Umarım okurken keyif alırsınız
Her türlü yorum yazabilirsiniz. İyi kötü her şeye açığım..Keyifli Okumalar.
❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄
AYNI SAATLER..Babam gideli daha yeni olmuştu. Ama onu şimdiden özlemiştim. "Kardelenn! Arkadaşın geldi seni istiyor!" Ha? Arkadaşım mı? Bu saatte kim gelmiş olabilirki? Yerimden hemem fırlayıp odadam çıktım. Merdivenleri inerken "Kim gelmiş Fatoş?" Dedim. Merdivenleri indikten sonra Emre'yi oturma odasında gördüm. "Hıı?" Tepkime gülmüştü. "Hayırdır bir problemmi var bu saatte geldin?" Kapıyı gösterip "Gidiyimmi?" 'Hayır' der gibi kafamı salladım. "Onu demek istemedim" elimle koltukları gösterip "Otursana" dedim. Bende karşısına oturacaktım ki ben pjamalımıydım? Ayaklarıma eğilip baktığımda. Emre'de patlatmıştı gülmeyi. Utanmıştım. "Ne var yani akılmı bırakıyosun insanda. Ne biliyim senin geldiğini" Koltuğa oturup yastığı kucağıma almıştım. "Biliyorum. Aklını başından aldığımı." Elimdeki yastığı suratına atıp "Emree!"
Yastığı havada yakalamıştı. "Şey demeye gelmiştim. Biraz evde canım sıkıldı. Bu civardada kimseleri tanımıyoruz. Acaba dışarıda biraz dolaşsakmı?" Bu saattemi dedim içimden. Bizimkilerin izin vereceğini sanmıyordum. Bir saniye babam yoktu. Fatoşada babama söylememesini söylerdim. "Yanii, izin alamazsan anlarım. Sonuçta dokuza giden bir kıza bende izin vermezdim."
"Hahahaa! Nede komik. Halbuki senin dışarı çıkmana izin vermişler" diyip. Mutfağa gidip olayları Fatoşa anlattım. Başta itiraz etsede bana kıyamamıştı. Tekrar salona dönüp. "Dışarısı çokmu soğuk? Ona göre sıkı giyinirim." Emre gülümsemişti yine. "Evet biraz soğuk." Ne var yani sürekli bir imalı imalı gülmelerde ben anlamıyorum. "Tamam birazdan gelirim bekle." Merdivenleri çıkarken "Kök salmak istemem oturma odanıza!" Allahım yaa! Sadece bir kot, kazak, mont, eldiven, şapka, atkı, saçımıda toplayıp belki biraz makyaj yapabilirdim. Çok uzun değildi yanii.
Sırf ona inat bekletmek geldi içimden.Hazırlanmalıydım ama daha ne giyeceğime karar verememiştim. Ensonun mor kalın kazağımın altına siyah kotumu giymeye karar verdim. Montumu giyip saçımı toplamıştım. Atkım ve şapkam aşağıdaydı onları orada takardım. Eldivenlerimi çekmeceden alıp odadan çıktım.
Emre olduğu yerde durmuş bekliyordu. "Ben hazırım çıkabiliriz." Kafasını kaldırıp baktı. Şöyle bir süzdükten sonra kalktı. Neden beni süsmüştü ki? Kapıya doğru yönelirken Fatoşada seslenmeliydim."Fatoş ben çıkıyorum" mutfağın kapısından baltıktan sonra "Aman ha kızım dikkat edin" dedi. Gülmeden edememiştim nedense. İlk defa busaatte evden çıkacaktım. Kim bilir babam ne kadar kızacaktı bana.
Emre'yle yürüyorduk ama ne o konuşuyordu ne de ben. Gerildiğimi hissettim. Hadi ama bir an önce bir şeyler bulmalıydım. Evden zaten yeterince uzaklaşmıştık. Emre yanımda değildi. İki üç adım arkamdan geliyordu. Sanki gideceğimiz yere ben karar veriyordu. Halbuki o çıkarmıştı beni dışarı. Çok saçma bir şey olduğunu düşünüp arkamı döndüm "Emre böyle yürüceksek.." bir dakika Emre nereye kayboldu? İstanbul Lüleburgaz taraflarında oturduğumuz için evimiz tarlaların içinde yapılmıştı. Ne yanii beni bu karanlıkta yalnızmı bırakmıştı. Panikle etrafıma bakınmaya devam ettim. Ama hiç izi yoktu. Eğer şaka yapıyorsa hiç komik değildi. "Emree! Şakaysa hadi bak güldük çık ortaya!" Hadi ama daha az önce arkamdan yürüyordu. Eve doğru yürümeye başladım. Madem gitmişti beni bu ıssız yerde bırakmıştı görecekti gününü. İsemsizce adımlarım hızlandı. Adımlarımın hızlanışıyla kalbimi korku dolu bir his kapladı.
