Onların gerçek ailem olmadığı yetmiyormuş gibi bi de başka şeyler çıktı işin içinden.
Beni ailemden zorla parayla almışlar. Gerçek ailem beni bi para karşılığı veremeyeceklerini söylemişler. Kim kabul eder ki zaten bunu? Kim çocuğunu para karşılığı verir?
Ama beni gerçek ailem vermezse onlara hayatlarını zehir edeceğini söylemişler. Ama yine de vermemişler beni. Ne kadar iyi insanlarmış. Keşke böyle bir şeyi yaşamasaydım. Ama artık yapabileceğim bir şey yok. Neyse. Daha sonra da gerçek ailemden evlerini almışlar. Dışarıda kalmışız ailemle. Daha sonra zorla beni gerçek annemin kucağından almış o acımasız kadın. Gerçek annem çok direnmiş. Ama zorla almış işte.
Ben bunları duyunca yıkıldım resmen. Gözyaşlarımı bıraktım dışarıya. Bunları anlatırken bi de ağlıyordu ya. Karşımda ağlıyordu.
"Yeter dedim Yeter. Yeter artık. Bırak. Bu kadar bile beni yıkmaya yetti. Sen ... sen nasıl bi kadınsın ya? Nasıl bi insansın? Neden yaptın bunu? Neden? Söyle neden?" Diye bağırmaya başladım.
"Tamam. Bi dur artık. Haklısın. Çok haklısın. Ben bunu yapmak zorundaydım."
Ne dedi o?" Ne dedin sen. Yapmak zorunda mıydın?" Ağlamaklı bi şekilde " Evet. Yapmak zorundaydım. Ben de bi çocuk istiyordum. Ve sen o istediğim çocuktun. Çok güzeldin..."
"Tamam sus artık. Bu ne biçim bi şey ya? Seni artık dinlemek istemiyorum."dedim ve ? Hadi Serdar . Gidelim."diyerek attım kendimi dışarı. Serdar'la arabaya bindik.
Ben bunca yıl bu insanların yanında mı yaşadım yani? Olamaz böyle bir şey. Hiç böyle şeyler düşünmedim ben. Hatta aklımın ucundan dahi geçirmedim.
Ben bunları düşünürken Serdar'ın sorusuyla kendime geldim. "Nereye gidiyoruz dedim ama beni duymadın."
Hıh bi de bu çıktı başıma. Nerde kalıcaktım? Serdar? Olmazdı. Ece de olmazdı. Çünkü ikisinin de ortak bi sebebi vardı. Anneleri "Ne oldu " diye sorucaklardı. Ama bi yalan uydurabilirdim. Serdar olmazdı. Annesi beni hiç sevmezdi. Sadece beni değil Serdar'ın hiç bir arkadaşını sevmezdi. Ece olurdu da Ece'ye ne diyecektim. O da vardı işin içinde. Neyse ona da uydurayım bir şeyler.
Bu düşüncelerden ayrılıp Serdar'a "Ece'lere bıraksana beni." dedim. O da bir an duraksayıp "Bize gelsene dedi."
"Annen sorun yaratır. Boşver. Şimdi bi de onunla uğraşamam. Kalırım ben Ecelerde." Dedim ve Serdar'a hadi dercesine baktım. Oda bana tamam anlamında bir atış atıp arabayı çalıştırdı.
...Serdar beni Ecelere bıraktıktan sonra gitti. Ben şuan Ece'nin kapısının önünde ne yalan uyduracağımı düşünüyordum. Sonunda bir karara varıp zile bastım. Bu arada telefon çalmaya başladı. Çantamdan telefonu bulup çıkardım. Arayan Serdar'dı. Tam cevaplaya bastım o arada Ece kapıyı açtı.
"Başak biz senin aileni bulucaktık"
Aaaaa o da vardı. Unuttum gitti onu. Ne yapacaktım? Bugün olmasa da olurdu. Neyse artık yarın hallderdim onu. "Yarın konuşuruz onu . Olur mu?" Yarın hem dinç kafamla daha rahat düşünebilirdim. Bugün o caninin söylediklerinden sonra mantıklı hareket edemezdim.
"Tamam. Yarın ben seni alırım. Hallederiz o işi. Benim aklımda birkaç bi şeyler var hem."
Serdar bunları söylerken Ece de beni içeriye girmem için elini içeriye gir gibisinden uzattı. Ben de kafa sallayarak girdim. "Aklında neler olduğunu merak ettim. Söyliycek misin şimdi?" Söylemesini beklerken
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan
Teen Fiction"Yine ağlıyordum. Yine gözyaşlarımı sonsuzluğa uğurluyordum. Kendimi yavaşça uykunun kollarına bırakmak istedim. Ama olmadı. Belki uyursam bu kalbimdeki belirsiz acı diner diye düşünmüştüm. Oluyordu galiba. Yavaş yavaş uyku vücudumu sarmaya başlamış...