"Neden bana öyle aptal aptal bakıyorsun?" Jongin söylediğinde, Kyungsoo gözlerini kırpıştırdı şaşkınlıkla. "Bana söyleyecek şeylerin yok mu?" Jongin alayla güldü. "Ne söyleyecekmişim sana? Ne bekliyorsun? Yoksa.. Sıkıldın mı? Eğlenceli şeyler mi yapmak istiyorsun?""Hayır!" Kyungsoo bir süre düşündü, gerçekten unutmuştu. Bu iyiydi, çok iyiydi. Bunu kesinlikle kullanacaktı. "Baksana.." dedi gözlerini kısarak. "O her zaman yanında olan robot, neden öyle iğrenç görünüyor?" gülümseyerek sordu, ama sevimli bir gülümseme olmadığını tahmin edebiliyorduk değil mi?
Bir anda yüzünün nasıl kasıldığını görünce içten içe sevinmişti, onu sinirlendirmek nasıl bu kadar olabilirdi? "İğrenç mi? Ona iğrenç mi dedin sen?" dişlerini sıkarak söylediğinde Kyungsoo tatlı bir şekilde kafasını salladı. "Um... Evet, 'iğrenç' dedim. Ama doğru değil mi? Gerçekten zavallı görünüyor. Birde robotlarına değer veriyor gibi davranıyorsun, hah! O zaman neden onu bu kadar 'iğrenç' yarattın?"
"Sen" dedi, neredeyse gözlerinden ateş çıkacak gibiydi "Ne biliyorsun? Ne biliyorsun da konuşuyorsun?"
"Bir şey bildiğimden değil, sadece senin aksine em pati yeteneğine sahibim." Kyungsoo ukala bir tavırla söylediğinde uzun olanın sinir kat sayıları artık ölçülemezdi.
"Empati mi? Sen söylemedin mi? Onlar robot. Duyguları yok, zekaları yok, canları yanmaz! ONLAR.SADECE.BİR.METAL.PARÇASI!" Son cümlesini bastırarak söylediğinde sesi de yükselmişti. Kyungsoo bir an şaşırdı. Deminden beri sesi bir nebze yükselmezken bunları söylerken neden yükselmişti.
Odayı sessizlik kaplarkenJongin sinirli sinirli soluyordu. Kyungsoo ellerini bedeninin iki tarafından yavaşça kaldırdı ve sessiz odada yalnızca onun elinin birbirine çarpış sesleri duyuldu. Alkışlıyordu. Jongin hala sinirliyken ona ne yaptığını soran bakışlar attı. Kyungsoo yan bir şekilde gülümsedi ve kafasını azıcık yana eğip Jongin'in görüş açısını kapatan bedeninden kurtulup kapıya çevirdi bakışlarını. "Oh, sende buradaymış sın!" Kyungsoo söylediğinde Jongin'in gözleri büyüdü.
"Konuşmanızın bitmesini bekliyordum efendi Jongin, sizi bölmek istemedim. Amacım kulak misafiri olmak değildi." metalik sesi duymasıyla Jongin gözlerini sımsıkı kapatıp sinirle derin bir nefes aldı. Bilerek yapmıştı, onu sinirlendirip aptalca konuşmasına sebep oldu. Hemen arkasına dönüp 2050'ye baktı.
"2050, biliyorsun değil mi? Sinirliydim ve-"
"Efendim." 2050 bir anda sözünü kestiğinde Jongin şaşırmıştı. Bu ilkti, ilk defa böyle bir şey yapmıştı. "Sadece dün biraz kötüydünüz bu yüzden iyi olup olmadığınızı soracaktım. Önemli bir şey değildi. Böldüğüm için kusura bakmayın."
Kyungsoo kollarını göğsünün üstünde bağlayıp onları izledi. Bir robotun trip atması kadar saçma bir şeyi göreceği aklına gelmezdi. Yapay zeka denen şeyi böyle bir aptalın bulması, hayatın sana 'Bak şimdi nasıl mantık sınırlarının anasını avradını sikiyorum' deme şekliydi.
2050 çıkacaktı ki Jongin ona doğru bir adım attı. "2050, sadece sinirliydim, içten söylemedim bunu! Sen öyle olmadığını gayet iyi biliyorsun!"
2050 odadan çıkıp gitmeden önce söyledi. "Hayır efendi Jongin aksine, aslında gayet öyle olduğumu biliyorum. Haklısınız. Bunun zaten farkındaydım. Duymam bir şeyi değiştirmedi. Şimdi izninizle.."
