İnsanlarla arası olmayan asi ve sevimsiz bir kızdım. Hep böyle düşünür, içten içe dış dünyayla bağlantımı keserdim. Kendim için yaşayan bencil biriydim. İnsanlar kötü, insanlar bencil. Bende onlardan biriydim...Ama Anıl'ın söylediği her cümledeki samimiyet gözlerinden okunuyordu. Onun ağzından çıkacak her kelime,içimdeki kelebeği sağdan sola uçuşturuyordu. Anıl'ın, güneş ışığında kaybolmuş masmavi gözlerine baktığım ilk dakikada hayatıma bir iz bırakacağını anlamıştım. Çünkü boşluktaydım. Belkide sevgiye aç bir kızdım. Gördüğüm ilk dala sarıldım. Hayat yolculuğumda rastladığım yüreği güzel insan... Beni kendine aşık ettirme...
Anıl'ın söylediği bu tüm samimi sözlerine karşılık utanarak tebessüm ettim.Tebessümüme karşılık tebessüm etti ve karşımızdaki manzaraya tekrar döndük. Ortamı sessizlik sarmıştı. Göz ucuyla ona baktığımda kafasını eğmişti. Yanakları da hafif kızarıktı.Utanmıştı belkide. Onu o halde görünce yeniden tebessüm ettim.Ona utanmak bile çok yakışıyordu. Ona bakarken cebimdeki telefon çalmaya başladı. Telefon sesini duyar duymaz Anıl gözleriyle bana baktı. Aceleyle telefonu cebimden çıkardım. Arayan annemdi.
Annem arıyor"dedim Anıl'a. Sadece tebessüm etti...
" Efendim Anne?"
" Nerede kaldın Yağmur? Saat 3ü geçti. Randevun çoktan bitmesi lazım. Nerelerde oyalanıyorsun?"
Duvardaki saate takıldı gözlerim. Hakikaten saat 3ü geçmişti. Hiç farkında değildim. Zaman su gibi akıp geçmiş bile...
"Tamam anne. 1 saate evde olurum. Yemek yiyordum" dedim ve telefonu kapadım. Anıl'da hafiften güldü.
" Yalancı"dedi dudaklarının kenarıyla gülerek.
" Beyaz yalan."
" Beyaz mı?Randevu saatini geçiren ben miyim acaba? Bu konuda ne yalan söyleyeceksin annene?"
" Onuda renkli yalan yaparız." dedim gülerek.
"Espri yapma konusunda çokta iyi değilsin" dedi Anıl gözlerini kısarak.Yine mi ciddiydi? Genelde ciddi olduğunda gözlerini kısıyordu.
"Gidecek misin eve şimdi?"
"Evet."
"Peki... yine gelecek misin? Geleceğini söyledin ya o yüzden sormak istedim..."dedi Anıl gözlerini kaçırarak.
" Gelmemi istersen neden olmasın?" dedim vereceği cevabı düşünmeden.Sadece tebessüm ederek karşılık verdi.
Gözlerimi Anıl'ın gözlerine diktim. "O zaman bir daha ki görüşmemize kadar...hoşça kal.''
" Hoşça kal minik kız. Ama bir şeyi unutmadın mı?" dedi oturduğu sandalyeden kalkarak. Ayakları tam ayak ucuma değiyordu. Gözleri sadece 1-2 karış ötemdeydi. Çok yakınlaşmıştı. İstemsizce heyecanlanmaya başladım.
"N-ne gibi unutma?" dedim sesim titreyerek. Kahretsin neden böyle yakınlaştı ki? Hem neyi unutmuştum? İç sesim beynimi meşgul ediyordu yine.
" Telefon numaranız bayan minik." dedi ve yatağının yanındaki komodinin üzerindeki telefonu alarak yanıma gelmeye başladı."Söyle bakalım. 0500?." Ekranın arama yerini açarak benim numaramı söylememi bekledi bir süre. Telefon numaramı verip vermeme konusunda tedirgin oldum. Bir süre ayak üstü düşünüp kötü bir şey olmayacağına inandım.
" Tamam telefonunu ver ben kayıt ederim." dedim ve telefonu elinden alarak numaramı ismimle kaydettim. Kaydettikten sonra telefonu Anıl'a geri verdim. Telefonu verir vermez yatağın üzerine attı. "Keşke kibar davransan telefona."
" Ben insanlara karşıda kibar değilim. Telefon ne ki?" dedi tebessüm ederek. Bana karşı nasıl olacağını o an tahmin edememiştim...
Gözlerimi devirerek " Görüşürüz" dedim ve kapıya doğru adımlarımı atmaya başladım. Anıl'da ben gidene kadar yanımdaydı. Kapıdan çıktığımda Anıl'ın hala arkamdan baktığına emindim.Koridoru yarıladıktan sonra çok geçmeden Anıl arkamdan seslendi." Görüşürüz minik."
Durdum ve kafamı çevirdim. Anıl tebessüm ederek bana el sallıyordu. Bende el sallayarak karşılık verdim ve kafamı çevirip hızlı adımlarla merdivenlerden indim. Zemin kata geldiğimde kalabalığa karıştım.Yürürken otomatik açılan kapının yanında duraksadım. Omzumu duvara yasladım ve bugünümü düşünmeye başladım. Anıl'ı,söylediği her kelimeyi, tebessümünü,yüzündeki ifadeyi.Çantamın askısını sıkıca tuttum. Onun yanındayken ne kadar heyecanlandığım aklıma geldiği an dudaklarımı birbirine bastırdım ve gözlerimi kapadım kalabalıkta yanımdan geçen insanların bana çarpıp geçmesini umursamadan... Onu tekrar görebilecek miydim? Tebessüm ettiğinde o sıcaklığı hissedecek miydim? Güneşin saçlarına vurduğunda altın sarısı parlayan saçlarının masmavi gözlerine düşüşünü görecek miydim?Gözlerimi açtığımda tebessüm ettiğimi hissettim. Diğer elimle boşta kalan çanta askımı tuttum ve kapıdan dışarı çıktım.Hastane dışındaydım artık. Otobüs durağına yavaş adımlarla ilerledim. Otobüsüm çok geçmeden geldi ve hemen bindim. Otobüste boş bir yer yoktu. Her zaman ki gibi ayaktaydım. Kulaklığı telefona takıp başımı cam kenarına yasladım ve en sevdiğim müziği açtım. Kısa bir yolculukta bile müziksiz yapamayan bir kızdım. Bunun için iyi bir fırsattı.
...
Evime yakın otobüs durağında indim. Fazlasıyla geç kalmıştım ve annemin beni azarlarken söyleyeceği sözleri kafamda tasarladım. Her zaman ki gibi...
Apartmanın önüne geldiğimde telefonum titremeye başladı. Duraksayıp telefonu cebimden çıkarttım. Yeni bir çağrı bildirimini açamadan annem camdan seslenmeye başladı. Hemen telefonu cebime soktum. Kafamı yukarı kaldırdığımda annemin elinde örtü vardı. Silkelemek için camı açmıştı belli ki.
" Kız sen nerelerdesin? Gözlerim yolda kaldı. Ne yapıyorsun o telefonda sen eve girmiyorsun?" diye bağırıyordu. Ödüm kopmuştu. "Kapıyı açar mısın anne?" diye karşılık verdim. Oldukça sinirlenmişti. Gönlünü alabilmek için bugün ki akşam yemeğini hazırlamak yine bana düşmüştü anlaşılan. Kapı açıldığı an hızlıca merdivenlerden çıktım. Kapıya ulaştığımda annem kapıda bekliyordu. Tamda tahmin ettiğim gibi gözlerinden ateş fışkırıyordu. Annem bana fazla düşkündü. Dışarıda kaldığım her dakika onu daha da tedirgin ediyordu. Onu anlıyordum. Zaman kötüydü. Annemin sinirli bakışlarına aldırmadan yanaklarından öpüp dudaklarımı ısırarak içeriye girdim.
Çok geçmeden annem söylenmeye başladı.
" Ömrümü yedin ömrümü Yağmur! Her dakika senin için endişe etmekten bıktım.Dışarıya çıksan da beraber gideceğiz her yere bundan sonra! Sen iyice cıvıttın!"
Annemin siniri biliyorum ki 10 dakikaya geçecekti. Bu yüzden odama gidip üzerimi değiştirmeye başladım. Uzaktan bile sesi geliyordu. En iyisi bir süre ortalıkta görünmemek...Üzerimi değiştirdikten sonra telefonuma gelen mesaj aklıma geldi. Kapının arkasına astığım montumun cebimden telefonu çıkardım. Gelen çağrı tanımadığım bir numarandı. Beni kimse aramazdı genelde. Merak edip aramayı düşündüm. Ama isteyen bir daha arar diye geçirdim içimden. Telefonu komodinin üzerine koyar koymaz telefon yine titremeye başladı. Arayan numara biraz önceki tanımadığım numaraydı. Telefonumu elime alıp anneme yakalanma korkusuyla tedirgin ve kısık bir sesle telefonu açtım. ''Alo?''
" Merhaba Yağmur!'' Dedi karşımdaki ses gülerek. Bu ses... Anıl'ın sesiydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNTİHAR KOKULU AŞK
ChickLitTesadüflere inanmayan bir kız, ve o tesadüfün ta kendisi olan bir adam... Toz pembe gözlükleri kırıp atmış, gecenin karanlığında boğulan bir kız... ve o geceyi, gözleriyle aydınlatan bir adam.