Ece'nin ağzından
Cem ile mesajlaşıyorum şuan. Off çok tatlı çocuk yaa. 2 gün sonra İzmir'e taşınacaklar. Hem de bizim evin yanındaki eve. Ne kadar güzel.
Ben kendimi tanıtmadım. Ben Ece. Başak'ın en iyi arkadaşı Ece. Annem ünlü ressam Semiha Kılıç. Babam ünlü iş adamı Barış Kılıç. Kardeşim yok. Ağabeyim var. Yurt dışında üniversite okuyor. Ben de lisede. Bu kadar. Neyse.
Başak yarım saat sonra gelir. Benimle bir konu hakkında konuşacakmış. Aman her zaman ki Başak. Boşveriyim.
Şu telefondaki oyunumun rekorunu kırmam lazım. Yoksa Serdar dalga geçecek. Neymiş de kız oluğum için o rekoru geçemezmişim. Gıcık.
...
Başak geldi galiba. Zil çaldı. Gelir şimdi yukarı. Bu arada rekoru kıramadım. Başka bir gün devam ederim. Hemen pes etmek yok.
Kapı açıldı. Başak girdi içeri. Yanıma , yatağın üstüne oturdu.
"Ne oldu Başak? Suratın asık"
Suratı baya asıktı. Ne oldu ki acaba?
"Annem bana ilk defa yalan söylüyor. Hissediyorum."
"Hangi konu hakkında?"
"Geçen gün hizmetçimiz vazoyu kırdı. İçinden de tahlil sonucuna benzeyen bir kağıt çıktı.Tam alıp okuyacaktım ki annem elimden çekip aldı. Ne yazdığını sordum kağıt da. 'Ne olacak tahlil sonucu filandır.' dedi.
Ne vardı o kağıt da acaba? Annemin bana yalan söylediği çok belliydi. Hem annem ne olursa olsun bana söyler her şeyi. Babama sorduğumdaysa hangi kağıttan bahsettiğimi sordu. O da sanki hiçbir şey haberi yokmuş gibi davrandı. Ama her şeyden haberi var bence.""Başak bence hemen telaşlanma. Önemli bir şey olsa annen sana söylerdi."
"Ece dün annemle babamı konuşurken duydum. 'Asla bunu öğrenmemesi lazım' gibi şeyler söylüyorlardı."
"Belki de başka birinden bahsediyorlardır."
"Başka birinden bahsediyorlardı diyelim. Tamam. O başka biri kim o zaman?"
"Haaa o da var. Doğru söylüyorsun."
Neydi acaba o kağıttaki? Ben de merak ettim şimdi.
Başak'ın ağzından
Ece ile o konu hakkında baya konuştuk. Ama bir çözüm bulamadık.
"Ece ben gideyim artık. Sağol her şey için."
"Ne demek. Bir şey olursa hemen telefonla arıyorsun beni."
"Tamam. Aklına bir şey gelirse sende ara beni."
"Tamam."
Eceler'den çıktım. Taksiye binip eve gittim. Direk odama çıktım. Telefonumu ve kulaklığımı aldım. Yatağa uzandım.
Müzik dinlemek istiyordum. Kulaklığı takıp şarkı açtım. Kapıyı biri açtı.Direk gözlerim açtım. Annemdi gelen. Şarkıyı kapatıp kulaklıkları çıkardım.
"Ne oldu anne?"
"Niye direk yukarı çıktığını merak ettim. Ne oldu?"
"Bir şey yok.Yasak mı odama gelmek?"
"Hayır da neden böyle davranıyorsun sen?
"Nasıl davranıyormuşum?"
"Kötü. Kötü davranıyorsun.Bir şey desek tersliyorsun."
"Asıl siz neden yalan söylüyorsunuz?"
"Ne yalan söylemesi Başak? Neyden bahsediyorsun sen?"
"Neyden bahsettiğimi sen daha iyi biliyorsun anne."
"Bağırma bana Başak."
"Bağırmıyorum."
Sesim biraz yükselmiş olabilir ama bağırmamıştım.Yanıma gelip oturdu annem. Saçımı okşamaya başladı.
"Bir sorunun var ise benimle paylaşabilirsin."
"Anne. niye anlamazlıktan geliyorsun? Geçen o kağıtta yazanlar neydi?"
"Hala o kağıtta yazanlarda mı kaldın?"
"Evet."
"Çok mu öğrenmek istiyorsun?"
"Evet anne."
"Tamam gel."
Kolumdan tutup aşağıya indi. Babam salonda oturuyordu. Annem yukarı çıktı. aşağıya indiğinde ise elinde o tahlil kağıdı vardı galiba.Annem babama dönerek
"Öğrenmek istiyormuş kağıtta yazanları."
Babam ise direk şaşkınlıkla
"Böyle bir şeyi yapmıyacaksın dimi Nejla?"
"Evet yapıcağım.Başak bu kağıtta yazanlar. Iıııııı şey kızım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
Teen Fiction"Yine ağlıyordum. Yine gözyaşlarımı sonsuzluğa uğurluyordum. Kendimi yavaşça uykunun kollarına bırakmak istedim. Ama olmadı. Belki uyursam bu kalbimdeki belirsiz acı diner diye düşünmüştüm. Oluyordu galiba. Yavaş yavaş uyku vücudumu sarmaya başlamış...