*******
Saat gece yarısı olmuştu. Ne Alecta, ne Melih, ne de Alcander bundan sonra olacakları tahmin edemezlerdi.
Zaman zaman bazı kayıplar kayıp olmazdı. Bir şeylerin gün yüzüne çıkabilmesi için bazı şeylerinde karanlıkta kaybolması gerekirdi. Sonsuza dek...
***
Evin içinde söylene söylene çantamı arıyordum. Mühim olan çantam değil içerisindeki haplardı. Her tarafı altına üstüne getirdim. Bakmadığım yer kalmadı. Ama bulamıyordum.
'Dün olanlardan sonra akıl mı kaldı' bende dedim kendi kendime.
Yıllardır bir şekilde sureti gözümün önüne gelen kızı dün ilk defa karşımda görmüştüm. Birlikte bir sürü şey konuştuk. Hayatımızda olup bitenleri, rüyalarımızı, tam olarak neden böyle olduğunu...
Tam bunları düşünürken bir anda çantamı nereye koyduğumu hatırladım. Daha doğrusu hatırlamak denmezdi, unutmuştum.
Dün sahilde çimenlerde otururken bir hışımla yerimden kalktığım sırada bankın yan tarafında unutmuştum. Bunu daha yeni mi fark ediyordum?
Hem çantamı birinin bulması için dua ediyor hemde keşke bulmasalar diyordum. İçindeki uyuşturuculardan kimsenin haberi olmamalıydı. Uyuşturucu demişken, geçen gün dans kursundayken arayan annem hala bana bir geri dönüş yapmamıştı. Ne kadar güzel ya, 'önemseyen anne'; 'önemsenen evlat' dedim bir an için. Madem arıyorsun, sonra konuşmuyorsun, niye geri dönmezsin ki? Tüm bunları düşünürken bir yandan da cüzdanımı arıyordum, sahile gitmem gerekiyordu ve evimden uzaktaydı. Sonra cüzdanımında sırt çantama olduğunu hatırladım. Mecburen ya o kadar yolu yürüyecektim, ya da bisikletimi alarak yola çıkacaktım. Bisiklet iyi bir fikir gibi görünüyordu. Ayakkabılarımın bağcıklarını bağlamak yerine içeri doğru sıkıştırdım, hep üşenirdim zaten.
Çantamı arayıp bulduktan sonra dans kursuna da yetişmem gerekiyordu. Her ne kadar o dans kursunda eğitim veren ben olsam da bu bir sorumluluktu ve ben bu işi her şeyden çok ciddiye alıyordum. Adeta dans ile kendime geliyor, beni iyi eden tek şeyin dans ve uyuşturucu olduğuna inanıyordum.
Bir alt kata inerek arada bir uğradığım ve bir takım eşyalarımı depoladığım arka cephedeki odaya girerek, bisikletimi çıkardım. Ardından kapının dışına çıkardım ve dışarıdaki güneşli havaya sahte bir gülümseme bırakarak 'ne de mükemmel bir gün ' dedim ve kapıyı çektim.
******
En az üç defa ertelediğim alarm sonunda kazanarak beni eninde sonunda uyandırmış ve istemeye istemeye banyoya götürmüştü. Elimi yüzümü yıkamak yerine soğuk suyu açarak duşa kabinin kapaklarını kapadım ve kendimi buz gibi suya bıraktım. Bu iyi hissettiriyordu.
Dün Melihle birlikte aklımıza gelen her şeyi konuştuk. Aklımın ermeye başladığı dakikadan itibaren her zaman bir şekilde sureti gözümün önüne gelirdi. Ve ben ilk defa O'nu gerçekte görmüştüm.Tüylerimi ürpertebilecek derecede korkunç bir şeydi aslında. Düşünsenize! Yıllardır birisi sizlere bir şeyler anlatıyor.Anlatmaya çalışıyor daha doğrusu. Ve siz bu kişiyi gerçekte ilk defa 18 yaşınızda görüyorsunuz. Bir de rüyanıza giren bu kişi , sizinde onun rüyalarını ziyaret ettiğini söylüyor.
Tuhaf...
Duştan çıkıp sakinleşmek için bir fincana papatya çayı hazırladım. Bir yandan yudumlarken bir yandan da Alcander' e sesleniyordum.
'Alcandeeer! Hadi kalk öğlen oluyor. '
Tabi ki o uykunun derinliklerindeyken beni duymamıştı ve ben bir kaç kez daha bağırdım. Sonunda pes ettim. Bu gün İstanbul'a dönmem gerekiyordu. Bu hafta sonu içinde tüm işlemleri halledip Norveç yolculuğumun başlaması gerekiyordu. Giyindim ve Alcander'in yanına gidip yanağına küçük bir öpücük bıraktım. Son kez sahile inip bir kokusunu almak isteme düşüncesi tüm bedenimi sarmıştı. Bende zavallı küçük ağacımın bir banka dönüştüğü güzelim sahile inmek için saçlarımı tararken tekrar Melih'i düşündüm. Numarası veya ona ulaşabileceğim bir şeyi henüz bende mevcut değildi. Bu gün İstanbul' a dönecektim ancak onunla bağımı koparmak istemiyordum. Tüm bu düşünceler içinde siyah kısa küt saçlarımı yana alarak bir adet tel tokayla tutturdum. Bordo rujumdan hafifçe dudağıma dokunuşlar yaparken telefonum çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÜREÇ
Teen FictionBir küre düşünün. İçerisinde insanların hapsolmuş bedenleri. Farklı düşünceleriyle o küreyi değiştirdiklerini farzedin. Beklediklerinin, beklenenlerin farklı anlamlar taşıdığını ve aşkın, huzurun, korkunun bizim tüm benliğimizi oluşturduğunu... Tüm...