Herşeye Rağmen

496 12 3
                                    

19 KASIM 2000

''Hadi ama Liam sadece bir kaşık.'' dedim ve kaşığı tekrar Liam'ın suratına doğru uzattım.Ama Liam tıpkı biraz öncede yaptığı gibi elimi tutup kaşığı bana doğru itti.Tam kaşığı ona tekrar uzatayım dediğim de Liam'ın annesi Karen gelip kaşığı elimden aldı.

''Karen ona söyler misin alt tarafı bir metal parçası.'' dedim Karen'e gülerek.Karen bir kaşığa bir Liam'a baktı ve güldü.Annesinin gülmesi Liam'ın biraz daha sinirini bozmuştu.Eminim şu anda kendini ezik gibi  hissediyordu ama ezikti.İnsan hiç metal parçasından korkar mıydı?

''Korkuyorum işte.'' dedi ve hızlıca oturduğu sandalyeden kalktı ve köşede duran çantasını alıp kapıya doğru gitti.Karen'e baktım utanarak.Kendimi suçlu hissediyordum.Benim yüzümden bize kızmıştı.

''Hadi ama Andy ikimizde Liam'ın o kaşığı asla tutmayacağını biliyoruz.'' diye fısıldadı.Kafamı salladım ve çatalımda duran salam parçasını ağzıma attım.Hem salamı çiğniyor hemde Liam'ın gerçekten kaşıklardan korkmasına gülüyordum.Karen kapıda montunu giymeye çalışan Liam'a doğru bakıp ona bağırdı.

''Bana bak Bay Payne.Eğer buraya gelip tabağını bitirmezsen akşam çorbanı çatal yerine bıçakla içersin.'' diye bağırdı ve Karen bunu diyince tam gülesim geldi.Beni gülerken gören Liam'ın sinirleri daha çok bozulmuştu.Çantasını sırtına taktı ve bembeyaz kara adımlarını atıp kapıyı sıkıca kapattı.Ruth ve ben tabaklarımızdakileri yerken Karen saate baktı. ''Geç kalıyorsun Andy sende çıksan iyi olur.Ödevini unutma.'' dedi bana bakarak.Tabağımda duran son peynir diliminide ağzıma atıp masadan kalktım ve kapıya doğru yürüyüp montumu aldım.

''Merak etme Karen her şeyi unuturum ama o ödevi unutmam.'' dedim montumun fermuarını çekerken.Çantamı sırtıma taktım ve çizmelerimin dönmüş ponponlarını elimle düzelttim.''Sana güveniyorum Andy.'' diye bağırdı Karen.Ona el salladım ve evden çıkıp bembeyaz karda Liam'ın bastığı yerlere basmaya çalışırak onu takip etmeye başladım.

''Bekle beni Liam.'' diye bağırdım ama bana cevap vermedi.Bende birkez daha bağırdım.''Heyyy Bay Payne size sesleniyorum bekleyin beni yoksa düşerim.'' dedim.Liam durdur ve bende adımlarımı hızlandırmaya çalıştırdım.Liam'ın ayak izlerine hızlı hızlı basarak sonunda onun yanına ulaştım.

''Bugün koluma girmeden yürüyeceksin Bayan Madly Payne.'' dedi ve tekrar yürümeye başladı.Açıkcası bunu demesi hoşuma gitmişti.Hem kendi soyadımı hemde onların soyadıyla bana hitap etmesi gerçekten çok hoştu.

*

Bay Conner elinde tuttuğu ödevlerimiz ile masasına oturdu.Kağıtları tek tek eliyle incelerken onu dikkatlice izliyordum.Tek bir kağıda uzun süre baktı ve sonra tekrar bize döndü.

''Liam ödevin?'' diye sorunca şaşkın bir biçimde Liam'a döndüm.Ödevini yapmış hatta gözlerimin önünde çantasına koymuştu.Onu niye Bay Conner'a vermiyordu?Yanımda oturan Liam'a doğru eğildim ve kulağına fısıldadım.

''Heyy ödevini neden vermiyorsun?'' diye sordum.Bana bakmadan aynı şekilde o da bana fısıltıyla cevap verdi.''Utanıyorum.'' dedi.Şişko Jacks diye hitap ettiğimiz çocuk birden güldü ve konuşmaya başladı.''Küçük kızımız ödevini vermeye utanıyor mu yoksa?'' diyince tüm sınıf gülmeye başladı.Liam'a baktım.Kızarmıştı ve bu defa yüzünden gerçekten utandığı belli oluyordu.Kendini yine ezikmiş gibi hissediyordu.Kaşıklardan korkan bir ezik olabilirdi ama duygularını yazdığı bir ödevi öğretmenine vermeye utandı diye ezik olamazdı.

''Jack neden susup boklu keklerini yemiyorsun?'' dedim.Jack tam bana cevap vermek için ağzını açmıştı ama Bay Conner onu susturdu.''Jack ve Andrea ikiniz cezalısınız.Ben ödevlerinizi okurken tüm sınıf 30 matematik sorusu çözerken siz 50 soru çözeceksiniz.'' dedi ve Liam'ın elinde tuttuğu ödevi ilk çekişte Liam'ın elleri arasından alıverdi.Liam'ın kağıdını da diğerlerinin yanında koyduktan sonra dolabından çıkardığı testleri bize dağıtmaya başladı.En son bana ve Liam'a verdi.Daha sonra bana doğru eğilip tıpkı biraz önce Liam ve benim fısıldadığım gibi bana fısıldamaya başladı.

