Sabah uyandığımda yanımda Jimin vardı.Dün hakkında fazla şey hatırlamıyorum ama ikimizinde üzerinde sadece iç çamaşırları vardı.Yataktan kalkacağım sırada Jimin kollarıyla beni yatağa doğru çekti:
-Nereye gidiyorsun sen bakalım?
-Duşa girecektim.Biryere gitmiyorum.
-Tamam bende geleceğim.
-Saçmalama Jimin.Ben gireyim sende sonra gir.
-Hayır bende sevgilimle duşa gireceğim.
-Tamam hadi gel o zaman.
Ardından beraber duşa girdik.Hemen sıcak suyu ayarladı bir yandan su üzerimize doğru akarken Jimin beni duvara yapıştırdı:
-Sana bakarken Küçük Jimin daha çok büyüyor.
Utanmıştım yüzüne bakamadım.Sonra beraber yıkandık.Duştan çıktık,üzerimizi giyindik ve saçlarımızı kuruttuk.Telefonuma mesaj gelmişti tam elime alacakken telefonu Jimin aldı ve gelen mesaja tıkladı.Minhyuk mesaj atmıştı.Jimin bunu görünce sinirlendi yüzü kıpkırmızı olmuştu:
Minhyuk:Günaydın.Halâ uyuyormusun Mia?
-Bu kim?Bu kim Mia?
-O benim bir aradaşım Jimin.
-Fotoğrafını göster,adı-soyadı ne?
-Hadi Jimin boşver!
-Boşveremem.Madem senin arkadaşın benide tanıştıracaksın!
-Daha yüzyüze görüşmedik Jimin.Ben bile görmedim.
-Nasıl yani?Nasıl tanıştınız?Nerede?Ne zaman?
-O bana sürekli mesaj atıyordu.Numaramı kimden bulduğunu bilmiyorum sonra bende cevap vermiştim.Böyle tanıştık uzun süredir arkadaşça konuşuyoruz.
-Ben öyle şeyi anlamam Mia!Bir daha onla görüşmeyeceksin.Numarayı engelle şimdi.AN-LA-DIN-MI?
-Hayır Jimin engellemeyeceğim.Zaten çok samimi değiliz.
Hemen elinden telefonu kaptım tam telefonu içime saklıyacakken Jimin beni yatağa fırlattı ve ardından:
-Sen benim sevgilimsin anladınmı?Ben ne dersem o olacak.Onu engelleyeceksin.Seni rahatsız etmeyecek.Anladınmı?
-"Anladım"dedim titrek bir sesle.Üzerimdeydi.Nefesi nefesime çarpıyordu.Daha çok eğildi.Nefesi dudaklarımı okşuyordu.Dudakları dudaklarıma değince artık alıştığımı farkettim.Alt dudağımı emdikten sonra bıraktı ve:
-Demin sana sesimi yükseltim.Seni üzdüysem gerçekten özür dilerim.Gerçekten birtanem.
-Hayır.Önemli değil.Belkide haklısındır.
Yataktan kalktık ve beraber salona indik.Koltukta uzanırken telefonum çaldı.Minhyuk arıyordu.Engellemeyi unutmuştum.Kahretsin!
Telefonu sessize aldım.Sürekli arıyordu tedirgin olmuştum.Jimin bunu farketmişti.Gözleriyle gözlerim buluştuğunda elindeki telefonumu farkettim.Gözleride yüzüde kıpkırmızıydı.Hiç böyle görmemiştim onu.Deminkinden daha sinirli gözüküyordu.Minhyuk'la konuşmalarımızı okurken attığı fotoğrafı gördü:
-Bu o mu?Bu Minhyuk mu?
-Evet o Minhyuk.
Ardından sinirle ayakkabılarını giyerken:
-Nereye gidiyorsun Jimin?
-O şerefsizi mahvedeceğim.Mia!Anladınmı?
-Saçmalama Jimin.Dur!
Tabiikide beni dinlememişti.Kapıyı sertçe çekip gitti...