Arkamdan birisi ağızımı kapatınca içime dolan çığlık sesiyle arkamı döndüm. Emre! Kahkaha atarak "Bu kadar korkacağını düşünmemiştim." Elini ağzımdan çekmişti. Çekmesiyle birlikte suratına tokadı indirmiştim. Tokatımın sesi yankılanmıştı. Tokatımla afallamıştı. "Ne zannediyosun sen kendini? Sana eğlencen olarakmı dünyaya geldim zannediyorsun? Ahmak!" Hızla arkamı dönüp gidiyordum "Kardelen dur bekle" durmamıştım. Sürekli beni kıracak hareketler yapıyordu sırf kendini güldürmek için. Koşarak yanıma yetişip kolumdan tuttu. Bir süre nefesini düzene koydu." Gerçekten bukadar korkacağını bilmiyordum" şakamı şimdi bu? Bunu kime yapsa korkardı. "Emre tamam açıklama yapmak zorunda değilsin." Evet kararım kesindi onu dinlemicektim. Dönüp arkamı gidecekken tekrar kolumdan tuttu "Uff! Gerçekten sıktın Emre!" Kolumu bırakmamıştı. "Özür dilerim söz birdaha yapmayacağım" kolumu çekip "Bugün kaçıncı özrün bu Emre? Daha yeni tanıştığım birine göre sana çok şans verdiğimi düşünüyorum." Ellerini birleştirip çenesinin altına getirdi. "Lütfen affet." Hadi ama bu kadar tatlı olmak zorundamı? "Seni neden affedeyim?" Ellerini iki yana açıp "Çünkü çok yakışıkşıklıyım!" Bir yandanda gülüyordu. İstemeden bende güldüm. Allahım yaa bu durumda bile kendini beğenmişlik.
"Bu mu yanii önerin?" Gülmeye devam ediyordu. "Ama bak seni güldürdüm." Omuzlarımı silktim. Beni korkutandan öcümü almalıydım. Tekrar evimin yoluna döndüm. Ama bu sefer yerden aldığım karlardan bir kar topu yapıp suratına attım. Tam isabet! Kaşlarını çatıp "Bana savaş he!" Yere doğru eğilince tarlanın içine dalıp kaçmaya başladım. " Hayır! Sen bana atamazsın!" Bir yandanda kaçıyordum.Dizlerime kadar kara adeta atlayarak dalıyordum. Emre ise arkamdan kar topu atıyordu ancak hiç isabet ettirememişti. Koşarken nerede olduğunu bakmak için arkamı döndüğümde takılıp yere düşmüştüm. Hadi ama sırasımı şimdi. Ben kalkacakken Emre aradaki farkı kapatmıştı. "Yakaladım işte senii!" Elinde yaptığı kocaman kartopunu görünce gözlerimi açtım. "Hayır, hayıır! Onu bana atmayacaksın dimii? Okadar vicdansız olamazsın!" Biryadan da çığlık atıyordum. "Aynen aklımdakini söyledin Kardelen" söylemesiyle koca kartopunu suratıma fırlattı. Ağırlıkla tekrardan yere düştüğümde "Tamam tamam sen kazandın" diye durmasını söyledim." Daha yeni başladık ne çabuk pes ediyorsun sen!" Beni iyice kara gömüp suratıma suratıma kar atmaya başladı. Ay nefes alamıyordum. "Tamaam! Yeter artık yoruldum!" Çok bağırmış olsam gerek kar atmayı kesti. Oda yanıma oturup gök yüzünü izlemeye koyuldu.
"Ne kadar çoklar değilmi?" Ona bakıp "Evet" dedim. Pür dikkat gök yüzüne bakıyordu. "Emre eğer çok özel olmayacaksa sen kiminle geldin buraya annen babanı hiç görmedim?" Emre bir hışımla bana baktı. Sanki gözleri az önceki gibi mutlu değil de yapması gereken birçok iş olan bir yetişkin gibiydi. Tekrar gökyüzüne döndüğünde "Peki tamam istersen anlatabilirsin" Diyip elini tuttum. Ellerini yumruk yapmıştı. Sıktıkça sıkıyordu. Tutmamamı istediğini düşünüp elimi çekecektim ki bu sefer o tuttu. İstemsizce biraz gerildim. Sanki patlamaya yakın bir volkan gibiydi.
