2050 // 002

6.1K 564 263
                                    

"Özel olarak istediğin bir şey var mı?" 2050 sordu. Baekhyun ise kafasını salladı. "Dinliyorum."

"Birkaç ay önce hapse atılan arkadaşımın çıkarılmasını istiyorum." umutla söyledi. "İsmi nedir?" Baekhyun elleriyle oynarken dudaklarına işkence ettiğinin farkında değildi. "P-Park Chanyeol.." 2050 Park Chanyeol adlı suçlunun kimliğine baktı ve söyledi. "Efendi Jongin'e saygısızlık yaptığı için girmiş, doğru değil mi?" Baekhyun kafasını sallayıp doğruladı. "Onu nasıl affedebiliriz, böyle bir şey mümkün mü?" Baekhyun fark etmeden dizlerini kırıp, ellerini birleştiriyordu. "Lütfen, lütfen bir daha olmayacak. Söz veriyorum.." 2050 bir süre sessiz kaldı, ardından konuştu. "O zaman size bir şans vereceğim. Çünkü suçluyu yakaladığınız için ödüllendirilmelisiniz. Ama, eğer bir daha tekrarlanırsa arkadaşınla beraber sende yok edilirsin."



*


Kollarını göğsüne bağlamış, bacaklarını iki tarafına doğru rahatça açmış karşısındaki esmere nefretle bakıyordu. Şu an ne olduğunu bile anlayamıyordu, bir anda yaka paça bu odaya getirilmişti, şimdi ise rahat rahat bir koltukla oturuyordu.

"Bu mu yani?" şaşkınlıkla sorduğunda Jongin ona doğru ilerledi, aralarında bir-iki adımlık mesafe kaldığında alayla güldü. "Ne bekliyordun? Hapse girmeyi mi?" Kyungsoo omuz silktiğinde Jongin ona doğru yeniden yürüdü ve iki yana açılmış bacaklarının arasında durup birazcık yere çöktü. Bu sırada elini de Kyungsoo'nun bacaklarına sürtmeyi ihmal etmemişti. Kısa olanın bir anlık temasla gözleri büyüdüğünde, sırıtmıştı. "Baksana," dedi ve yüzleri karşı karşıyaydı. Elini onun kazağının yakasına gitti, hafifçe tutup kendine doğru çekti. "Sen benim yarattığım mucizevi robotlara zarar verdin, bana baş kaldırdın. Öyle kıytırık bir hapisle kurtulabileceğini mi sanıyorsun?" Kyungsoo neden bahsettiğini anlamamıştı ve Jongin de bunun farkındaydı. Bu yüzden ona cevap hakkı tanımadan devam etti. "Do Kyungsoo iyi dinle, bir insana yapabileceğin en kötü şey onun yaşam hevesini kırmaktır demişler. Şimdi söyle bakalım, sen ne kadar dayanabileceksin?" Kyungsoo'nun kaşları çatılırken Jongin güldü ve ellerini Kyungsoo'nun bacaklarına koyarak ayağa kalktı. Arkasını dönüp odadan çıkmak için ilerlediğinde Kyungsoo öfkeyle yerinden kalktı. "Neden böylesin?" soğukça ve vurgulayarak söylediğinde Jongin'in yavaşça ona doğru dönüşünü izledi. "Efendim?"Kyungsoo cevapladı. "Neden dünyaya karşı böylesin?" birkaç adımda ona yaklaştı ve aralarındaki büyük boşluğu kapattı. Şimdi sadece aralarında bir adımlık boşluk vardı. "Benim dünyaya karşı bir şeyim yok. Sadece en iyisi olmak istedim, bunun nesi yanlış?" Kyungsoo sinirden gülerken elini saçlarına attı. "Nesi doğru ki?"


Jongin de sahte bir gülüş verdi ona, "Ben sadece 'En' olmak istedim, en iyisi, en güçlüsü, en korkusuz, en yenilmez.. Bunların hepsini bir anda olmak için de 'En' olmam gerekirdi. Dünyayla bir sorunum yoktu Kyungsoo ama dünyanın benimle bir sorunu var gibiydi. Bende kafamı önüme eğip kabullenmek yerine savaştım. Şimdi gördüğün gibi dünya bana boyun eğiyor. Ben kazandım. Herkes uyurken, eğlenirken ben sabahlara kadar 'Yapay zeka'-'Robotlar' üzerinde çalıştım. İmkansız gibi geliyordu günümüz şartlarında ama şimdi görüyorsun, onlardan oluşan yüzlerce ordum var." Kyungsoo onaylamaz bir şekilde kafasını sağa sola salladı. Hala bazı şeyler ona mantıksız geliyordu. "Bunu insanlar için kullanabilirdin, ülkemiz için kullanabilirdin.. Böylece daha güçlü bir ülke olurduk ve herkes mutlu olurdu. Böyle olmak zorunda mıydı? Bu olanlar sence de.. çok fazla değil mi?"


"Ama Kyungsoo," onun ismini böyle bastırarak ve farklı şekilde söylemeliydi gerçekten? Bu durum biraz, tuhaftı. "Ben Dünya'ya insanları güçlü yapmak için gelmedim, onların güçsüzlüklerini kullanmak için geldim."

2050 // KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin