İyi Okumalar
Kahverengi gözleriyle bana öyle sıcak, öyle samimi bakmıştı ki ona hayır diyememiştim. Belki de onu kendime yakın gördüğümdendi. Bilemiyorum.
O gün birlikte sigara içmiş ve biraz da konuşmuştuk. Genellikle o sormuş ben cevaplamıştım. Neden sigara teklifini kabul ettiğimi sorduğunda omuz silkmekle yetinmiştim. Sigara bağımlısı değildim ama kafam dumanlı olduğu zamanlarda tek tük içerdim. Annemi düşünmüştüm ve mutsuzdum. O yüzden sigara teklifini kabul etmiştim. Ama yeni tanıştığım bu yabancıya bunları anlatacak değildim.
Sigarayı bitirmeye yakın beden hocasına yakalanmıştık. Peki sizce hoca ne yaptı ? Cevap çok zor değil. Sadece bir haftacık uzaklaştırma cezası almıştık. Yine söylüyorum, aldığım her uzaklaştırma cezası benim için bir ödül demektir.
Yalnız Toprak için aynı şeyi söylemek doğru olmayabilirdi. Okuldaki ilk gününde aldığı ceza siciline işlemişti. Onun bunu pek umursadığı yoktu ama Buğra...Müdürün odasında ona ağır laflar söylemiş bana da çöpe atılmak üzere olan sümüklü bir peçeteymişim gibi bakmıştı. Resmen gururunu okşamıştı !
Daha sonra babam gelmişti ve binlerce kez yaptığı şeyi yapıp ' benim ' adıma özür dilemişti. Eve geldiğimizde ise " Diğer çocuklar gibi büyümemiş olman şımarık bir kız olman gerektiği anlamına gelmiyor. " demişti. Gibiden kastı annesiz büyümüş olmamdı. Sonrasında ise " Dön de bir etrafına bak ! Sahip olduğun şeylere bak ! Senin derdin ne ? " diye ağır konuşmuştu.
Benim derdim neydi ? Haklıydı. Zengin bir babam, lüks bir evim, ağzına kadar kıyafetle dolu bir dolabım vardı. Evet ya, bunca şey varken bir anneye ihtiyaç duyamazdım değil mi ? Çok mu canım sıkıldı, gider bir günlüğüne anne kiralardım olur biterdi. Sonuçta her şey paraylaydı. Benim de fazlasıyla param vardı.
Böyle zamanlarda babamın boğazına yapışıp onu öldürme hayalleri kurardım hep. Mantıksız düşünür mantıksız hareket ederdim. Tıpkı Toprak'ın teklifini kabul etmiş olmam gibi. Telefon numaramı bulup - nasıl bulduğu hakkında herhangi bir fikrim yok - bana mesaj atmıştı.
* Hey bela çeker ! Düşündüm de sen olmasaydın ben kesinlikle yakalanmazdım ve okuldaki ilk günümde ceza almamış olurdum. Bana bir izmarit borcun var. Madem cezalıyız borcunu yarın ödemeye ne dersin ?
Toprak - Kumral olan ;) *
yazmıştı. İzmarit ? Ah evet. Sigarayı bitiremeden yakalanmıştık. Ben de cevap olarak
* Sigara parası senden çıkacaksa neden olmasın. *
yazmıştım. Aslında tek derdim evden uzaklaşmaktı. Yoksa o çocukla değil tekrar sigara içmek aynı sınıfta dahi olmak istemiyordum. Çünkü Buğra vardı. Toprak'ı nasıl sahiplendiğini kendi gözlerimle görmüştüm.
Şimdi okulun yakınlarında bir yerde onu bekliyordum. Altımda siyah, dar paça, kot bir pantolon ve yine siyah olan botlarım vardı. Üzerimde ise geçen sene Rima'nın doğum günümde hediye ettiği gri boğazlı kazak ve siyah, gümüş detayları olan deri bir ceket vardı.
Çanta mı ? Asla. Kredi kartımı ve bir miktar parayı telefon kılıfımın arkasına koyardım ve telefonda cebe. Sadece Rima ile bir yerlere gittiğim zaman çanta kullanırdım. O da onun zorlamasıyla. Kaç kere çantamı kafede, okulda unuttuğumu hatırlamıyorum.
Makyaj olarak da biraz rimel ve bordo renginde bir ruj sürmüştüm. Toprak'a özel bir şey değildi bu. Koyu renk olan her şeyi severdim ben. Sürekli makyaj yapmasam da bugün yapasım gelmişti. Saçımı da dağınık bir şekilde tepeden at kuyruğu yapmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFES#Wattys2016
Teen FictionÖylece durmuş ona silahı uzatıyorken kanın damarlarımda akışını, her bir hücremin küllerinden yeniden doğduğunu hissediyordum. Silah namlusu alnımın tam ortasındayken bana kattıklarını, kendini benden acımasızca alışını izliyordum. Sessizdik. Ve be...