Elimi tutmasına rağmen kendimi rahatsız hissettiğim için geri çektim. "Kalkalım mı? Üşüdüm." Sesim ürpermiş gibi çıkmıştı. "Kardelen benden korkmana gerek yok. Sadece hatırlatınca biraz gerildim. Babam ve annem hayatta değiller." Elimi ağzıma götürüp şaşırmışcasına ses çıkardım."Be-ben bilmiyordum. Kusura bakma." İçimden ona sarılmak geldi. Ama ne tepki vereceğini bilmediğim için terettüm ettim. "Önemli değil." Şapkasını çıkarıp, kafasını öne eğmişti. Ellerimle saçlarına tutup " Sarılabilirmiyim?" Hı? Ben ne demiştim? içimden söyleyecektim! Emre kafasını kaldırıp bana baktı. Biraz şaşırmışa benziyordu. Saçlarındaki elimi alıp bana sarıldı. Kafasını saçlarıma gömüp öylece durdu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Daha önce bir erkeğe sarılmamıştım. Bende karşılık verdim. Emre sanki bunu bekliyormuşcasına daha sıkı sarıldı.
"Eğer için rahat edecekse, her şeyi benimle paylaşa bilirsin" önce kafasını kaldırdı saçlarımdan "Annemi öldürttüler. Babam ise gözümün önünde intihar etti." Sonrasında ise kollarını serbest bırakıp gözlerime baktı. Gözleri sanki bunu ben yapmışım gibi nefretle bakıyordu. Bir hışımla geriye dönmeye başladı. "Emre! Bekle beni" hızla ilerliyordu. Bu sefer kollarından tutunca beni yere itip "Konuşma artık!" Diye bağırdı. Ben bir şey yapmamıştım ki. Yerimden kalkıp ona baktım. Gözlerini kapamıştı. Elleri ise yine yumruk yapmıştı. Sanki kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Gözlerini açtığında ise "Ben özür dilerim sinirlerime hakim olamadım."
Bu sefer haklıydı. Yarasına tuz basmıştım. "Önemli değil. Sen iyimisin?" Bir adım yaklaştı. Hafifce eğilip suratıma baktı. Utandığım için kafamı yere eğdim. "Evet iyiyim." Demişti.
Eve doğru gitmiştik. Saat 12:30 olmuştu bile. Nasıl geçtiğini anlamamıştım. Ellerim iyice üşüdüğü için birbirini sürtmeye başaladım. Emre "Dur!" Diyince merakla durdum. "Bir problemmi var?" Diye sorduğumda "Evet var üşüyorsun" ellerimi alıp ağzına götürdü. Nefesini ellerime üfleyerek bir nebze ısıtmaya çalıştı. Çabası beni güldürmüştü. Nefesi ise elimi gıdıklamıştı. "Komikmi?" Diye sorduğunda iyice güldüm. Oda gülüyordu. Yanağına dokunmak istedim. Düşünceyle kafamı öne eğip "Teşekkür ederim. Yola devam etsek. Çok geç kaldımda" dedim mahçup olmuşcasına.
Yol boyunca konuşmadık arada onun bakışlarını yakaladım oda benim bakışlarımı. En komik olan ise her bakıştığımızda gülmemizdi.
Eve yaklaştığımızda ise babamın arabası ve polisin arabası evin önündeydi. "Babaa!" Emrenin yanından hızla koşup oraya gitmiştim. Emrede hızla yanıma geldi. "Babam nerede? O iyimi? Polisler de ne alaka? Kötü birşeymi oldu?" Babamı görünce ona sarılmak için koşuğumda yanağımda hissettiğim acıyla kendimi yerde buldum. Babam ilk defa bana vurmuştu. "Nereye gittin sen!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Sıcak Kış
RomantikYine bir kış günüydü. Annemin beni doğurduğu, hayata gözlerini yumduğu yere 17. Gelişim. Hayatın zorlukları, beni soğuk olan kışa ısıtmıştı. Kar taneleri annemin mezarına çarparken sanki biraz daha üşüyordum. Sahi annemde mezarda üşüyormudur ? ❄ Ka...