Cem Adrian - her şey çok sevmekten
O kesinlikle zehirdi. O beni kendine bağımlı eden kötü bir uyuşturucuydu. Ve o yine beni yıkandı. Ana bağımlı olmuştum bir kere. Geri dönüşü yoktu artık. İkimizde çıkmaz sokaktaydık. Ve ikimizden birisi burada can verecekti.
"Sen beni tükettin. Üstelik şu siktiğimin dünyasında kimsenin, kıramayacağı şekilde bitirdin" sesi sükunetin ta kendisiydi. "Şimdi söyle bana lavin, sen ne yaptın?"
Seslenişi beni ürktü. Ne demişti? Lavin. Bu seslenişi özlediğimi düşündüm. Benimsemiştim. Bana bakan gözlere mecalim kalmadığı icin başımı öne eğdim. Sorusuna diyecek bir şeyim yoktu. Yeterince üzmüştük birbirimizi.
Bekledim, kelimelerin beynimde oluşturdukları labirentin sonunu bulmalarını bekledim. Fakat bir kez daha kayboldum. Kendi benliğimin icinde boğuldum. O beni boğdu ben ise beni boğan kollara tutundum. Yardım dilendim."Sen beni bitirdin" Dedi. Sesi şimdiye kadar duyduklarımdan çok daha farklıydı. "Ne olacak şimdi?"
Kulaklarımı tıkamak istedim. Bütün bunlar duymak istemediklerimdi. Bütün hayatım boyunca saklandıklarımdı. Cıkacak bir yerim kalmamıştı artık.
"Bilmiyorum" diye fısıldadım, yorgun sesimle. "Gerçekten, denedim"
"Ama olmadı?" Fısıldayışını zar zor duymuştum.
"Olmadı" dedim. Yenilginin verdiği, ağır yükle birlikte sesim olabildiğince kısılmıştı. Yummuş olduğum gözlerimi, açtım. Zorlanıyordum, hiç olmadığım kadar. "Beceremedim, üzgünüm"
Bazı şeyler vardır hayatta, değiştiremezsin. Bazı şeyler vardır, onları değiştirmek istemezsin. Biz insanlarda böyle değil miyiz? Bir türlü değişmeyiz. Bu gerçeğin ardına saklanacak değildim. Yinede tekrarladım içimden 'böyle olması gerekiyordu.'
Aklımdan binlerce kelime geçiyordu. Söylenmeyi bekleyen fakat dilimde tutsak olan o kadar şey vardı ki, sustum. Açıklamadım hiç bir şeyi."İzel, konuş! Susma.."dedi. Sesindeki kırgın ve bir o kadarda sert ton bin kere parçaladı benliğimi. Lavin, diye bağırmak istedim. İzel değil lavin.
"Ne olur bana böyle seslenme, dayanamıyorum"dedim fısıltı şeklinde çıkan sesimle. Bana doğru uzanıp omuzlarımdan tuttu.
"Sana artık nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum! Kahretsin. Bu kadar kolay mı? Nasıl vazgeçebildin!" Dedi bağırarak ve beni arkaya doğru itti. Söylediği her bir kelimeyle birlikte tükeniyordum.
"Sus,lütfen"
"Yeterince sustum, İzel. Bu vakitten sonra, ister kabul et ister etme, eski ben olmayacak." Bana yaklaşıp parmakların yanağımda gezdirdi. Ilık nefesi tüm yüzümü okşayıp geçiyordu. Gözlerim kapandı. Bir dokunuşunu bile ne kadar özlediğimi fark ettim. "Kendine iyi bak. Kendini nasıl teslim ettiğine bir bak, İzel Meriç. Bu kadını sakın unutma. Çünkü ben sana benliğini unuttururken, bu kadını hatırlamak zorunda olacaksın."
--
Ah, işte yine döndük en başa. Hiç mi becerememişiz biz elimizde olanı tutmayı. Üzülmedik mi yeteri kadar. Yine keder var desene son durakta. Sahi, son durağa geldik mi biz ? Ne kadar çabuk.. Oysa tadını çıkaramamıştım, senli günlerin. Olsun, başka bir Zaman.
Lütfen..beni biraz da iyi hatırla, ne kadar kötü anın olmuş olsada benimle. Ya da boş ver, sen karar verirsin zaten beni nasıl hatırlamak istediğine. Ve duydum da, intikam gecmiş sözcüklerinin arasından. Var ise eğer öyle bir şey, kuşanda gel. Benim kaybedecek hiç bir şeyim kalmadı. Kapım acık, bekliyorum. Gel, ve tüket beni. Sadece küller uçuşsun.İzel Meriç. Lavin'in.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Ritim
RomanceO kesinlikle zehirdi. O beni kendine bağımlı eden kötü bir uyuşturucuydu. Ve o yine beni yıkandı. ** Sonu belli olmayan bir yola girdim. Gİdişin olduğu fakat dönüşün bulunamadığı. Kendimi bulmaya çalışıyorum. Kimim. Nerdeyim. Ve neden burası. Yanı...