''İlk senin ödevini okuyacağım Andrea çok değişik gözüküyor.'' diyince anında kızardığımı farkettim.Bay Conner masasına geçip eline benim kağıdımı aldı.

''Sanırım bu hayatımda yazdığım en zor ödev olacak.İnsanlar sürekli duygularını kağıda dökmek daha kolaydır der ama bence bu bir insana duygularını anlatmaktan daha zor.İlk başta size ne yazacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu ama kağıdı kalemi elime aldığımda bir şeyler yazmış olduğumu farkettim.Size yazacaklarımın ikimiz arasında sır olarak kalacağına inanıyorumBay Conner.Size çok güveniyorum.

2 yaşımda annemi,babamı ve ikizimin bir yangında öldüğünü biliyorum.O yangından beri Liam ve onun ailesi ile birlikte yaşıyorum.Ve 5 yaşımdan beri Liam ile yatıp uyuyorum.Onunla yatıp onunla uyanmak harika bir şey.Çünkü evet ben ona aşığım.Çaresiz bir aşığım.Onu seviyorum ama ona bunu söyleyemiyorum.

Belkide şu anda bunu okurken çocukluk saçmalamaları gibi şeyler diyeceksiniz ama ben Liam'a olan aşkıma ona duyduğum hislere inanıyorum.Ben ona gerçekten aşığım.Her gece uyanıp dudaklarına minik bir öpücük konduruyorum.Bunu yaparken uyanmasından çok korkuyorum ama bir yandan da uyanıp onunda beni öpmesini çok istiyorum.

Düşünsenize bir kıza çok aşıksınız aynı evde yaşıyorsunuz,onunla yatıp onunla uyanıyorsunuz ama ona aşık olduğunuzu söyleyemiyorsunuz.Onu geceleri onun haberi olmadan öpüyorsunuz,ona dokunuyorsunuz ama ona olan aşkınızdan bir türlü bahsedemiyorsunuz.Çünkü o sizi kardeşi gibi görüyor.Çünkü onun ailesi sizi aileden biri olarak sayıyor ve kardeşler asla birbirlerine aşık olamazlar.Biz kardeş değiliz ve ben ona aşığım ama bunu hala bilmiyorum.

Biliyor musunuz çok korkuyorum.Onun bana aşık olmamasından çok korkuyorum.Bir gün bana gelip başkasını sevdiğini söylemesinden çok ama çok korkuyorum.Kimbilir belki birgün onunla gerçekten sevgili oluruz ya da kimbilir bir gün ikimizde başka kişilerle el ele tutuşup birbirimizin karşısına çıkarız.Ama benim kalbim o zaman başka birisi için atıyor gibi gözüksede kalbimin en derinler her zaman Liam için atacak ve bu yazdıklarım Bay Conner sizinle paylaştığım ilk ve son ama en büyük sırrım olacak.

                                                                                                                                                                                                   Andrea Madly

20 Temmuz 2008

''Ne yani böylece çekip gidiyor musun?'' dedi Liam her an ağlamaklı olan ses tonuyla.Hani derler ya ''Dokunsalar ağlayacak.'' diye işte şu anda Liam ile içinde bulunduğumuz durum aynı bu şekildeydi.Dokunsalar gerçekten ağlayacak gibiydik.

''Evet gidiyorum.'' dedim kendimden kararlı gibi gözükmeye çalışır bir ses tonu çıkartmaya çalışırak.Ama bunu başaramadığımı da biliyorum.Gitmeyi gerçekten istemiyorum ama gitmek zorunda olduğumu biliyorum.Çünkü büyüdükçe canım daha da çok acıyor.Acılarım daha da çok artıyor.Aşkımdaki umutsuzluk zaman geçdikçe çoğalıyor.Ve artık hiçbir umudum yok.Liam geçen gün el ele bir kızla karşıma çıktığından beri umudum tamamen yok oldu.Yerini sonsuz bir boşluğa bırakarak.Her gece ona sarılarak uyuduğum,sessizce dudaklarını öptüğüm çocuk son 2 haftadır benle uyumadı.Bana sarılmadı.Benim hak ettiğim aşkı başkasına verdi.Başkasının dudaklarını öptü,başkasına sarıldı.

''Seni tekrar görebilecek miyim?'' dedi tekrar.Şaka mı yapıyordun Liam.Gerçekten şaka mıydın?Ben gitmek için direnirken sen neden kalmam için elinden gelen her şeyi yapıyordun?Niye bana dokunuyordun?Niye bana öyle bakıyordun?Niye gitmeden önce canımı daha çok yakıyordun?

''Kimbilir Liam belki bir gün yine birbirimizi görürüz.'' dedim ve beni bekleyen taksiye binip anılarıma,arkadaşlarıma,ailem dediğim kişilere ve en büyük aşkıma veda ettim.

Herşeye RağmenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin