-12-

20 1 0
                                    

Aşşağıya indiğimde hala bizimkiler koltukta bizi bekliyordu.

- Bitti mi bakalım sorun giderildi mi?
- Yani ama bir işimiz var ve daha bitmedi

Kendi aramızda güldükten sonra Kerem ve Semih bize çok tuhaf bakıyorlardı.

- Ya bunlar kendi akıllarınca Savaş'a kandırmaya çalışmışlar bizde her zamanki gibi bizden birine yamuk yapana bizde yaparız seçeneğini uygulayacağız
- Tamam o zaman o seçenek kişilerine bizide ekleyin

Keremden bu sözleri duyunca çok sevindim. Hepimiz güle güle koltuklara oturduk.

- Savaş biz kalkalım bu kadar burada durmak yeter artık evde dura dura bunaldım
- Peki o zaman

Koltuktan kalktıktan sonra kapıya doğru yürüdük. Kapıyı açıp Savaş'a sarıldıktan sonra Keremle arabaya bindik.

- Nereye gidelim bakalım?
- Hmm hadi ağaç eve gidelim ben orda kendimi huzurlu hissediyorum
- Birileri benim ağac evimi mi sahiplendi ne
- Yaa Kerem

İkimizde gülüp ağac eve vardık. Kapıyı açar açmaz hemen ağac eve gittim. Yukarıya çıkıp balkondaki koltuğa oturdum.

- Ee eskisi gibi rüyalar görüyor musun?
- Yani ara sıra ama hala o çocuğu görmüyorum
- Sen onu sorun etme eğer o çocuğu görürsen ilk olarak benim yanıma gelip söyliyeceksin
- Yani

Hava birazda olsa kararmaya başlamıştı ve ben hiçbir şey yememiştim. Ebru hoca ile de hiç konuşmamıştım. O sırada telefonum çaldı arayan Ebru hocaydı. Babam lazım olur diye numarasını vermişti bana. Hiç bekletmeden açtım.

- Alo Melek nasılsın?
- İyiyim hocam siz nasılsınız? Bir sorun mu var?
- Yok yok merak etme bende iyiyim seni ve Kerem'i yemeğe çağıracaktım ne zamandan beri görüşmüyoruz bi ara ara beni konuşalım. Kerem yanında mı bakalım?
- Tabi tabi hocam. Kerem mi ee e evet yanımda
- Tamam o zaman sen ona da söyle akşam yemeğini bende yiğeceksiniz babanla konuştum
- Hm peki benim için bi mahsuru yok Kerem içinde yoktur herhalde
- Tamam o zaman iyi eğlenceler size görüşürüz
- İyi günler hocam

Telefonu kapattıktan sonra Kerem bana şaşkın bir şekilde bakıyordu.
- Ne oldu?
- Hiç Ebru hoca akşam bizi yemeğe davet etti
- Ee sen ne dedin?
- Olur dedim
- Olur mu akşam bir şeyler yapıcaktık
- Ya hoca çok ısrar etti ve babamla da konuşmuş yarın söz
- Peki tamam
- Hocaya eli boş gidilmez değil mi?
- Yani off hadi o zaman gidelim

İkimizde ağaç evden çıkıp arabaya bindik.
- Ne alacağız peki
- Tatlı türü alalım birde süs filan
- Bencede
Gidene kadar hiç konuşmadık. Hep camdan dışarıya baktım ve Aslı annemi düşünüyordum benimle en kısa zamanda görüşecekti ama hiç bizim eve gelmedi yarın yada herhangi bir gün görüşmem gerekiyordu.

Tatlıcının önüne geldiğimizde kapıyı açıp ikimizde aynı anda tatlıcının önüne geldik. Kapıaçacakken o da açıyordu ikimizinde eli üst üste geldi.

Bir anda kalbimin sesi çok net geliyordu. Onun o sesi duymaması için hemen elimi çektim.

Bana ne oluyordu böyle onun yanında oldukça daha mutlu oluyordum. Bu konuyu hemen kapatım içeriye girdik.

- Pasta alabilir miyiz?
- Tabi neyli istersiniz?
- Çikolatalı olsun

Bir süre bekledikten sonra pastayı alıp dışarı çıktık. Sanırım onun tanıdığı bir aksesuar dükkanına gidecektik. Yol boyunca hiç konuşmadık ben sadece dışarıya bakarak yetindim. O sırada en sevdiğim şarkı çıkınca yüzüne baktım. O da bana bakıyordu

- Nerden biliyorsun?
- Bilmem önemli değil bence en sevdiğin şarkıyı dinlemelisin

Bencede öyle olmalıydı en sevdiğim şarkıyı dinlemek istiyordum. Göerimi kapatıp şarkıyı dinlemeyi tercih ettim.

