Kolumdan tutarak hızla büyük bir alana götürdü beni. Her yer bembeyazdı. Beyaz renk, ilk defa bana bu kadar korkutucu gelmişti. Kimsesizliğin ve boşluğun rengiydi sanki..
--Neden burdayım??
Cevap yoktu. Arkama döndüm. Beni buraya getiren adam yoktu. Neler oluyordu böyle. Etrafımda dönmeye başlamıştım. Bir yerde kapı vardı. Koşarak oraya doğru ilerledim. Belki de buradan çıkabilirdim.
--Nereye Aslı?!
O adamın sesiydi. Ona doğru dönerek:
--Seni göremeyince korkuya kapıldım. Belki ordasındır diye yani.Yalan söylemiştim. Ondan uzaklaşmak istiyordum. Beni korkutuyordu.
--Benimle gel.
Ona doğru yürüdüm. Koluma girdi. Hiç benim gözlerime bakmamıştı. Bu yüzden de söylediği kelimelerin doğru olup olmadığını anlayamıyordum.Beni yine bir odanın içine götürdü. Bu kez oda simsiyahtı ve yanımdaydı. Pencereler dışında odayı aydınlatacak hiç bir şey göremiyordum.
--Ne görüyorsun?
--Siyah..
--Hayatının geri kalanını burda geçirmek istermisin??
Alaycı bir tavırla ona baktım.
--Tabiiki de hayır..!
--Eğer senin için akmış üç gözyaşı bulamazsan, hayatın burası gibi kapkaranlık bir yerde geçecek. Ve sadece senin bedeninin girebileceği kadar küçük..
--Peki ya bulursam??
--Komadan çıkıp hayatına kaldığın yerden devam edeceksin.
--Bu kadar kolay mı??
--Kolay olup olmadığını birlikte göreceğiz!!Yaşamak istiyordum. Ölme ihtimalini göz önünde bulundurmak bile istemiyordum. Şu kocaman dünyada beni seven 3 kişi vardır heralde. Kendimi 3 kişiye sevdirebilmişimdir...
Beni kendine doğru çekti. Arkamı döndürdü ve saçlarımı bir tarafa topladı. Korkuyordum.
--Ne yapıyorsun bana!!?
--Bekle!!Ne yapıyordu bana. Kalbimin yerinden çıkmak üzere olduğunu hissettim. Gözlerimi kapatmıştım.
--Bitti..
Hızla arkama döndüm.
--Ne yaptın??!
--Boynuna bak..Bir kolye vardı. Su damlası şeklinde.
Kibar ve hoş duruyordu ama bunu düşünecek durumda değildim.
--Bu kolye benim ne işime yarayacak??
--Eğer senin için birisi ağlarsa bu kolyenin içinde bir su damlası daha oluşacak. Üç tane su damlası olursa yaşayacaksın.Anlamıştım. Sadece bekleyecektim..
--Peki sonsuza kadar mı bekleyeceğim burada??
--49 gün.. 3 gözyaşı toplamak için sadece 49 günün var..Bu beni daha da ürkütmüştü. Gözyaşı toplamak için çabalamam lazımdı.
--O 49 gün içerisinde gözyaşlarını toplaman için sana bir beden verilecek. Farklı birisinin bedeni.. Ruhu senin olacak ama beden bir başkasının. Onunla yaşayacaksın 49 gün boyunca. O insanın iç sesi gibi olacaksın. Ondan başkasıyla konuşamayacaksın. Anlamadığın bir şey var mı Aslı??
--Hayır, yok
demekle yetinebilmiştim sadece.
--Süren yarın başlayacak, başarılar..Başarılar mı!! Dalga mı geçiyordu bu benimle. Sınava giriyordum sanki. Umutsuzluğa kapılmamalıydım. Hayatımın şansı geçmişti elime. Kolaydı zaten. Sadece üç kişi..
Ne kadar zor olabilirdi ki...Arkasına döndü. Gidiyordu.
--Hey!! Nereye gidiyorsun.?
--Benim görevim bitti..
--Ben nerede yatacağım??
--Olduğun yere..
--Nasıl yani. Burada bir yastık bile yok.!!!?
--İstemiyorsan uyuma. Kusura bakma. Burası babanın köşkü değil?!?
--Yastık sadece köşkte olmaz bir kere.Beni dinlememişti. Ne yapalım artık. Olduğum yere kıvrıldım. Çok soğuktu ama yapacak bir şeyim yoktu. Beni düşünebilirdi ama sonuçta. Bi battaniye olsun getirebilirdi. Ama neyi oluyordum ki.. Niye beni umursasın. Hayatımda hiç böyle birşey yaşamamıştım. Soğukta, bir yastığı bile olmadan... Artık diğer insanların durumunu anlayabiliyordum.
Kıymetini bilmediğim herşeyi özlemiştim... Her insanı, her eşyayı..
Kendi evimde prenses gibi yaşayan ben, şimdi bir pijama bile giyemiyordum. Hayata geri döner dönmez, yaşantımı tamamen değiştirecektim.Tabi dönebilirsem...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
49 GÜN
Fiksi UmumÖlmenize 49 gününüzün kaldığını bilmek,size neler hissettirdi? Komaya giren bir kız, sadece 49 günü kaldı. Gerçekten onun için akmış üç gözyaşı bulması gerekiyor. Eğer bulamazsa.... Not: Bu kitap 49 DAYS adlı kore dizisinden esinlenmiştir.