Garsonun gösterdiği yere bakınca hemen sandalyesinin yanında parkta gördüğü kadınla karşılaştı.
Daha o korkuyu yaşayamadan diğer bir olay daha vardı.Kolunu tutan kimdi.O yöne doğru da bakınca Pelin'in onu tuttuğunu ve gözlerinin bembeyaz olduğunu gördü.O an sadece eve gitmek istiyodu.İçinden "keşke Ceren'i dinlemeyip eve gitseydik" diye geçirirken birden Ceren'in masada olmadığını farketti.Ani bir hareketle masadan kalktı ve etrafına bakıp Ceren'i aradı.
Daha fazla da ayakta kalmaya dayanamayınca olduğu yere bayılıp kaldı.Uzun bir sessizlikten sonra Pelin'in "Melis hadi kalk" sözlerini duyar gibi olup gözlerini açtı.
Hala gözü kapalı bir şekilde " Pelin noldu bana ya"diyerek konuşmaya çalıştı. Pelin Melis'in kalkmasına yardım ederek bir yandan da konuşuyordu "hadi kalk uyumuşsun çayın soğuyacak".Melis o an kötü bir rüya gördüğünü anlamış ve kocaman bir oh çekmişti.
Çünkü ne kadar çok korktuğunu belli etmesede tüm bu olanlar ona çok fazlaydı.Hemen kendine geldi ve üç kız çaylarını içip eve gittiler.
Evin önüne geldiklerinde içerden sesler geldiğini duydular. Ceren anlamış olcak ki sakın yine bana yalan söylemeyin herşeyin farkındayım dedi
Melis ve pelin şaşırmış gibi yaparak neyden bahsediyosun diyebildiler. Ceren ise gülüp "annem geldi dimi" dedi.
Kızlar derin bi nefes aldılar. Çok şükür ki anlamamisti. Ama icerden sesler gelmeye devam ediyordu.
Kapıya aralarında en cesur olan melis yaklaştı. Kapıyı açtı ve içeriye girdi.
Kapının önündeki odaya tam girmişti ki kapıdan çok sert bir ses geldi.
Artık bu olanlara inanamıyor korktukça delircek gibi oluyodu.Gözlerini kapıya doğru çevirdi. Kapı kapanmıştı. Şu an gerçekten ne yapacağını bilemeyen Melis hemen kapıyı açtı.
Karşısında sinirli bir şekilde duran Pelin ile karşılaştı. Korkunç bir şekilde kızgın bakan Pelin Melis' i iterek içeriye geçerken bir yandan da söyleniyordu. "Neyin var senin neden durup dururken kapıyı yüzümüze kapattın".
Melis bir yandan olayı anlamaya çalışarak bir yandan da olayı açıklamaya çalışıyordu."Saçmalama kapıyı size ben kapatmadım ".Melis ne kadar kendini savunmaya çalışsa da Pelin inanmıyordu.
O sırada içeriye ağlayarak Ceren girdi. Kızlar hemen Ceren'in yanına giderek neden ağladığını sordular. Ceren elini gostererek "Parmağım kapıda sıkıştı"dedi.Pelin mutfağa buz getirmeye gidince Melis de morarmış mı diye Ceren'in eline baktı.
Ve bu kez gördüğü şey onu korkudan ağlatmıştı. Ceren'in tam altı parmağı vardı. Bu kez büyük bir çığlık attı.
Artık bu olanlar ona çok geliyordu.Neden bütün bunlar onun başına geliyordu. Aklına birden 1 hafta önceki geçen olay geldi.
Bundan tam bir hafta önce Melis akşam ekmeye almaya fırına gitmişti. Kedileri çok sevdiği için bir tane simsiyah bir kediyi kucağına alarak sevmeye başladı.
Daha sonra kediyi bırakıp ekmek almaya fırına girmişti. Fırından çıkınca kediyi renginden dolayı fark edemeyince kuyruğuna bastı. Kedi değişik bir sekilde bağırarak kaçmıştı. Melis ise hem şaşkın hem üzgündü. Çünkü kedinin canı acımıştı.
Daha sonra telefondan araştırınca gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Gördükleri onu çok etkilemişti. Cinlerin akşamları kedilerin içine girdiklerini öğrenmişti.
Özellikle de "SİYAH KEDİLERİN"..
Bütün bunların neden onun başına geldiğini o an anlamıştı. Peki bu durumdan nasıl çıkabilirdi. Tam bunları düşünürken kucağına bişey düştü. Daha çok biri atmış gibiydi. Kucağına bakar bakmaz bir an dili tutuldu....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAZLA CESARETİN BEDELİ
HorrorBir kızın ve kendisiyle neredeyse yaşıt olan iki kuzeninin cesaretleri sonucu ödemesi gereken bedelleri.. Peki neydi bu bedeller? Sonunda ölüm var mıydı?