Karanlık korkusu tam anlamıyla baş belası. Karanlıkta fazla kalmıyoruz evet ama çoğumuz gece uyuyan insanlarız. Odamızdayız artık uyuma vaktimiz, kalktık ışığı kapattık ve sanki bulunduğumuz yerden yatağa kadar uzunca bir parkur var. Nedensizce bir kokma hissi oluşur ve yatağa kadar hızlı adımlarla yürüyüp yorganın altına gireriz. Sonrası ise makul. Üst kattan gelen misket yuvarlama sesleri, etraftaki cisimleri başka şeylere benzetme, küçük varsanılar ve en korkunçu fısıltıyla kendi isminizi duyma. Bunlar aslında kötü şeyler değil bana göre tamamen sizin hayal dünyanızın genişliğiyle alakalı ve mükemmel. Bilinç altınız ne görmek isterseniz onu gösteriyor anneniz, babanız, sevdiğiniz kadın/adam. Ne görmek isterseniz görüyorsunuz bunu hayal ederek yapabilirsiniz. İsminizin duyulmasına gelirse kaba bir tabirle götünüz açıkta uyuyorsunuz. Bunların hepsinin bilinç altınıza işlenmiş garip şeyler olduğuna inanıyorum. Daha önceden çok eskilerden herhangi biri size seslenmiş ve bu aklınızın derin bir köşesine yatmıştır, gece de bu ses sanki size hatırlatmak istiyormuş gibi o karanlık köşeden çıkıp kulaklarınızda saçma ve anlamsız biçimde yankılanıyor. Korkulacak bişey yok bunlar aklınızın size oynadığı oyunlar. Bilimsel açıklamalar yapmayacağım tabiki kişisel düşüncelerimi söylüyorum sadece.
Bu olayların sabah gün ışığında değilde neden gece karanlıkta meydana geldiğini sorarsanız; sabah oradan oraya koşuşturmacalar, işler ve yoğunluk var. Şimdi kendi kendinize sorun bakalım aklınızla ve bilinç altınızla yalnız kaldığınız tek yer yatağınız öyle değilmi. Aklınız da size oyun oynamak için en yalnız ve en sakin olduğunuz anı bekleyecektir çünkü gün sırasında ona ayıracağınız vaktiniz yok. Gün ışığında yalnız kaldığınızda ise etrafınızda görebileceğiniz ve oyalanabileceğiniz çok sayıda obje var. Karanlık aslında korkmamanız gereken bir ortam çünkü aklınızla oyun oynayabileceğiniz tek yer orası.