S.M 2

89 14 2
                                    

Yine karanlığa hapsolmuş bir rüyadan uyanmıştım. Artık bıkmıştım ben yarı ölüyken, uykudayken bile rahat değildim bir insan uykusunda bile yorulurmuydu ben yoruluyordum. Her zaman zihinsel bir ağırlık çekiyordum ve artık içimdeki karanlık isyanlara başlamıştı isyan ediyordu. Haykırıyordu belki de yıllardır göz ardı ettiğim şey daha da baskın hale gelmiş ve gerçekleri sert bir şekilde yüzüme çarpıyordu. Bu lanet şey neyse artık göz ardı edilemeyecek kadar yoğundu. Ben her zaman ölmek istedim hala da istiyorumda. Bir insan neden yaşarken ölmek için haykırırdı.
   
İnsanoğlunu her zaman dünyaya bağlayan bir şey vardır. Onları bırakıp gitmek istemiyordur. Bu bir değer verdiği insan olabilir yada parasal bir şeydir bu değişir. Ama beni dünyaya bağlayacak bir şey yok. Maddi olarak herşey var ama bunlar beni dünyaya bağlamıyor. Değer verdiğim hiçbir şey yoktu herşeyden nefret ediyorum. Mal, mülk lanet babamda vardı ama dünyaya bağlayan bir şey değil dediğim gibi.

Düşüncelerimi elimle bir kenara ittim ve ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım dün yataģın üstüne bıraktığım bornoz gece yatağın üstünden düşmüştü. Ayağa kalkarak önümdeki borNoza bir tekme attım ve banyoya girerek elimi yüzümü bir kaç defa yıkadım ve havluyla kurulayarak banyodan sonra da odadan çıktım.

Mutfağa doğru ilerledim. Sepetten ekmek çıkarttım ve dolaptanda sandviç icin gerekli olanları çıkarttım sandiviçimi hazırlayıp yedikten sonra odama geçtim.

Elbise dolabını açtım ve siyah kot gri üzerinde kurukafa modeli olan sıfır kollu tişörtü ve siyah gri çizgili gömleği aldım. Kotu ve tişörtü giydikten sonra siyah zımba modelli kemeri taktım ve belime gömleği bağladım. Telefonumu ve kulaklığımı aldıktan sonra odamdan çıktım.

Akşam ayakkabılığa fırlattığım anahtarı da kotun cebine koyarak evden çıktım. Şansıma 4. Katta bulunan asansörü çağırdım 15-20 saniye sonra gelen asansörün parlak gri kapısı açılınca boş asansöre bindim ve sıfır yazan düğmeye bastım. 

Arkamı dönüp aynaya bakmaya başladım önce saçlarıma odaklandı sahte kahverengi gözlerim. Omzumu 10 - 12 cm geçen açık kahverengi saçlarım vardı. Sonra gözlerime baktım duygusuz hiçbir şey ifade etmeden bakıyordu sonra vücudumu baştan boya inceledim 1.70 veya daha yakın tam bilmiyorum boyum vardı. Artık siyaha, griye ve kırmızıya kendimi o kadar alıştırdım ki diğer renkler artık bana iğrenç geliyordu. Zaten hayatıma renk katan tek renk kırmızı oda kan rengi olduğu için seviyordum.

Asansörün durduğunu belirten ses gelince kendimi incelemeyi bırakıp asansörün açılmış kapısından dışarıya çıktım. Kafamı yere eğerek hiçkimseyle göz göze gelmemeye çalıştım Hayır utanmıyordum yada korkmuyordum tamamen herkesden iğreniyordum. Bu mahallede kimse beni görünce ses çıkaramıyordu büyük küçük hepsi. Çünkü onlarda  biliyordu ses çıkarınca ne olduğunu. Küçük çocuklar zaten birşey demiyordu. Ama benle yaşıt ve benden büyükler benden korkuyordu. Kafamı kaldırdığımda herkes kafasını eğmiş bana bakmıyordu daha doğrusu bakamıyordu. Yanlarından geçtiklerimde konuşmalarını kesip benim geçmemi bekliyordu ben geçtikten sonra fısıldaşmaya başlıyordu. Onlara alayla baktım hepsi aptal insan parçalarıydı bana göre. Kafamı iki yana olumsuz anlamda sallayıp kafamı yine eğerek yürümeye devam ettim.

Sokağın çıkışına geldiğimde herkesi geride bırakmıştım. Kafamı arkaya hafif çevirip baktığımda herkes gözleriyle beni takip ederek konuşuyorlardı. Muhtemelen çok sinirli çok kötü çok karanlık, sadist ve tehlikeli olduğumdan bahsediyorlardı. Ve o konuda haklılardı ben karanlığın ve tehlikenin ta kendisiydim. Durduğum sokak ortasında harekete geçtim ve caddeye çıktım.
Cadde de adımlarımı hızlandırdım bir an önce bu kuru kalabalıktan çıkmak istiyordum.

SİYAH MELEK#wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin