3. Bölüm

210 35 17
                                    

Almanya'ya uzay aracımızla gidecektik. Uzay aracımızın yanına geldik. Bir ufo şeklindeydi. Sürücü koltuğuna oturdu Franklin. Bir iki dakikada geldik Almanya- Berlin'e. Uzay aracımız çok hızlıydı.
Gelir gelmez karakola gittik. "Bu ülkedeki insan kaçırma ve cinayetlerin başı kim?" Diye sorduk. Bilmiyorlarmış. Belli ki kendimiz halledecektik. Şehre gezintiye çıktık. Issız bir caddeye girdik.

"Aaaaaaa" diye bir ses geldi. Ses, yanında durduğumuz duvarın öbür tarafından geliyordu. Duvardan sağa döndüğümüzde bir adam, kaçırılıyordu. Franklin ve Stompa müdahale edecekken ben, onları durdup şöyle dedim:
"Eğer şimdi müdahale edersek nereye gittiklerini öğrenemeyebiliriz"

Takip etmeye başladık. Köşeyi geçince iki adam daha ortaya çıktı. Kaçırdıkları kişi çoktan bayılmıştı.

Yürüdük, yürüdük... Sonunda bir ormana vardık. Ormanın ortasına geldik. Kaçıran adamlardan biri parmağını bastı ağaca. Eldiven vardı elinde. Ağaçta taşlar belirdi birden. Bir şifre girdi. Şifre: "9-8-5-3 geldik biz dostların aç aç aç" tı. Birden bir tünel gözüktü yeraltından. Oradan indiler. Ardından kapı kapandı. Biz de ağacın yanına gittik. Parmağımızı bastık ama olmadı. O eldiven sayesinde parmak işe yarıyordu. O, özel bir eldivendi. Biz nasıl gireceğimizi düşünürken yine adamlar geldi. Hemen saklandık. Adam tam parmağını ağaca bastığı anda Franklin uyuşturucu iğneyi fırlattı. Adam bayıldı ve biz de şifreyi girdik. Tünel tekrar açıldı. Hızlıca indik. Çok dardı. Aşağı indik. Bu sefer çok geniş bir koridordaydık. Siyah elbiseli adamlar vardı.

O da ne! Uzaylılar da vardı. Koridorda bir o tarafa bir bu tarafa gidip duruyorlardı. Hayret! Bizi farketmemişlerdi. Gittikçe ilerledik. Sonunda kapılara vardık. Kapıların birinde Kral Odası yazıyordu. Dikkatlice girdik. Bir oda ve bir daha kapı vardı. Hemen yanımıza 3 uzaylı geldi. "Ne oluyor? Neden bu odaya girdiniz?" Demesiyleyle de kafasına uçan tekmeyi yemesi bir oldu. Kalan iki uzaylı bize saldımaya başladı. Franklin arkadan uyuşturucu iğne fırlattı ikisine de. Odanın içindeki diğer kapıdan içeri girdik. Bir de ne görelim Kral Liron!

"Siz ha!" Dedi kral Liron ciddi bir sesle. Elini şaklatmasıyla 15 uzaylı belirdi önümüzde.
"Sonunuz geldi!" Diyordu Kral Liron arkadan. Çok kötü girmiştik birbirimize.

Master"kurtulamayacağız" diyordu.
"Geri!" Diyerek konuşmama devam ettim: "herkes üç kişi alsın!"
Böylece uzaylıları kısa sürede öldürdük.

Kral Liron birden kırmızı bir düğmeye bastı. Tavan açıldı. Yerin çok altında olduğumuzu farkettik. Aniden bir helikopter belirdi. Kral Liron'u hızla çekti. Liron yukardan bize gülüyordu.

Neler oluyordu? Kapılar kapanmıştı. Duvarlar üstümüze geliyordu. Ölecek miydik?

Lamborji "Sen bizi unutmuşsun" dedi Liron'a ve cebinden küçük bir şey çıkarıp üstünde zıpladı. Zıplamasıyla biraz büyük,metal, altında ufak füzeler bulunan bir şey açıldı. "Atlayın" dedi Lamborji.
Franklin "al sana!" Diyerek kral Liron'a özel bombasını fırlattı.

Helikopter ve Kral Liron patladı. "Kral Liron'un sonu geldi" dedi Master.

"Hak etmişti bunu!" dedim.

Aksiyon Ekibi - İlker KeleşHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin