardı ve ben bunun ne olduğunu öğrenmek üzereydim. Ya da en azından öyle umuyordum. Önüme gelen ilk sokaktan aşağı doğru saparak sahile giden en kestirme yolu seçtim kendime. Hem hava almak hem de gördüğüm şeyin ne kadar doğru ne kadar sahte olduğunu öğrenmek istiyordum.

Tekrar başımın ağrısı sardı bedenimi. 'Hadi Melih ' dedim kendime. 'Başarabilirsin'.

Kendi kendime konuşarak sahilin masmavi denizini gördüm. İstemsizce yüzümde tebessüm oluştu. İleriye baktım, sabahın erken saatleriydi ve bir kaç kişi dışında kimsecikler yoktu etrafta.

Bir çocuk çekti dikkatimi. Üstü başı pek iyi sayılmazdı. Elindeki az bir parayla simit aldı karşı tezgahtan. Sonra taşların üzerindeki kediyi kucağın aldı ve simitin yarısından çoğunu kedinin önüne bırakıverdi. 'Vay be' dedim kendimce. O sırada bir kaç adım ilerimde duran siyah küt saçlı kız dikkatimi çekti. Yan taraftaki banka oturmak yerine çimenlerin üstüne bırakmıştı kendini ve de kendi kendine konuşup bir şeylerden yakınıyordu. Ses tonu çok güzeldi. Sonra farkettim ki bu o kızdı.

Tüylerim diken diken oldu, ilk önce yutkunamadım. Biraz düşündüm. Kendimi sorguladım. Bir an için korktum bile denebilir. Uzun zamandır zihnimde canlandırdıklarım, gördüklerim, hissettiklerim...

Peki ne demekti tüm bunlar? Tam 'merhaba' diyecekken

'Ne güzel kokuyor burası değil mi?' dedi.

'Evet' dedim.

Sandım ki bir an için bana sordu. Ama kısa bir süre sonra banka tuhaf tuhaf baktığını görünce anladım ki konuştuğu kişi bir banktı. Gülmemek için kendimi zor tutsam da kızın şaşkınlığına hayran kalmıştım. O beni göremiyordu ama ben biraz da olsa şaşırmış olan yüz ifadesini görebiliyordum.

Kafayı yediğini falan düşünmeye başlayınca dayanamadım ve güldüm. 'Hayır kafayı yemiyorsun ' dedim.

Arkasına aniden döndü. Yüzüme öylece baka kaldı. 'B...Ben...'

Ve hemen oturduğu yerden kalktı. Sırtı sahile dönüktü. Gözlerimin içine baktı. Sanki nefes alamıyor gibiydi, kilitlenmiş ya da başka bir şey olmuş gibiydi. Öyle gözüküyordu. Bir kaç adım geri gitti.

Ama sadece şaşıran o değilidi. Ne kadar imkansız olsa da sesinden tanımıştım. Daha demin belki de bana öyle geliyordur diye kendimi avuturken farkettim ki bu kız oydu. Bundan oldukça emindim.
******
Neye uğradığımı şaşırmış, zihimin bana neden böyle birşey yaptığını düşünerek konusmaya çalıştım. Bu yüzü unutamazdım daha doğrusu olaylar böyle gelişince ne olduğunu anlayamıyordum . Karşımdaki çocuğun yüzüne dikkatlice baktım. O da benimkine bakıyordu. Yaklaşık bir kaç dakikadan daha uzun bir süre birbirimizi inceledik. Sonra aniden yere oturdum. O da benimle birlike çimenlerin üstüne oturdu. İkimizinde yüzü buz kesmişti. Yüzümün çok şaşkın ve korkmuş bir ifadeye büründüğüne ve çok tuhaf gözüktüğüne emindim.
İkimiz de sakinleşince;
'Sen bugünkü çocuk değil misin? 'Dedim
'Hangi çocuk?'
'Araba çarpan'
'Aslında tam olarak araba çarpmadı' dedi.
Ve benim şaşırdığım şey tam olarak bu değildi. Ancak şaşkınlığımın nedenini karşımda yüzüme tuhaf tuhaf bakan çocuğa anlatırsam deli falan olduğumu düşünmesi muhtemeldi. Bekledim. O da bir şeyler söylesin diye bekledim.
'Tanışmayı unuttuk'dedi
Ve devam etti.
'Melih ben'
İçimden bu ismi defalarca geçirdim. O an yaşadığım dejavunun haddi hesabı yoktu işte tam o an ikinci bir aydınlanış yaşadım. Bu çocuğu ilk defa görmüyordum. Belki o beni hiç görmemişti ancak ben onu defalarca görmüştüm. 'Alecta'dedim
Yüzüme biraz daha dikkatli baktı ve" o nedir" dedi.
'Adım işte' dedim
"İlk defa duydum kusura bakma"dedi ve çok içten bir gülümsemeyle ayağa kalktı. Ardından 'korkuttum galiba özür dilerim ben...Gitsem iyi olacak sanrım' dedi. Arkasını döndü ve sahil boyu yürümeye başladı. Gidişini izliyordum ancak içimdeki o tuhaf dürtü ona seslenmeme neden oldu .
***
Özür dileyip kalktım yerimden. 'Aptalsın sen Melih, kendi halisülasyonlarını kendine sakla'dedim içimden. Kızı sanırım korkutmustum. Bu yaptığımdan utandım çünkü hersey bu uyuşturucu yüzünden oluyor ve bende saçmalıyordum. Tam sahil boyu yürürken onun sesini işittim.
'Hey beklesen ya bi' dedi
Hızlı tempolu adımlarla bana yetişti. Beraber yürümeye başladık.
İlk önce bana tekrar adını söyledi ve yabancı kökenli bir adının olduğunu ve annesinin bu ismi ona koyduğunu anlattı.
'Annen nerede senin' dedim
Verdiği cevabı duyunca ne kadar patavatsız bir insan olduğumu düşündüm.
'Kaybettim' dedi. 'Kaybettim'
İkinci kez özür diledim.
'Sorun yok kötü birşey sormadın 'dedi
Ve devam etti.
'Sana birşey sormak istiyorum ama sakın böyle yanlış şeyler düşünme'
O an bana evlenme teklifi falan etse ya da şuradan denize atlayıp ölür müsün dese eminim daha az şaşırırdım. O ürperti tekrar tüm bedenimi sardı.
'Neden rüyama girdin, kimsin sen?'



SÜREÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin