Uras koşarak dışarı çıktı. Arya'nın hızlı adımlarla ormanlık alana doğru gittiğini gördü. Oda peşinden koştu. Aralarında birkaç metre kalmıştı. Arya bir an arkasına baktı ve hemen köşeden döndü. Uras, Arya'nın peşinden hemen köşeyi döndü ama olduğu yerde kaldı. Arya gözden kaybolmuştu. Uras şaşkınca etrafına baktı. Her yer apaçık ortadaydı ve saklanılacak hiçbir yer yoktu. Ama Arya ortadan kaybolmuştu. Uras şaşkınca Arya'nın nereye gittiğine bakarken arkasından gelen ayak seslerini duydu. Geri dönüp köşeyi tekrar dönüdüğünde Emre'nin nefesini hissetti. "Ne oluyor Uras neden koştun kızın peşinden?" Uras derin bir nefes alıp kafasını salladı. Cevap vermeden arabaya doğru yürümeye başladı. Okuldaki herkes dışarı çıkmış, Uras ve Emre'yi izliyordu. Emre ısrarcı bir şekilde konuşmaya devam ediyordu. "Abi söylesene neden koştun? Kız belliki korktu senden kaçtı. Yazık değil mi?" Uras sanki Emre'yi duymuyormuş gibiydi. Hızlı adımlarla arabaya bindi.
Arabaya bindikten sonra hiç beklemeden yola koyuldular. Kampüsten çıktıktan sonra Uras hemen arabayı durdurdu. Emreye doğru sert ama bir o kadar da meraklı bir bakış attı. "Bana o kızı bul Emre. Ne pahasına olursa olsun bul. Anladın mı beni?" Emre sıkılmış bi şekilde iç çekti. "Tamam abicim bulayım da sen niye taktın bu kıza bu kadar? Ya hu etrafında o kadar.." Uras bağırarak Emre'nin sözünü kesti. "Sana bul diyorum! Anlıyomusun? O kızı bulacaksın !" Emre kırgın bi şekilde Urasa baktı. Onaylar şekilde kafasını salladıktan kısık bir tonuyla konuştu. "Peki efendim. Okulla iletişime geçip öğrenirim kim olduğunu. Sonrada adreslerini bulurum." "Kusura bakma Emre. Ama bu kızı bulmalısın. Bu kızda farklı birşeyler var. Biliyorsun tesadüflere inanmam." Emre tekrar onaylar şekilde başını salladı.
Uras Emre'yi bıraktıktan sonra evine döndü. Son derece muhteşem dekore edilmiş olan milyon dolarlık villa da sadece yardımcı kız ve Uras yaşıyordu. Zaten Uras'ın çoğu zamanı konserlerde geçtiği için eve pek fazla uğramıyordu. İçeri girdikten sonra kapıya sırtını dayadı ve derince bir iç çekti. Biraz kafa dağıtmak için Fransa'dan getirdiği yıllanmış şarabı içmek için mahzene doğru yürümeye başladı. Ahşap merdivenlerden inerken gömleğini çıkarmaya başladı. Kaslı vücudu stresten dolayı terle dolmuştu. Bir an duraksadı. Bir sene önce kuliste yanlışlıkla göğsü kesilmişti. Ama yara izi kalmamıştı. Göğsü kesildikten sonra korkudan bayılmıştı. Elindeki gömleğine dikkatlice baktı. Aklına ayıldığı zaman hastanedeki koltuğun üstünde duran gömleği geldi. O gün gömlekte hiç kan yoktu. Göğsündeki pansumanda tamamen kusursuz ve bembeyazdı. Öyle büyük bir kesikten nasıl kan akmadı ve yara izi kalmadı?
Gömleği yere attı ve hızlı adımlarla mahzene doğru yürüdü. Aceleci bir tavırla tozlanmış rafların içinden herhangi bir şarabı aldı. Hızla açtı ve içmeye başladı. Birkaç yudum aldıktan sonra derince düşünmeye başladı. Şarabı yere attı. Elleri titreyerek yerde duran parça parça olmuş camlardan birini aldı. Elleri daha fazla titremeye başlamıştı. Camlarla koluna bir çizik attı. Canı yanmıştı ve yara kanamaya başlamıştı. "Deliriyorum galiba. Ne yapıyorum ya ben." Birkaç adım daha atıp Fransa'dan getirdiği şarabı aldı. Mahseni öylece bırakıp yukarı çıktı.
Şarabı açtıktan sonra salondaki uzun, beyaz ve rahat koltuğuna uzandı. Kestiği kolu koltuğa değiyordu. Şaraptan birkaç yudum aldıktan sonra bunu farketti. Kolunu hemen çekip koltuğa baktı. Koltukta hiç kan yoktu. Şaşkın bi yüz ifadesiyle kolunu çevirdi. Kesik tamamen kapanmıştı. Ayağa kalkıp bağırdı. "Ne oluyor lan bana!" Birkaç adım geriye gitti. Kafasını iki elinin arasına almış, koltuğa bakıyordu. Birden zil çaldı. İnce ve bir o kadar da yüksek sesli zil Uras'ın başını ağrıttı. Koşarak kapıya gitti. Hızlı bir şekilde kapıyı açtı ve şaşkınlıktan donup kaldı.
"Merhaba..."
Yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUTUKLU TANRI
Fantasy"En fazla ne değişebilir ki?" dedi meraklı ve korku dolu bakışlarla. Arya dalga geçer gibi hafif bir gülümsemeyle beraber bir kaç adım yaklaştı. "Olmak istediğin kişi ile karşılaşmaktan bile korktuğun kişiyi aynı anda hissedeceksin. Daha fazla ne de...