Medyadaki EMRE YANIK
Keyifli Okumalar..
❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄
Çok olmuştu Emre. Hala suratına attığım tokatın sesi yankılanıyordu kulağımda. 'Ha ne güzelki annen baban özür dilemeyi öğretmiş sana' çok ağırdı bu sözler benim için. Evet haklıydı yanlış etmiştim. Ama özür dilemeye gitmiştim.Okul çıkışına kadar zehir olmuştu bana saniyeler. Ardı ardına gelmek bilmiyor, bir dakika dolmadan tekrar başa sarıyordu.
Kızlarla vedalaşmış okulun kapısında beni almaya gelecrk olan şöföru bekliyordum. Son kavgamızdan sonra Emre'yi daha görmemiştim. Görmekte istemiyordum. Yaptıklarını sindirmem gerekiyordu. Şöforüm Ahmet amca gelmişti. Arabaya yaklaşıp kapıyı açtım. "Ahmet amca ben bugün yürüyeceğim. Sen git istersen." Babamın istemediğini biliyordum. Ama bugün yürümem gerekiyordu. Kafasını sallayan Ahmet amaca kapıyı kapamamla gaza basıp gitti. Bir süre arkasından baktım. Okul bahçesinde tek tük öğrenci kalmıştı.
Önüme bakıp yürümeye başladım. Kar taneleri hızlanmıştı. Adeta yüzüme yüzüme vurup gözlerimi açmamı istemiyordu. Bu halime gülümseyip başımı kaldırdım gökyüzüne. "Eğer önüne bakmazsan düşeceksin!" Duyduğum sesle yerimden hoplasamda biraz gerimden bisikletiyle Emre'nin geldiğini gördüm.
"Bu seni ilgilendirmez Emre. Hem düşsem senin için daha iyi ya! Annen sana yürümeyi öğretmedimi dersin!"
Önüme gelip bisikletiyle durdu. Ne yapıyorsun der gibi bakıp yanından gidecektimki kolumdan tutup. "Dur.. Lütfen."Ne yapmalıydım şimdi? Kolumu sertçe çekip yoluma devammı etmeli yoksa kalıp üzgün ses tonuna karşılık burdamı kalmalı. "Ne söyleyeceksen iki cümle hakkın var ve sonra yoluma devam ederim."
Emre yaptığından emin bir şekilde gülümseyerek "Bu kar yağışında evine kadar yürüyemezsin. Bisikletime binmeye ne dersin?" Şaşırmış bir şekilde Emre'ye baktım şakamı yapıyordu? " Sana iki cümle hakkı veriyorum ve sen bunlarımı söylüyorsun?" Emre iyice sırıtıp. "Ama bisikletime binersen yol boyunca konuşma hakkım var"
İstemsizce gülümsedim."Peki binmeyi kabul etmezsem?" Yola doğru bakıp "Bu kar yağışına anca eve akşama varırsın" dedi. Emre'nin sözlerine karşılık kar yağışı daha da artmıştı. Sanırım haklıydı. "Kış günü bisiklet pek sağlıklı görünmüyor. Yürümeyi tercih ederim." Suratı düşen Emre. Beni korkutmayı amaçlayarak ses tonunu kısarak
"Ama duydum ki buralarda belli bir saat sonra" Bir nefes alıp, etrafına bakmıştı önemli bir sır verecekmiş gibi ve devam etti kısık ses tonuyla "grup halinde gezen köpekler oluyormuş." Küçük bir kahkaha attım. "Hadi canım. Daha yeni taşınan birisine rağmen ne çok şey öğrenmişsin bakıyorum." Bisikletin arka tarafta oturma yerini işaret ederek "Lütfen gel." Zorla söylenen bir rıcaydı sanki. İçi beni bisikletle öldürmek isterken o nazikçe buyur etmişti beni. "Güvenilir bir sürücümüsün?" Kısa bir kahkaha atan Emre "Ne sandın güzelim?" Arka koltuğuna yerleşmiştim. Ne yapacaktım şimdi? Belinemi sarılacaktım. Yok daha neler! Arkada tutunma yeri arayınca buldum. "Sıkı tutun bakalım" İstemsizce gülmüştüm halime. Daha birkaç saat önce tokat attığım çocuk beni evime götürecekti. Hemde kişta bir bisikletle. Ne hoş ama.
İçimdeki tereddütle "Bu bisiklet kaç modeldir" Gülümsediğini hayal ederek. "Kendimi bildim bileli var. İlk bununla başladım sürmeye. Zamanla boy attığım için değiştirmek yerine yeniden yaptırdım." Hah işte yakalamıştım. Ciddi bir ses tonu takınarak. "Aa okadar yaşlımı bu bisiklet ne yazık!" Pedalları hızlatmaya çalışarak. "Aynı yaşta olduğumuzu sanıyordum?" Yorulmuş olsa gerek derin bir nefes aldı. "Dokuza gittiğimi zannediyorsun sanıyordum." Zafer meşalemi yakacakken "Aa! Evet dokuzuncu sınıf ve çok ağır!" Bir saniye o bana kilolumu demişti.
"Hiç valla şikayetçi değilim sen davet ettin. Ben ısrar etmedim." Gülerek "Şikayetçi olmazssın tabi pedalları ben çeviyorum." Hii! hiçte özür dilemek yok "Şuna bakya özür dileyeceğine neler diyor." Sadece gülmüştü. Yolun geri kalanını sessiz kalmayı tercih etmiştim. Oda konuşmamıştı zaten. Ne düşündüğünü çok merak ediyordum. Evimi görünce. "Beni müsahit bir yerde indirebilirsin." kafasıyla evimi gösterip "Şurasımı?" Diye sordu. "Evet". Kapının önünde inmiştim. "Teşekkür ederim Emre." Kafasını öne eğdikten sonra "Özür dilerim. Haksızlık ettim sana." Benden özürmü diliyordu?
"Hangi kabahatinden bahsediyorsun? Gün boyu bir sürü özür biriktide" Şaka yaptığımı belirten gülümsemem vardı suratımda. "Şeey.. A-annen hakkında söylediklerim. B-ben bilmiyordum." Sanki özenle seçiyordu sözlerini "Bilseydim yani öldüğünü.. vefat ettiğini inan böyle konuşmazdım." Bir şey söylemedim bir süre. Gerçekten özür diliyordu. Ama ben affetmek istiyormuydum?
"Ne yazıkki annem öğretmemiş olsa bile babamdan öğrendiklerimle Emre bey özrünüz kabul edilmiştir." Cevap vermesini beklemedim. "Teşekkür ederim" sesimin titremesiyle direk arkamı dönüp eve yönelmiştim. "Kardelenn!" Adımı ilk defa söylemişti. Ama ben ona dönüp bakmamıştım. Beni zaten bugün yeterince ağlarken görmüştü. Yeterince acımıştı.--------------- 》》 ---------------
Fatoştan babam gelince beni uyandırmasını istemiştim. Muhtemelen babam gelmişti. "Kızım hadi kalk akşam yemeği hazır!" Bu kadının ses tonuna hayrandım. İyice esnedikten sonra yorganı üzerimden atıp bonyoya doğru yürüdüm. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra kendime bir baktım. Göz altlarım şişmişti. Şu iki günde zayıflamış gibi duruyordum. Umarım babam farketmezdi.
Aşağıya indiğimde. Fatoş tüm marifetini masaya sermişti. Enfes gözüken yemeklerden gözümü alıp masanın başındaki babama gidip sarıldım. "Nasıl geçti bakalım günün kızım?" Yerime otururken devam etmişti. "İlginç bir şey oldumu?" Babamın sorusunu duyduktan sonra gülmüştüm. "Kışın bisiklete binmek dışında bir gariplik yoktu. Hatta gayet sıradandı." Emreyle yapmış olduğum tartışmaları söylemedim.
"Bisiklet mi?" Babam yemeğine devam ederken sormuştu. "Evet çok garip bir deneyimdi." Fatoş tabağıma en sevdiğim yemekleri koymuştü. Çorba içmeyi sevmiyordum. Köftemden ağızıma alırken babam öksürerek boğazını temizlemişti. "Kızım, ben yurt dışına iş için çıkmam gerekiyor" Çatalımı tabağa bırakıp. "Yinemi gidiyorsun. Nereye gideceksin?" Moralimi bozmayı başarmıştı babam. Teşekkür ederim yani. "İngiltere'ye gideceğim. Bugün saat 10'da." Bir saniye bu gecemi gidecekti. Hemde birkaç saat sonra?
"Nasıl yani baba bu akşammı gideceksin?" Suratımı asmıştım. Gitmesine alışıktım ama son haftalarda çok sık gidip, kendini özletiyordu. "Evet güzel kızım 3 gün sürecek bir toplantıya katılacağım. Yeni bir şirketle anlaşmamız gerekiyor." Hep iş hep işti babamın yaptığı. Halbuki çalışmasa kalsa yanımda. "Bu kadar acele olmak zorundamıydı? En azından yarın kahvaltı yapsaydık" babam olmayacağını belirterek kafasını salladı. "Kusura güzel kızım ama gitmeliyim." Daha ne diyebilirdimki? Kafamı önüme eğip yemeğime devam ettim.
İlk yemeğini babam bitirmişti. Lokmalarımı bitirmemi bekliyordu. Son köftemide ağzıma attıktan sonra karnımı tuttum. Çok gelmişti sanırım yemek. Babam saatine bakıp "Sanırım kalksam iyi olur anca uçağa giderim." dedi. Kafamı kaldırıp baktım. Tam ağzımı açıp konuşacaktım ki fayda etmeyeceği aklıma gelip sustum.
Babamı kapıya kadar eşlik edip ceketini giydirmiştim. Arabaya binip gidene kadar onu izlemiştim. Gök yüzündeki yıldızların güzelliğini görünce bu fırsatı kaçırmamalıyım diyerek dışarı çıktım.
Acaba Emre nerede oturuyordu? Beni buraya kadar getirdiğine göre daha ileride oturuyor olmalıydı. Kafamı iki yana sallayıp. Hadi ama ne zamandan beri bu çocuğu düşünür oldum. Dur bir dakika ben gülüyormuydum. Etrafımda biri varmı yokmu diye kontrol etittim. Beni kimsenin görmediğini umarak içeri girdim.
Fatoşa iyi geceler öpücüğünü verip odama çıkmıştım. Uyku uyumalı ve yarın daha dinamik olmalıydım. Bugün kaçırdığım ders notlarını almal,ı kaldığımız yere yetişmeliydim.
Kafamı yastığa koyup 3 günün çok çabuk geçmesini diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Sıcak Kış
RomansaYine bir kış günüydü. Annemin beni doğurduğu, hayata gözlerini yumduğu yere 17. Gelişim. Hayatın zorlukları, beni soğuk olan kışa ısıtmıştı. Kar taneleri annemin mezarına çarparken sanki biraz daha üşüyordum. Sahi annemde mezarda üşüyormudur ? ❄ Ka...