Amelia Pariste(1.Kitap)

6.Bölüm-Kaçamak

Düşesin ayağı kanamaya başlıyordu. Düşes kanını görünce , kendini bayılmamak içi zor tutdu. Uşakların da yardımı ile düşes ayağa kalktı ve yan sokağın duvarına yaslandı. Adamların onları farketmeden kaçtılar. Ama hala tehlikeyi atlatmış değildiler. Düşesi bu halde eve kadar tek başlarına götüremezdiler. Ama düşes de yardımcı olmuyordu ki , onlara.

Ama sonunda eski bir mahalleye ulaşmıştılar. Burası sessiz-sakin , demek olur ki , hiç kimse olmayan eskimiş bir kasabaydı. Kasabanın girişindeki tabloda "Band"sözü yazılmış , ama kaçaklar buna önem vermemişlerdi. Bir süreliğine burada kala bilirlerdi. Uzaktan çay sesleri geliyordu. Düşesin ayağı için gerekli malzemeleri burada da bula bilirdiler.

Aynen bu umutla kasabnın içerisine doğru ilerlediler. Kıvrılmış bir şekilde yokuş yukarı kalkıyordu kasaba. Ne evler vardı , ne evlerrrr. Düşes de hayre gelmişti." Bu taşlı kasabada ne olabilir ki ?" diye düşünmüştü içeriye girerken , ama kasabanın derinliklerine giderken , daha da hayrete düşüyordu.

Böylece dik yukarı çıkınca bir tabela daha çıktı karşılarına. Tabelada "Haunted Street" ve altında "Wizard Street" yazıyordu. Farklı yönler işarelenmişti. Perili Kasabaya mı , yoksa , Cadılar Kentine mi gidiceğini bilemeyenler , sonunda Raiselin bulduğu orta yola diktiler gözlerini. Raiselin fikrince , bu tanımadıkları ve bir o kadar da karmaşık kasabaya girmektense , kasabanın etrafındaki ormana gitseler , dahs iyi olacaktı. Hem belki ormandan şehre giden bir yol vardır ?

Artık güneş batmak üzereydi. Dan yeri kararmaya , parlak ay doğmaya başlamıştı.
Kasabadaki sessizliğin sebebi ise yıllar önce kasabada yaşanan dehşetli olaylardı. Denilene göre , 6 sene önce kasabadaki her kes huzurla yaşıyor ve mutluluk gülen gözlerden okunuyordu. Ta ki onların gelişiyle. Söylentilere esasen diye bilirim ki , o dört kardeşin gelişiyle kasaba çökmüş , ahali hızla başka yerlere gitmişti. Rusyadn gelme , haydut dört kardeş , daha doğru desek , Yekotsyeviç kardeşleri kasabaya gelir-gelmez , ahalinin başına geçmiş , ağalık yapmaya başlamışlardı.

Denilene göre kardeşlerden birincisi , yani en büyük olanı , Pyotr Yekotsyeviç Rusyanın başkenti Moskovada bir yönetim şirketinde çalışıyormuş. Şimdi olsa , ona iş vermezlerdi , ama o zaman nereden bilelerdi ki bir dolandırıcı olduğunu. Adam baksan hemen-hemen 56 yaşında. Rusyada yaptığı hırsızlıklardan dolayı 2 kez sarayda , 2 kez şehrin tüketime kulesinde olmakla , tam 4 kez hapse girmiş , ancak son kez girince , kaçmıştı. Sonra da kardeşleri ile beraber bu kasabaya gelmişti.

Kardeşlerin ikincisi olan Menuet Yekotsyeviç , 52-yi yeni geçen bir adam. Moskovada üniversite okumak istemiş , ancak , kardeşi Pyotrun israrı ile bir kırmızı et üretim kurumuna müdir geçmiştir. Ancak , yaptığı hareketler ve işlediği cinayetlerden dolayı 7 kez hapse girmiş , hep kaçmayı başarmıştır. Sonuncu kaçışındaysa , kardeşleriyle bir kasabaya yerleşmiştir.