Dükkanın önüne geldiğimizde şarkıyı dinlemekten geldiğimizi fark etmedim. O da gözleeimin ve dışarı çıkmadığımı fark edince hemen şarkıyı kapattı.

- Ne ne yapıyorsun?
- Asıı sen ne yapıyorsun sabaha kadar seni mi bekleyeceğim?
- Of biraz beklesen ne olacak
- Hadi

Ya sanki biraz beklese ne olacak? Her neyse dükkana girip bir kaç bir şey seçmeye başladık. Ben güzel bir şey ararken kutuların arkasında bir aksesuar gördüm. O kadar çok beğenmiştim ki almak istedim.

- Bakar mısınız?
- Buyurun
- Şu melek ve kolyesi satılıyor mu acaba?
- Ee şuanda satılmıyor hanımefendi ama ona benzer başka bir ürünümüz daha var ona bakmak ister misiniz?
- Yok teşekkür ederim

Nasıl satılmazdı benim onu almam lazımdı. En son o kolyeyi gördüğümde her gördüğüm kabuslarımda benim boynum daki kolyeydi . O yüzden onu almam gerekiyordu.

- Melek ben seçtim istersen bunu alalım
- Hıhı alalım
- İyi misin?
- Evet evet iyiyim daldım sadece o güzel alalım onu
- Peki sen arabaya bin istersen ben geliyorum
- Tamam

Hala o kolye aklımdan çıkmıyordu. O sırada telefonum çaldı.

- Alo
- Alo Melek nasılsın?
- İyiyim sen nasılsın?
- İyiyim bende. Ee Kerem ile ne yapıyorsunuz?
- Ya Ebru hoca çağırdı akşam yemeğini oraya gidicez işte siz nasılsınız?
- Biz vallahi çok iyiyiz şimdi yemek yiyoruz
- Hım selam söyle
- O da sana selam söylüyor neyse kankacım ben kapatıyorum görüşürüz
- Görüşürüz

Telefonu kapatıp arabada Kerem'i bekledim. Kafam da minyonlarca sorum vardı. Bir yandan bu kolyeyi diğer yandan bu kolyenin kabusumla ne alakası vardı diğer yandan ise Kerem'e hissettiklerim nelerdi. Kapının açıldığını görünce hemen dikkatimi topladım.

Ebru hoca'nın evinin önüne gelince kapıyı açıp kapıya doğru yürüdüm. Kapının ziline basıp kapı hemen açıldı. Kapıyı açan Ebru hocaydı.

- Oo kimler gelmiş hadi içeri girin

İçeri girdiğimde salonu göstererek oraya gittik.  Salonda bir sürü resim...

Resimlerde bir kız ile fotoğrafları vardı. Bana çok benziyordu. Sanırım kızı.

- Kızım çok tatlı bir insandı benim canımın yarısıydı o benim meleğimdi
- Şimdi nerede hocam hiç görmedim
- Ee şey burada yani şey burada değil öldü
- Ee şey özür dilerim hocam gercekte...
- Sorun değil Melek geç hadi otur

Kerem'in yanına oturdum.

- Acıkmış olmalısınız çocuklar
- Kerem sen hediyeleri verdin mi?
- Hıhı verdim sen yine dalmasaydın görebilirdin
- Şey özür dilerim bugün pek iyi değilim sanırım
- Sorna unutma yanlız
- Peki
- Hocam ben lavaboya gitsem
- Tabi merdivenlerden çık önüne koridor gelecek koridorun sonunda
- Tamam hocam

Hızlıca yukarı çıktım. Önümde uzun ve karanlık bir koridor vardı. Aynı kabuslarım daki koridora benziyordu. İleri yürümeye başladım. Hocanın odasının önünde durdum. Aynasına baktığımda bir şey parlıyordu. Çok merak ediyordum ama oraya bakmak kabalıktı ve bana hiç uymayan bir haraketti. Ama o karad çok parlayan ne vardı ki? Off ya nr olucak alt üstü bir şey bakacaktım.

Sessizce odasına girdim. Parlayan şeyin ne olduğunu çok merak ediyordum. Hemen parlayan şeyin durduğu yere baktım. Aynanın tam karşısındaydı. Parlayan şeyi görür görmez şok olmuştum. Beğendiğim ve kabusumda gördüğüm KOLYEYDİ.

***********************************

Nasıldı arkadaşlar? bu bölümün güzel olduğuna inanıyorum inşallah suzde beğenirsiniz.

Biraz geç yazdım herkesten özür diliyorum.

Biraz uzun yazmaya çalıştım.

İnşallah beklediğiniz gibi olmuştur.

Gelecek bölümü en kısa zamanda yazacağım.

Sizleri Seviyorum :-D

Karanlık KabuslarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin