Yaşamak çok güzel. Her sabah yeni bir günün pencerene doğması... Önceden bilmezdim hayatımın kıymetini ama artık çok iyi anlıyorum. Gün geçtikçe sonunu beklemek insanın içini çok acıtıyor. Biliyorum ki sadece 49 günüm kaldı. Bu, benim hikayem. Benim gerçeklerim...
.....................
Gözlerimi açtım. Yataktan kalkmaya üşeniyordum. Bir süre yatakta kalıp gözlerimi tavana diktim. Bugün sevdiğim çocukla ilk kez buluşacaktım. İçimde büyük bir heyecan vardı. Yıllardır beklediğim erkekle sonunda sevgili olmuştuk. Bugün ilk günümüz. Onu düşününce içimi bir huzur kapladı ve üşengeçliği bırakıp yataktan kalktım. Odanın içi karanlıktı. Pencerenin yanına gidip perdeyi sıyırdım. Saate baktım. Buluşmamıza daha üç saat vardı. Aşağıya indim. Annem kahvaltıyı hazırlamış, tam beni çağırmaya geliyormuş.
--Oo, günaydın prenses.
--Günaydın annelerin en güzeli. Babam nerede??
--Sabah erkenden işi çıkmış. Biliyorsun, bu aralar işleri çok yoğun.
--Biz ikimiziz yani. Tamam,seninle rahat rahat konuşabiliriz o zaman.
--Ne konuda?!
--Masada konuşuruz.Oturduk. Annem yine donatmış sofrayı. Sadece iki kişiyiz ama beş kişilik masa vardı önümde.
Annem tabağıma kahvaltılıkları doldururken:
--Evet. Seni dinliyorum Aslı
--Hani benim geçen seneden beri sevdiğim bir oğlan vardı ya, Eymen..
--Ee,ne olmuş ona??
--Dün bana beni sevdiğini söyledi.Suratı düşmüştü annemin. Tabağımı önüme koydu. Ona o kadar çok değer vermemem gerektiğini düşüyordu ama ben onu düşünmeden olamazdım ki..
--Sen ne dedin peki?!
--Ben de uzun zamandır onu sevdiğimi söyledim. Bugün onunla buluşacağız.
--Umarım doğru olanı yapıyorsundur.
--Kendime güveniyorum ben anne. Yanlış birşey yapmayacağım.
--Seni zorlayamam ama gönlüm ondan yana değil.Saate baktım. Sadece iki saatim kalmıştı.
--Anne benim kalkmam gerek iki saat kaldı.
--Tamam benim güzel kızım. Hatice ablan toplar buraları.Hatice ablam bu evin hizmetçisi. Çok severim onu. Neredeyse herşeyimi bilir. Abla kardeş gibiyiz onunla. Ama bu konuyu anlatmadım ona. Sadece annem biliyor.
Yukarı çıktım. Açık renk kot bir gömlek ve Jean giydim. Hafif bir makyaj yaptım. Saçımı da at kuyruğu bağladım. İşte.. Bitmişti. Hazırlanmıştım. Aşağıya inip anneme veda ettim. Ayakkabılarımın iplerini bağlayıp kapıyı açtım. Annem bağırdı arkamdan:
--Kendine iyi bak kızım.Bilmiyorduk ikimiz de.. Benim sonuma yaklaştığımı, ölüme gittiğimi bilmiyorduk....
Nihayet kendimi dışarı attım. Çok mutluydum. Önüme gelen herkese sarılmak istiyordum. Sevdiğime kavuşmuştum sonunda.. Kolumdaki saate baktım. Sadece 30 dakikam vardı. Adımlarımı hızlandırmaya başladım. Bu caddeyi hiç sevmiyordum. Çok büyük ve tehlikeli bir cadde. Burada yavaşlamam gerekiyordu. İlk yolu geçtim. Şimdi yeşil yanmasını bekliyordum. Hayır. 15 dakika kalmıştı. Hızlanmam gerekiyordu.
Sonunda yeşil yanmıştı. Aceleyle karşıdan karşıya geçerken bir fren sesi duydum. Artık kendimi ölümün kollarına bırakmıştım...
....................
Evet arkadaşlar. Yeni bir kitapla karşınızdayım.
İlk olarak şunu bildirmem gerekir. Bu kitabı yazarken 49 DAYS adlı kore dizisinden alıntı yaptım. İzlemenizi tavsiye ederim.
Bir de 6.HİS adlı kitabıma bakarsanız sevinirim. Tamamen kendi kurgum. İyi okumalar....
![](https://img.wattpad.com/cover/63771941-288-k124149.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
49 GÜN
Genel KurguÖlmenize 49 gününüzün kaldığını bilmek,size neler hissettirdi? Komaya giren bir kız, sadece 49 günü kaldı. Gerçekten onun için akmış üç gözyaşı bulması gerekiyor. Eğer bulamazsa.... Not: Bu kitap 49 DAYS adlı kore dizisinden esinlenmiştir.