Kaybetme korkusunu birden çok anlamda açabiliriz. Bir yarışmayı kaybetmek, değerli alet edevatını kaybetmek, başarımını kaybetmek, Değer verdiğin kimseyi kaybetmek... Kaybettikleriniz kadar kazandıklarınız var. Çok sevdiğiniz bir eşyanızı kaybettiğinizde yenisi alma şansına sahip oluyorsunuz. Bir başarım kaybettiğinizde tekrar kazanmak için çabalayıp hırs yapıyorsunuz belki daha iyisi sizin oluyor. Yarışmayı kazanmak için daha çok çalışıp daha güçlü, daha azimli ve daha tecrübeli katılıyorsunuz bir sonrakine.
Gelelim en derin konuya.. Birini kaybetmek konusu için ayrı bir paragraf açıyorsam eğer hepimizin en büyük korkularından olmalı. Başarımlar, yarışmalar ve eşyaların ikincileri aynıdır ama kaybettiğiniz kişinin aynısından bulmanız pek mümkün değil sanırsam. Bu nedenle kaybetmeye korkmaktan ziyade kaybetmemek için çaba göstermek gerek. Yakınında kini kaybetmekten korkarsın, ya uzağında kini? Uzağında kine kavuşma özleminden başka düşüncen yoktur. Hiç kavuşamadıklarını kaybetmeye korktun mu? Korkmazsın, belki biraz endişelenebilirsin, ama korkmazsın. Çünkü kaybetmek için öncelikle kazanman gerek. Kazanamadığın birşeyi kaybetmek için korkmak çok saçma olur ne de olsa senin değil. Birileri seni kaybetmekten korkuyorsa tek hissetmen gereken karşıdakinin değeridir. Seni kazanmış ki kaybetmekten korkuyor. Sende kendini kazandırdığına göre ona değer vermelisin.
Olay şurada bitiyor ki kaybetmekten korkma, kaybetmemek için uğraş, ve senin olmayan için asla endişelenme önce kazanmaya çalış.
