Bölüm 3

251 20 11
                                    

Keyifli okumalar 💙

Her şey o kadar hızlı gelişti ki, hangi birisini desem: doktorun annemi aramasını mı?, onlar arasında geçen konuşmadan hemen sonra nasıl apar topar hastaneye gittiğimizi mi? ve ya aldığım kararla kendimi aniden ameliyathanede bulmamı mı? bilemedim... Ameliyathaneye girmeden önce çok kısa bir süre yalnız kalma şansım olmuştu. Kendimi dinleyip, kafamda oluşan soruları cevaplamak şansım olmuştu...Acaba yeni Hidden olmağa hazır mıydım?...Yeni bir Hidden olmağı, yeni hayatı sadece hayal ediyordum. Sadece hayal...çünkü elimden başka bir şey gelmiyordu, sadece hayal etmekle yetiniyordum. Evet...Yiyordum, içiyordum, uyuyordum, ama yaşamıyordum...Bir yerde duymuştum "Kendi hayallerin için uçamazsan koş, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün ama ne yaparsan yap ilerlemek zorundasın, asla pes etme." Hayallerimden hiç bir zaman pes etmedim, fakat hiç bir zaman hayalimi gerçekleştirmek için uçamadım, koşamadım. Çünkü hep aynı şey bana engel oluyordu...Engel...Fakat her şeye rağmen hayatı sevmeği öğrendim...Zorlandığım, "sanırım" , "keşke" dediğim o kadar günler oldu ki, işte o günler hayallerime sıkı tutundum çünkü eğer onlar ölürse, hayatımın kanadı kırılmış bir kuşa dönüşeceğini biliyordum. İşte o zaman daha da zorlanacağımı...Bence böyle durumlarda insanın doktoru kesinlikle kendisidir. Çünkü insanı ondan iyi anlayacak biri yoktur. Herkes söyler "anlıyorum", "biliyorum, zor" fakat ne kadar zor olduğunu onu yaşayan insandan iyi bilemezler. O yüzden hayallerime sıkı tutundum. Ve hayallerimin anahtarı olan ameliyatı bekledim. Sabretmeyi öğrendim...16 sene sabrettim, bekledim ve işte o gün geldi...

Ameliyathaneye girdim...Kalp atışım o kadar hızlanmıştı ki, ameliyata giremeden bayılacağımdan korkuyordum...

"Endişelenecek bir şey yok...Sen tahmin ettiğinden daha güçlü bir kızsın. Hatta şu anı "hayalini ve bir sürü hayallerini gerçekleştirmen için birlikte bir savaşa çıkıyoruz" gibi düşün. Savaşı kazana biliriz fakat bunun için senin güçlü durman gerek...."

Dr.Fatih bey kendi konuşmasıyla beni yine sakinleştirmeyi başarmıştı.

"Savaş... o zaman kendi hayalim ve hayallerim için savaşa çıkmaya hazırım, komutanım."

Dr.Fatih bey gülümseyerek:

"Süper, savaşa başlamamız için seni bir kaç saatliğine uyutmam gerek...Evet...her şey hazır, şimdi senden savaşın başlanması için 1-10 kadar saymanı isteyeceğim."

"1, 2, 3, 4, ...5,..." deyip kendimden geçtim. Buraya kadar her şeyi çok net hatırlıyordum, fakat sonrasını hiç hatırlamıyordum...

****

Ormandaydım, üzerimde beyaz bir elbise vardı...Güneşin batışı, yemyeşil ağaçlar, kuşların sesi...her şey o kadar güzeldi ki, hani derler ya, "bazı şeyler anlatılmaz sadece yaşanır" işte tam öyle. Her şey hayallerimdeki gibiydi. "Burası neresi?", "Buraya nasıl geldim?" diye hiç düşünmedim, sadece anı yaşamak istedim...Gözümü kapatıp, derinden nefes aldım...İşte o an sanki biri yanımdan hızlıca koşup gitti, ilk başta rüzgar olduğunu sanmıştım. Fakat sonra ağaçın arkasından gözlerini elleri ile gözlerini kapatmış bir kız gördüm. Ve kız aniden koşmağa başladı... "Hira, sen misin?"diye bağırdım. Arkasınca koşmaya başladım..."Bekle beni, gözlerini kapatıp nereye koşuyorsun, Hira?" diye bağırmağa başladım. Fakat hiç cevap vermiyordu...Hava kararmaya başlıyordu...Hiç bir şeye anlam veremeden koşuyordum, "Hira, bekle beni. Nereye koşuyorsun?.Hava kararmaya başladı. Düşüceksin şimdi" diye bağırmağa devam ediyordum....

Tuhaf GözHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin