Akşam bu kadar içince sabahına böyle bir baş ağrısıyla uyanacağımı çok iyi bildiğim için baş ağrımı resmen kucakladım. Gözlerimi hafif araladıkça gözüme giren gün ışığı gözlerimi oyma isteği uyandırsa da içimde, bu isteğe engel oldum. Canım tatlıdır benim, oyamam gözlerimi falan. Yerimde hafif kıpırdanıp kendime gelmeye çalıştığım sırada gövdemde bir ağırlık hissettim. Ne olduğunu anlamak için hiç değilse sırt üstü yatayım diyerek yan dönmemle Can'ın yüzünü dibimde görmem bir oldu!
Nasıl arkadaş! Tamam, masum ya da tertemiz biri değildim. Ama içip içip sarhoş olduktan sonra biriyle birlikte olacak biri de sayılmam. Ne olduğunu bir türlü anlayamıyordum, kafamdan bin bir türlü şey geçiyordu ve baş ağrım kafamın patlamasına neden olacakmış gibi hissediyordum. Yatakta o kadar çok kıpırdandım ki, Can'ın uyanmasına neden olmuştum. Beni gördüğünde vereceği tepkiden o kadar çok utanıyordum ki, istemsiz olarak gözlerimi sımsıkı kapattım ve elimde ki yorganı yüzüme kadar çektim. Yaptığım bu hareket Can'a komik gelmiş olacak ki hafif bir gülme sesi duydum. Ne olduğunu hala anlayamıyordum. Evet, Can çok tatlı biriydi ve ben onu uzun zamandır seviyordum. Aynı şeyler Can için geçerli değildi ama, bundan neredeyse emindim. Sonuçta aşık olduğunu söylediği kızla ayrılalı kaç ay olmuştu, 2 mi?
"İpek, devekuşu gibi kafanı soktun oraya çıkar mısın lütfen?" dedi eliyle beni dürterken, bir yandan hala güldüğüne emindim. Sesinden belliydi bir kere. O böyle gülerken nasıl çıkayım ben yorganın altından.
"Can çıkamam, dün neler olduğuna dair hiçbir şey hatırlamıyorum ve sen şu an benim evimde, benim yatağımda, benim yanımda yatıyorsun. Çok utanıyorum..." dedim dürüstçe ve açıkçası bu kadar dürüst olmayı bende beklemiyordum. Dürüstlüğüm Can'ın neşesine neşe katmış olacak ki kahkahası bütün odayı inletti ve baş ağrım tüm şiddetiyle beni kucakladı.
"Neden gülüyorsun ya? Bu kadar komik olan ne?!" diye çemkirerek yataktan kafamı çıkarttım. Bütün kızgınlığımla yüzüne baktım ve gözlerimi kıstım.
"İpek istediğin kadar gözlerini kısarak bakabilirsin, hiç korkutucu görünmüyorsun. Ayrıca bir bakar mısın bize? Oradan bakınca akşam bir şeyler yaşamış gibi mi duruyoruz?" Korkutucu olmadığımı söylemesi biraz kırılmama neden olmuştu, oysa biraz da olsa gözünü korkuttuğumu düşünmüştüm. Ama sonra dediği şey beynimde bir ışığın açılmasına neden olmuş gibi yorganın altından vücuduma baktım, dünkü kıyafetlerim hala üstümdeydi. Tanrım, tam bir salağım! Benim bu hamlem Can'ın yeniden kahkaha atmasına neden olmuştu. Tabi artık kara gecenin yaşanmadığı düşüncesinin rahatlığıyla bu dalgalarının öcünü ondan alabilirdim. Hemen yastığıma davrandım ve Can'ın kafasına indirdim. Artık gülme sırası bendeydi. Epey bir güldüm, ama Can beni yataktan atınca kahkaham yerini koca bir 'AH!'a bıraktı. Hal böyle olunca Can koşar adım içeri gitti, giderken de kahvaltı hazırlayacağını söyledi. Ben de madem kahvaltıyı hazırlıyor diye düşünerek duşa girmeye karar verdim ve Can'a duşa gireceğimi söyledim. İçerden "Tamam" sesini duyunca duşun baş ağrıma iyi geleceğini umarak banyoya girdim.
**
Banyodan çıktığımda mutfaktan gelen şangırtıyla Can'ın yine mutfağımı mahvettiğini anladım. Bozuntuya vermeden saçlarımı havluyla kurulamaya başladım. Artık uzatsam mı saçlarımı acaba diye düşünürken odamın kapısı çaldı.
"İpek hala çıkamadın mı duştan ya? Ben mutfağı biraz dağıttım da, yardım iyi olurdu." diye masumca seslendi Can dışardan. Gülmeme engel olamadım.
"Çıktım, geliyorum şimdi." dedim tekrar gülerek ve saçlarımı kurulamaya geri döndüm ki birden kapı açıldı.
"Ne oluyor ulan!" diye bağırmamla Can'ın gözlerini kapatarak odadan çıkması bir oldu. Ben ne olduğunu şaşırmış ve havluma öyle bir sarılmıştım ki o panikle hala az önce Can'ın ne yaptığını anlamaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
3 Arada 1 Derede
Teen FictionHerkesin hayatı zordur. Kimimiz okulla boğuşuyoruz, kimimiz iş hayatına atılmak için çabalıyor. Kimimizin aşk hayatı mükemmel, kimimiz mükemmelin tanımını dahi yapamıyor. Hayat kimse için kolay değil. Dertlerimiz boyumuzu aşarken, biraz gerçeklik bi...