UUUPUZUN BİR ARADAN SONRA TEKRAR KARŞINIZDAYIM ARKADAŞLAR. ÇOOK GECİKTİRDİM. ASLINDA BİLEN BİLİR HİKAYEYİ BİTİRMEYE KARAR VERMİŞTİM AMA BANA MOTİVASYON VEREN SİZLERDİNİZ. HEPİNİZE GÖNÜLDEN TEŞEKKÜR EDİYORUM. UMARIM BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ. BÖLÜM ŞARKISI "AVRIL LAVIGNE - GIVE YOU WHAT YOU LIKE" HEPİNİZE KEYİFLİ OKUMALAR...
Artık değişiyorum. Bütün olanlardan sonra. Daha güçleniyor muyum, yoksa zayıflıyor muyum bilmiyorum. Ama tek bildiğim değiştiğimdi. Ölümler olmayacak demiyorum ama yüzleşmeye ne kadar güçlüyüz? Günlerdir aklım beni öldürüyor. Sanki... ben ben değilim. O kadar derin düşüncelerde yüzüyorum ki, sonunda ne olacağım bilmiyorum. Hepimiz yol kenarında oturuyoruz, herkes kendi düşüncesinde. Anlaşılan bu konuda yalnız değildim. Maggie ağlıyor, Daryl oturmuş düşünüyordu. O da soğuk, ve son derece mutsuzdu. Onu tanımayan biri bunun Daryl'ın her zamanki hali olduğunu düşünebilirdi ama ben onu tanıyordum. Yanına gidip düşüncelerinin arasına girmek istemedim, öylece oturdum. Ayağımı sürterek çimleri eziyordum. Carl silahının şarjörünü kontrol ediyordu, bir an durdu ve mavi gözlerini mavi gökyüzüyle buluşturdu. Gökyüzüne bakarak neler hissettiğini anlayabiliyordum. Onun için de kolay değildi, kimse için... Ne yapmam, nereye gitmem, kimi dinlemem gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yoktu.
Ayağa kalktım ve yolun karşısındaki ormana yürüdüm. Yamuk yumuk yürüyordum. Sashaya rastladım ama sesimi çıkartmadım. Herkes gibi o da iyi değildi. Ama o sanki aklını kaybetmiş gibi davranıyordu. Onu izledim. Bir şeyleri kırıyordu, ordan uzaklaştım, kendi başıma bir derenin yanında oturdum. Arkamdan gelen ayak seslerini duyar duymaz başımı geriye çevirdim. Carl'dı. Gelip yanıma oturdu. Ağlayacak gibiydi. Kafasını omzuma, elini belime koydu. Ben de kafasının üstüne kafamı koydum.
"Neler oluyor böyle?" dedim sessizce. Cevap vermedi.
"O da öldü." dedi. İnanamıyordu, hepimiz gibi. Her şey aniden olmuştu çünkü. Elini tuttum, bir süre konuşmadan öylece durduk. Yanımıza bir aylak yaklaşıyordu.
"Ben hallederim." deyip kalktım fakat daha ben ilerlemeden Sasha vahşice aylağın üstüne atlayıp aylağın ölmesine rağmen defalarca kafasını bıçakladı. Öylece Sashaya bakıyordum. Evet Sasha aklını kaybetmişti. Yoldan sesler duydum. Hemen yola yöneldim. Rick, Michonne, Glenn, Noah gelmişti fakat Ty yoktu. Hepimiz Rick'in umutsuz yüzüne bakıyorduk. O da mı? Garip gelebilir ama eskisi gibi tepki vermedim. Zaten üzüntü halinde olduğumuz için... Daryl'dan
"Lanet olsun..." sesi gelince ona baktık. Haklıydı tabii. Bu kadar ölüme kim lanet okumaz ki?.. Peki yapılacak en iyi şey neydi? Bir köşede oturup hayal kurmak mı? Hayır hayır öyle bir şey yapacak olursak lanet olası bir aylak gelip boynumuzdan ısırırdı. Artık dünyada 'hayal' diye bir kavram yok. En azından benimkinde. Tek yol gözünü ve kulaklarını dört açmak.
Sasha daha çok agresifleşti, koşarak ormana uzaklaştı. Kimse artı bir tepki vermedi çünkü kimse daha çok üzülemezdi artık. Ölümden korkmuyorum, her gün ölebileceğim olasılığıyla karşı karşıya geliyorum çünkü. Bu kolay bir şey değil. Herkes bir yere yığıldı. Gücümüz kalmamıştı. Yere uzanıp bir süre gökyüzüne baktım. Bulutlardan şekiller oluşturdum. Ayıcık, çiçek, araba. Yüzümde tebessüm oluşmuştu. Sanırım Daryl gülümsememi görmüştü ki o da gülümsüyordu. O an anladım mutluluğun bulaşıcı olduğunu. 'Sanırım daha çok gülümsemeliyim' diye düşününce kıkırdar gibi oldum, bunun üzerine Carl da sırıttı. Rick'ler hepimize kavanoz dağıttı, yerimden doğrulup elindeki tozlu, mavi tonlarındaki kavanozu aldım. Kavanozun üstünü okuyunca yüzümdeki tebessüm bir anda silindi. Mısır... İnanamıyorum çocuklar, bir tek mısır mı vardı yani? Ama yemekten başka çarem yoktu, yemeliydim. Kapağı açmamla elimin yağa bulanması bir oldu. Yüzümü buruşturduğumu farketmemiştim bile... Plastik kaşığı alıp içine daldırdım, çıkarttığımda bir süre sanki böcek inceliyormuş gibi inceledim ve hiç düşünmeden ağzıma attım. Tanrım... Hatırladığım kadar kötüydü. Bir kaşık daha aldım, ardından bir tane daha... Kavanozu yarılamıştım ki yola çıkmamız gerektiğini duydum. Bir an için kurtulduğumu düşünüp kavanozu fırlatacaktım ama vazgeçtim. Her an her şey olabilirdi ve bu kavanoz çantamda kalmalıydı. Hepimiz doğrulduk, eşyalarımızı topladıktan sonra yola koyulduk. Rick Washington'a gitmemiz gerektiğini söylüyordu, bu yüzden hızlanmalıymışız. Daryl Rick'e bir şey fısıldayıp ormanın içine daldı. Nereye gidiyordu? Ty veya Beth den ötürü mü böyle? Anlamıyorum. Yürüyorduk. Rick Carl'la konuşuyordu. Ben de kendimi Tara'nın yanında buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Walking Dead
FanfictionThe Walking Dead ekibinin yanına hayatlarını değiştirebilecek biri girse neler olurdu dersiniz? İşte 15 yaşında henüz kafası karışık olan Ellie, Rick ile karşılaşır ve hiç ummadığı bir hayat ve insanlar karşısına çıkar...