Parmak uçlarının dudaklarıma dokunuşu ile, bazen gözlerinin gözlerimi buluşuyla yitiyorum. Aklımı kaybediyorum!
Susamıyorum adam, sen aklıma geldikçe susmak yerine konuşuyor ve konuştukça batıyorum, biraz biraz.
Gitme,dur diyecek yüzüm yok, ama sen yine de kal, bari bu sabah son bir çay yapayım sana, son defa sarayım seni. Yabancı kalmak istemiyorum sana, adam.Sen duymuyorsun evet, fakat ben sensizken durmadan haykırıyorum sensiz yapamayacağımı, sokak ortasında, bir gemide durup ağlıyorum ve hiç durmadan yan yana odalardaymışız da biri açacak gibi olsa kapıyı diğeri sertçe kapatıyormuş gibi olan bizi unutamıyorum.
Dursun bu çılgın yağmur, aramızdaki rüzgarlar dinsin,yoksa adını yazdığım duvarların boyası akıyor,gözyaşlarım gibi.
Nasıl da zor söylüyorum bak bu cümleyi , gitme sev beni.
Pencere önü susması gibi gidişler acıtmıyor yahut unutuluyor evet,bak ben en çok senden gidemiyorum ve acının ve acizliğin sınırındayım.
Tüm yollar sana çıkmalı bir uçuruma değil. Şimdi bir kez daha söylüyorum:Gitme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNÜL BİRİKİNTİSİ
Non-FictionMahkumsak diyor yazar bu güzel olmalı yoksa dram yalnızca komedi olur. Yine gece sevgili okuyucum. Ve meyleden bu yalnızlık bugün beni sana mahkum etti. Marifetli göndermelerim olacaktır. Bilimum başka sebeplerden bazen sana bazen kendime hitap ed...