Kardeşlerin üçüncüsü ve en sersem olanı. Polorat Yekotsyeviç 40 yaşların başında olan , ama akılsız , huysuz ve düzensiz karakter. Onunsa , hiç hayatında düzenli işi olmamış. Ömrünün 30 yılını hırsızlık yapmakla geçirmiş ve 8 yıl haps yatmıştır. 3-cü kez hapse girince , kaçmış ve kasabaya sığınmıştır.

Yekotsyeviçlerin en küçüğü , en akıllısı olan Harry Yekotsyeviç , 4 sene üniversite okuyup , mezun olmuştur. Okuma yazma bilen tek kardeş olduğu için , diğerinin ona ihtiyacı vardır. 24 yaşında olsa da , zekidir. Tabii o da hayduttur , ama medeni haydut. Rusyada hackerlik yapmış ve hep kurtularak hapse girmemiştir. Kasabaya yerleşmiştir.

Düşesin ayağı daha da şiddetli kanamaya başlayınca , kasabyı bürüdü bağırtıları. Ask-seda veriyordu , taş duvarlar arasında deli düşesin sesi. Sese uyanan haydutlar bir anda taş duvarların arasındaki gen sokakta buldular kendilerini. Hemen kasabanın içine doğru koşmaya başladılar.

Yine bir kaçamak başlıyordu. Düşes yaralı ayağını sürüklerken , uşaklardan biri , dahs doğrusu güçlü olanı düşesi aldı kollarının arasına , başladı kucağında taşımaya.

Yekotsyeviç kardeşleri ellerinin içi gibi bildikleri bu kasabada her adım attıkça düşes ve uşaklara yaklaşıyordular. "Bu kaçamak ne zaman sona erecek ? " diye gileylenen düşes bir anda kendisini hesir sandalyede buldu. Sanırım atlatmıştılar. Sönük şöminenin önünde olan sandalyede oturmuş düşes bir anda kendinin önünde duran Raisele baktı. Raisel elinde spirt ve azcık pamuk düşesin ayağını "tamir etmeye" çalışıyordu. Ahh, , off diye bağıran düşesin sesini ilk Harry duydu. Koca duvarları atlamak mümkünsüz olduğundan , koşmak zorunda kalmışdılar. Pyotr artık yaşlandığının farkındaydı. Sonunda düşesin ayağı sarılmış , "mikrop kapar , mikrop kapar" diye telaşa kapıldığını çoktan u unutmuştu. Ama kapının açılma sesiyle , artık kasabadaki he kesin buradan gitmesine sebep olan çete içeri girmişti. Hemencik ikinci kata çıkı vermiştiler. Ancak kimse yoktu. Dört kardeş evi delik-deşik ettiler , ama yine bir şey çıkmayınca , tül perdeden görünün düşes ve uşaklar Yekotsyeviçlerin gözünden kaçmadı. İşte o an Pyotr Yekotsyeviç :
-Ant olsun ki , ben bu işi burada bırakmayacağım !-diyerek intikam andı içti.

Sonunda düşes ve uşaklar akşam 9:00-da şehre gelmiştiler. Sonunda bir ilandan şehre çıkma yasağının 8:00-da kaldırıldığını ve sabah 10:00-da tekrar konulacaktı. Artık şehrde ellerini-kolları sallayarak geze bilirdiler. İşte terzinin kapısının önündeydiler.

Aslında yarın dönmeyi düşünüyordular. Ama artık terzi kapalıydı. E bu yüzden Lifanna elbiseyi alamadı. Söylenerek eve geldi.

Malikane çok sessizdi. İlk başlarda düşes her kesin uyuduğunu sanmışı , ama durum hi de öyle değildi. Düşes sakince "Halaty" diye baş hizmetliyi sesledi:
-Ev halkı nerede ?
-Sizi çok merak ettiler , efendim. Sonunda dayanamayıp ....-Halaty sözünü tamamlamadan Lifanna dedi:
-Yoksa polise mi gittiler ?
-Evet-diye Halaty başını bile kaldırmadan dedi.

Saatler geçti. Dük ve Rammster Hanım malikaneye dahil oldular.

Malikaneye dahil olan Lord Peropol ve Rammster Hanım, beyaz , yumuşak koltukta oturan düşesi görünce şoka düştüler.