110 7 24
                                    

"Ah hadi ama Le. Biliyorsun. X Factor'e katılmadan önce her şarkı söyleyişimde sadece ve sadece senin düşüncelerini umursadığımı çok iyi biliyorsun."

Söylediklerine hiçbir şey diyememiş sadece alt dudağımı dişlemeye başlamıştım. Haklıydı, biliyordum. Her şarkı öğrenişinde yanımda bitişi, şarkının sesine yakışıp yakışmaması konusunda benden fikir alışı, benim ona öğrenmesi için önerdiğim şarkıları çalmayı öğrenişi... Bunları unutamıyordum ki. Onun için ayrı bir yerim vardı ama bu sadece o bana aşkını ilan edene kadar sürmüştü, daha sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Tamam... Yine vakit geçirmelerimizde, ona ders verdiğim zamanlarda ona belirli konularda fikir verdiğim şeyler olmuştu ama eskisi gibi olamamıştık işte.

"Ben de bir şey itiraf etmeliyim diye düşünüyorum." Konuyu değiştirmiş olmasından memnundum. "O neymiş?" dediğimde derin bir nefes alıp birkaç saniye manzarayı inceledi. Ben ise bakışlarımı ona odaklamış herhangi bir şey söylemesini bekliyordum.

"Loved You First adlı şarkımızı biliyor musun?" Bakışlarını yukarı doğru çevirip bir süre düşündüm. Tam olarak hatırlamasam da biliyordum, dinlemiştim.

"Tam olarak hatırlamıyorum ama dinledim." Hızla cebinden telefonunu çıkarıp bir şeyleri karıştırmaya başladı. Aradığını bulduğunda ise bir şarkı çalmaya başlamış ve bana "Sözleri iyi dinle." Demişti. Bu da neydi şimdi? Onu bazen gerçekten anlayamıyordum.

Niall'ın dediğine uyarak kendimi tamamen sözleri dinlemeye odaklasamda hiçbir ilerleme kaydedemiyordum. Fark etmem gereken şeyin ne olduğunu çözememiştim.

"Because I've been waiting all this time to finally say it /Bu zamana kadar söyleyebilmek için bekliyordum.

But now I see your heart's been taken and nothing could be worse /Ama şimdi kalbinin sahibi olduğunu görüyorum ve daha kötü bir şey olamaz.

Baby I loved you first. /Bebeğim seni ilk ben sevdim.

Had my chances, could have been where he is standing. /Şanslarım oldu, onun yerinde ben olabilirdim.

That's what hurts the most. /En çok acıtan da bu.

Girl, I came so close but now you'll never know / Bu kadar yaklaştım ama sen hiç bilmeyeceksin.

Baby, I loved you first. /Bebeğim seni ilk ben sevdim."

Şarkı çalmaya devam ettikçe beynim daha da allak bullak olmuş, bakışlarım ondan herhangi bir açıklama beklemeyi sürdürmüştü. Kaşları havaya kalktığında şaşkın bir ifadesi vardı. "Anlamadın mı?" Başımı iki yana salladım. Anlamamıştım, beynim durmuştu sanki. Tanrı aşkına anlatmaya çalıştığı şey şaşırmasına sebep olacak kadar ortada mıydı ki?!

"Bu şarkı," bakışlarıyla telefonu gösterdikten sonra mavilerini tekrardan bana odakladı ve "senin hakkında. Yani... Aramızda olanlar." diyerek sözlerini devam ettirdi.

Senin hakkında.

İkimiz de konuşmayı kestiğimizde şarkı çalmayı sürdürüyordu. Ben ise duygularımı ifade edemeyecek bir konumdaydım çünkü ne hissettiğimi bile bilmiyordum. Doğruydu, bu şarkı gerçekten de bizim aramızda geçenleri anlatıyordu. Bana söyleyebilmek için neredeyse üç yıl beklemişti ve söyleyebildiğinde ise ben ona biriyle beraber olduğumu söylemiştim. Tanrım, kendimi gerçekten kötü hissediyordum.

"B-ben ne diyeceğimi bilemiyorum, Niall. Hayatımda birini benim hakkımda şarkı yazacak kadar etkileyebileceğimi hiç düşünmemiştim."

"Demek ki etkileyebiliyormuşsun." Diye mırıldanışı üzerine önümde olan şaşkınlığını atamamış bakışlarım ona çevrilmişti. İfadesinden anladığım kadarıyla onu duymadığımı zannettiğine emindim ama öyle olmamıştı. "Aslında bütün krediyi üstüme alamam, yardım aldım." Diyerek ufak bir tebessüm ettiğinde kalakalmış olan ifadem varlığını sürdürüyordu.

Soineanta (Niall Horan)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin