Yardım mı? Biz kendimizi korumak için çırpınırken bir de yardım istiyorlardı. Daha fazla kendimi tutamadım.
Eliz:"Saçmalık bu. Yeter artık! Biz kendimizi kurtarmaya çalışıyoruz, gelmiş bizden yardım istiyorlar. Normal bir gününüz var mı? Ha çünkü ben çok sıkıldım!
Benim sesimi duymuş olacaklar ki Arda ve Çisil aşağıya indi. Hepsi şaşkın şaşkın bana bakıyordu.
Arda:"Ne yardımı kimdi gelen?
Ken:"Bilmiyoruz sadece kağıt bırakmışlar. Büyük ihtimal bu bir tuzak. Tabiki bile bile ölüme atlamayacağız. Eliz sana gelince, biliyorum alışması zor ama hiçbirimizin başka çaresi yok. Artık o çeneni kapat ve bize yardım et."
Hannah:"Ken fazla oluyorsun. Her neyse nasıl olsa gitmiyoruz. Hadi odalara."
Berk:"Yardıma gerçekten ihtiyacı varsa ve biz gitmiyorsak?"
Hannah:"Lütfen kes şunu. Tamam iyi adamsın ama bu öyle bir konu değil!"
Ken:"Bunun tuzak olmadığını ancak oraya giderek anlayabiliriz. Yine her zaman ki gibi iyi saklanırız. Onları etkisiz hale getirecek malzememiz de var."
Berk:"Eğer gerçekten yardım istiyorlarsa da zaten savaşmak zorundayız."
Çisil:"Bu bizim yapabileceğimizden fazlası."
Ken:"Bunun için varız Çisil."
Hannah:"Bari uyuyup gitseydik."
Kimse Hannah'nın bu cümlesini ciddiye almadı. Yukarı çıkıp üstüme bişeyler aldım. Zaten Hannah' yla biz malzemeleri almıştık. Az da olsa kullanmayı da öğrenmiştim. Son bir kez aynaya baktım ve gözlerimin altı mor ve kırmızı karışımı bir hâl almıştı. Sanki hiç uyuyamacağım gibi bir hisle kapıdan çıktım, yorgun, mutsuz...
Hannah:"Hadi acele et seni bekliyoruz!"
Eliz:"Tamam."
Koşarak indik merdivenleri herkes oradaydı. Önden Berk ve Ken çıktı arkasından ben, Hanna en son da Arda ve arkasına saklanan Çisil.
Ken:"Verdikleri adres çok yakın. O yüzden şuan bile dikkatli olmalıyız. Hızlı hızlı yürüyorduk. Hava aydınlanmaya başlamıştı. Bu bizim aleyhimize bir durumdu çünkü gece daha iyi saklanıyorduk. Bir süre orman gibi bir yerde yürüdük ve karşımıza küçük bir kulübe çıktı.
Berk:"Verdikleri adres bu. Eliz sen benimle gir. Hannah sen Ken'le Arda ve Çisil siz dışarıda bekleyin."
Herkes kafasını tamam der gibi salladı. Bahçede kimse yoktu ve kulübe çok eskiydi. Kapısı açıktı.
Ken:"Burada kimse yok ki! Tuzağa düşmüş olabiliriz."
Berk:"Şu kapıya bakın aşağıya bir merdiven iniyor."
Hannah:"Bizi duyan var mı? Yardım için geldik?"
Aşağıdan hiçbir ses gelmiyordu. Merdivenleri yavaş yavaş indik. İçerisi iğrenç kokuyordu. Hannah birden çığlığı kopardı. İçeride yaşlı denilebilecek birisi vardı.
"Merhaba korkmayın size zarar vermem ben Jo. Buraya gelmenizi ben istedim çocuklar."
Ken:"Neden peki?"
Jo:"Yardıma ihtiyacınız var. Siyahlar (karşı taraftan bahsediyor) büyük bir yok oluş peşinde. Salgın bir hastalıkla bütün şehri yok etmek istiyorlar okulda ve şehirde çoğu kişi virüse yakalandı bile. Burada size vereceğim ilaç sizi virüsten bir süre koruyacak ve bu ilacı olabildiğince herkese ulaştıracaksınız."
Berk:"Sana neden güvenelim?"
Jo:"Biliyorum bu durumda zor ama ne kadar geç kalırsanız o kadar kötü. Bu Albert'ten not size bu konuda yardımcı olur."
Not: Size güveniyorum çocuklar kendinizi ve adayı koruyabilecek güçtesiniz. Albert Dark.
Ken:"Bu Albert'in yazısı. Ver bakalım şu ilaçları."
Jo:"İlaçlar bu şişelerin içinde. Bir yudum almanız yeterli. Ancak şunu unutmayın bu sadece virüs bulaşmadan önce işe yarar."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIR
ActionHerkes gibi yaşayan, 17 yaşında ki Eliz'in hayatını bir günde değiştiren sır dolu hayatı ve gizemlerle dolu ailesinin hikayesi.