Jongin sinirle ellerini saçlarına attı. "Nasıl geldiğini duymadım, nasıl.." ardından bir anda neredeyse parçalayacak gibi bakan gözler Kyungsoo'yu buldu. "Bilerek yaptın!"
Ona yaklaştı ve elleri yakasını kavradı. "Bilerek yaptın, sinirlendiğimde yanlış konuşacağımı biliyordun. Bilerek yaptın!"
Kyungsoo umursamazca hemen sol taraflarında kalan aynaya çevirdi bakışlarını. "Oh.. Öyle mi yaptım?" çocuksu bir sesle söylediğinde Jongin gözlerini sımsıkı kapatıp derin derin nefesler aldı.
"Seni şu anda öldürmemem için bir sebep söyle?"
"Peki.." dedi, gözlerini aynadan çekip esmer olanın gözleri ile buluşturdu.
"Beni özlersin." alayla söylediğinde Jongin ellerini onun yakasından çekip birkaç adım uzaklaştı ondan.
"Ne saçmalıyorsun?" sinirli yada şaşkın değildi ses tonu. Sadece ciddiydi.
"Diyorum ki," ondan uzaklaşan bedene doğru bir adım attı. "Yaşanmış her şeyi bir hiçe sayarsak, sen hala bir insansın. Ben yokken burada kimse yoktu. Burada sen hariç hiçbir insan yoktu. Ne yaparsan yap bu robotlar seni anlayamazdı. Çünkü sen bir insandın. Seninde konuşmaya, dertlerini anlatmaya- hatta bunları bile geçelim.. Birinin yanında olduğunu hissetmeye ihtiyacın vardı. Senin gibi birinin, nefes alabilen birinin. Dokunduğunda buz gibi metalin soğukluğunu hissetmeye değil, bir insanın sıcaklığını hissetmeye ihtiyacın vardı. Sen insanlara düşman olan Kim Jongin.. Aslında sende çok yalnızdın." bitirdiğinde yüzündeki alaylı ifade gitmişti, şimdi Jongin boşluktaydı ve Kyungsoo diğerinin yerleri inceleyen gözlerinin içine bakıyordu.
"Kyungsoo," diye fısıldadı yere bakarken. "Beni rahatsız ediyorsun."
Kyungsoo sessiz kaldığında Jongin bir şey demeden arkasını dönüp hızlıca odadan çıktı.
/Flashback/
"Aslında efendi Jongin, ilk başta sizi burada kaldıktan sonraki gün Kuzey Kore'ye gönderecekti. Fakat, göndermedi nedenini biliyor musunuz?"
"Neden?"
"Çünkü sizin varlığınız onu mutlu etti. En azından yanında bir insan olması onu mutlu etti. Fark etmeden size çok yakınlaştı. Sizinle aynı odayı bile paylaştı. Size ne kadar kötü davranıyor gibi gelse de, o asla sizin canınızı yakmadı."
"2050 ne demek-"
"Efendi Jongin, size gerçekten değer vermeye başladı. O gün laboratuara gittiğinizde sizi neden bıraktı diye düşünün. Sizin canınızı yakmak istemedi, bir anlık sinirle verdiği karardan, pişman oldu. Ama siz o gün, onun canını çok yakmıştınız. Bunu içkiden nefret eden bir insanın içkiye sığınmasından anladım. Efendi Jongin içki içemez. Onu zayıf ve çaresiz yaptığını söylüyor. Ve her şeyi unutturduğunu da."
"2050-"
"Yani demek istediğim şey şuydu. Lütfen o size bu kadar değer verirken onu incitmeyin."
/Flashbackend/
Kyungsoo 2050 ile konuştuktan sonra bu kadar özgüven dolmuştu. Gülümsedi.
Do Kyungsoo, Kim Jongin'in yalnızlığından faydalanacaktı.
O canavarı bu dünyadan yok edecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
2050 // KaiSoo
FanfictionKim Jongin oldukça başarılı bir gençti. Çocukluğundan beri yeni şeyler keşfetmeyi seven biri olmuştu. Büyüdükçe hedefleri, istekleri ve arzuları büyüdü. Ve Kim Jongin yapay zekâyı keşfettiğinde, Dünya tamamen ellerinin altındaydı. "Do Kyun...