Merdivenlerde Pelin'le Mustafa'ya bakan simsiyah bir gölge gördüler. Pelin hemen kapıyı açıp Mustafay'la içeri girdiler. İçeri girdiklerinde Melis hala uyuyor Ceren ise oda da TV izliyordu.
Kapı sesini duyan Ceren Musyafay'la Pelini görünce hemen ''hoşgeldiniz'' dedi. Mustafa birden ''neler oldu az önce Pelin" dedi . Pelin ise Ceren'i görmemezlikten gelip Melis'in yanına doğru gittiler. Ama Melis odasında yoktu.
Ceren de şaşırmış olacak ki Melis nereye kayboldu dedi. Meraklanmasın diye lavabodadır dedi.
Ceren ''tamam ben yatıyorum iyi geceler size'' diyip odasına gitti. Mustafa Pelin'e sıkıca sarılıp ''merak etme yarın bir hocaya gideriz olanları anlatırız'' dedi. Pelin ''bugün burda kal Mustafa zaten bir odamız boş'' dedi.
Mustafa da itraaz etmeden tamam dedi. Melis lavabodan geldiğinde bugün olanları Pelin'e anlattı. Melis siyah kedi görünce neden bağırdığını anlamış oldu.
Çok yorgun olan Pelin Melis'le aynı odada yattılar. Mustafa da yan odada boş olan yatakta yattı. Sabah olduğun da en erken kalkan Melis oldu.
Kahvaltıyı hazırlayıp herkesin uyanması bekledi. Mutfakta oyalanırken birden kedi sesi duydu.
Arkasına yavaşça döndüğünde şok oldu. Dünki siyah kedi tam arkasında durmuş Melis'e bakıyordu.
Melis kapı tarafına yakın olduğu için hemen Pelin'in yanına koştu. Pelin uyuduğu için hemen kolundan sarsıp ''Pelin kalk o siyah kedi burada hadi kalk" Pelin siyah kedi lafını duyunca hemen yatağından kalkıp "nerde" diye sordu. Melis "mutfakta" dedi.
Pelin hızlıca hırkasını giyip sessizce mutfağa gitti. Mutfağa girdiğinde kediyi aradı. Ama yine yok olmuştu.
Sinirden oflayan Pelin ve Melis artık çok sinirlenmişlerdi. Mutfağa gelen Ceren hazırlanmıştı. Bugün matematik kursu vardı.
Melisi ve Pelini öpüp "Mustafa ya selam söyleyin" dedi. Ayakkabısını giyip çıktı. Pelin de "neyse ben kıyafetimi değiştirim bugün hocaya gidicez çok oldular artık" dedi.
Melis haklısın diyebildi. Mustafa da uyandıktan sonra kahvaltılarını yapıp bulaşıkları da makineye dizdikten sonra evden çıktılar.
Mustafa arkadaşından aldığı hocanın adresini alıp evi buldular. Bulmak zor olmuştu. Bulana kadar da hava kararmıştı.
Hatta bi ara kaza yapacaklardı. Evin önüne geldiklerinde Mustafa arabayı bir yere park etti. Kapıyı çaldıkların da kimse açmıyordu.
Pelin " Mustafa istersen yarın gelelim geç oldu hem evde de yok zaten" dedi. Mustafa da haklısın dedi. Evi artık biliyorlardı.
Kolayca gidebilirlerdi. Evin ön üne geldiklerinde Mustafa'nın telefonu çaldı. Arayan annesiydi. Merak etmişti Mustafa'yı. Mustafa Pelin'lerdeyim diyince tamam diyip kapattı.
Pelin Mustafa ya "bugün de kal nasıl olsa yarın takrar gidicez" dedi. Eve çıktıktan sonra yorgun olduklari için dışardan yemek söylediler.
Ceren de eve yeni gelmişti. Yemeklerini yedikten sonra Melis'le Ceren erkenden uyudular.
Mustafay'la Pelin de birlikte TV izlediler. Uyuya kalan Pelin'le Mustafa TV'in birden kapanması ile uyandılar.
Neler olduğunu anlamadan elektrikler de gitti. Pelin hemen "mutfakta mum olcaktı" diyip mutfağa doğru ilerledi,bi kaç yere baktıktan sonra mumu çay tabağına koyup yaktı.
İçeri gittiğinde Mustafa oturmuş Pelin'i bekliyordu ki Pelin birden mumun işiğin da tam Mustafa'nin yanında merdivenler de gördüğü siyah gölgeyi gördü.
Korkudan bayılan Pelin onunla birlikte mum da düştü. Mustafa hemen Pelin'i kaldırıp koltuğa oturttu. Yere düşen mum halının bir tarafını tutuşturdu.
Hemen ayağıyla alevlere vurarak söndürdü. Birden ışıklar geri geldi. Hemen mutfağa koşup su getirdi. Pelin'i uyandirdiktan sonra suyu içirip neler olduğunu zor da olsa anlatti.
Mustafa iyice gerilip artik ne olursa olsun yarın o hocaya gidiyoruz dedi.
Birlikte uyumaya karar verdiler. Sabah olduğunda erkenden hazırlanip çıktılar. Ceren ise evde kalip ders çalışacaktı.
Mustafa Pelin ve Melis dışar da hızlıca kahvalti yapip hocanin yolunu tuttular.
Evin önüne geldiklerinde kapıyı çaldilar. Kapıyı yaşlı bir adam açtı. Sariya.dönmüş beyaz sakallari yüzünde ki çiziklerle korkunçtu.
Buyrun dedikten sonra içeriye girdiler. İçeri girdiklerinde baya eski olan ev ve duvarlarda ki arapça yazılarla gerçekten de korkunç gözüküyordu.
Daha sonra hoca yerine oturarak onların da karşısına oturması için işaret etti.Herkes oturduktan sonra hoca neden geldiklerini sordu.
Aralarından sadece Pelin konuşarak anlatmaya başladı.Sözünü daha bitirmeden hoca onlara birşeyler hazırlamaya kalkmıştı. Herkes sadece şaşkınlıkla onu izliyorlardı. En sonunda hoca yine aynı yerine gelip oturdu.
Herkesten gözünü kapatmasını istedi. Mustafa hemen gözlerini kapatmıştı. Ama kızlar korku dolu gözlerle birbirlerine baktılar. Daha sonra onlarda kapattılar.
Herkes gözünü kapattıktan sonra Melis hocanın okuduğu duayla birden gözünü açtı. Pelinle Mustafa baygındı.
Daha sonra melis yerde onları baygın bi halde görünce uyandırmaya çalıştı. Fakat kimse kalkmıyodu. Melis yine çok korkmuştu.
Hemen birilerinden yardım çağırmak için kapıya yöneldi. Kapıyı tam açacaktı. Elinden biri tuttu.
Gözünü yavaşça çevirince elinin tutanın hoca olduğunu farketti.Hocayı karşısında görünce biraz rahatladı. Derin bi oh çekti.
Hoca " nereye gidiyosun daha sana okumadm" diyerek onu oturttu.
Melis tekrar aynı yerine oturdu. Hoca yine gözünü kapatmasını söyledi.
Fakat melis artık gözünü kapatmak istemiyordu.Oda da ondan ve hocadan baska kimse kalmamıştı. Çaresiz gözünü kapattı. Sadece hocanın sözlerini duydu.
"SEN NE YAPTIN KIZIM"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FAZLA CESARETİN BEDELİ
HorrorBir kızın ve kendisiyle neredeyse yaşıt olan iki kuzeninin cesaretleri sonucu ödemesi gereken bedelleri.. Peki neydi bu bedeller? Sonunda ölüm var mıydı?