Bölüm 3: "ÖLECEK"

66 6 1
                                    

Gözlerimi açtığımda tanımadığım bir tavan, tanımadığım duvarlar ile karşılaştım. Başım çatlıcak gibi ağrıyordu. Bulunduğum yataktan hafif doğrulduğumda biraz ileride küçük bir koltukta uyuyan birisini gördüm. Yüzünü gözlerim bulanık olduğu için tam seçemiyordum. Ama sanırım erkekti. Etrafa saçılan harika parfümden belli oluyordu bu. Sınıfta Berk kavga ederken de etrafta böyle bir koku vardı. Evet Ediz'di uyuyan. Artık nerede görsem tanırdım. Görmeme bile gerek yoktu. Kokusu ondan daha çok baskındı. Ama bir dakika benim burada ne işim vardı? Bunu öğrenmem için Ediz'in uyanması gerekiyordu. Hafifce ses çıkartmaya çalıştım ve anında gözlerini açtı. Ayağa kalktı. Yanıma gelir diye beklemiştim ama o bulunduğumuz odanın kapısını kapatıp gitti. Üstüne üstlük kilitlemişti. Sesimi çıkartmak istedim ama yapmadım. Sakince gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Olmadı, kaçırılmıştım ve sesimi çıkartmıyordum. Ediz'in kötü birisi olmadığını biliyordum, o sadece kötü görünmek istiyordu.

Tekrar gözlerimi açtığımda yalnızdım. Telefonumu bulmam gerekiyordu. Çantama uzandım, içini karıştırdım ama yoktu. Acaba bir yerde mi düşünmüştüm? Veya Serseri mi almıştı? Çaresiz ayağa kalktım ve odayı incelemeye başladım. Büyük bir çalışma masası ve üzerinde bir kaç parça kağıt, kalem ve ağzı kapalı bir plastik bardak vardı. Son 7-8saattir su içmediğimi fark ettim ve umarım su dur diyip bardağa yöneldim. Ağzını ne kadar zorlasam da açamadım. Pipeti ters çevirip bir yudum çektim. Bunu dahs önce hiç tatmamıştım. İğrençti. Midemin bulunmasıyla bardağı yere düşürmem bir oldu. O anda 'Ne oldu? Beğenmedin mi benim dünyamın suyunu'dedi biri. Arkama yavaşça döndüm. Ediz kapanın kenarından bana öyle bir bakıyordu ki birazdan üstüme atlayıp gömleğimin düğmelerini kopartacağını düşündüm. Hayal dünyam ne güzel ama. O yanıma geldi. Yerdeki bardağı aldı ve 'Normal dir deyip içindekini bir çekişte bitirdi. Midem daha çok bulunmaya başladı. İyice yanıma sokuldu ve elini göğsüme koydu. Sanırım beni öpecekti ve birazdan içeriye Berk girecek, Ediz'de ona 'Bak Nora benim diyecekti. Tam bir şeyler söylemek için ağzımı açtığımda Ediz'in parmakları durdurdu beni. 'Nora' dedi. Sesi cılız ve güçsüz çıkmıştı. 'Seni incittim'. Beni ne için incitecekti ki? Konuşmama izin vermediği için sadece dinledim. Siyah gözlerine baktığımda teninin eski gördüğümden daha beyaz olduğunu gördüm. Dudağımdaki ellerini boynuma götürdüğünde elleri çok soğuktu. Bu içimi hafif bir şekilde titretti. Bunu görünce gülümsedi ve geri çekildi. O an anladım. Ediz beni tanıyordu ve beni incinmişti.
'Hadi Nora buradan gitmemiz gerek'diyerek kolumdan beni sürüklemeye başladı. Dışarıya çıktığımızda burayı daha önce gördüğümü hatırlamıyordum. Kocaman bir bahçesi vardı evin ve karşı tarafa baktığımda orman görünüyordu. Etrafıma bakındım, başka ev yoktu. Bahçenin Çıkışına doğru park edilen motorun üzerine bindi Ediz ve 'Hayırdır, bitmedi mi incelemen?' diyip önüne döndü. Dudaklarının kıvrılmış ve gözlerinin yanlarının kırıştığını gördüm. Gülümsemişti. İlk defa bu kadar güzeldi. Hava hafif yağmurluydu ama o güneşli havalarda daha tatlı görünüyordu. Siyah giyinip kendini saklamaya çalışsada deri ceketinin üst tarafından giydiği V yakalı t-shirtten hafif kasları belli oluyordu. Gözleri o kadar siyahtı ki bazen o bizde olan beyaz ışığın onun gözlerinde olmadığını düşünüyordum. Boyu uzundu ve güçlü kulları vardı. Sporunu düzenli yapıyordu belli ki. Yanına gidip arkasına bindim. Evet ona sarılmam gerekiyordu. -Güvenliğim için- ama sarıldığımda yine çok soğuktu ve titredim. Bana bakıp 'Sakinleş'dedi. Alnını alnıma koydu. Bu sefer için ısındı. Teni fazla soğuktu ama bu umrumda değildi. 'Korkar mısın, hızdan?'dedi. 'Biraz, yağmur yağıyor, soğuk'dedim. Üzerindekini ceketini verir diye düşünmüştüm ama o bunun yerine sarıldı. Onu şuan hissediyordum. Boynumu öptü. Ne yaptığına anlam veremiyordum. Vermekte istemiyordum. Nedensizce huzurluydum. Elleriyle saçlarımı Oynadıkça daha çok ısınıyordu içim. Ama neler oluyordu böyle? Burası neresiydi, neden biz Burada yalnızlıktık? Neden sürekli yakınlaşıp-uzaklaşıyorduk, içim neden titriyordu, nedem soğuktu, Ediz kimdi?

Yine iğrenç bir sıradanlık, yine iğrenç bir gün. İçimi huzursuz eden şeylerden kurtulamıyordum. Yaşadığım bişi vardı ve bundan nedensizce mutluydum. Ediz'in Yanında kendimi kuş kadar özgür, tehlikeli ve gizemli hissediyordum. Olanları anlayamamak bana mutluluk veriyordu.

Karşımda Deniz Hoca bana eliyle işaret etti. Yanına gittiğimde arkasını döndü ve yürümeye başladı. Bende idama giden mahkum gibi peşinden gidiyordum. Spor salonuna gelmiştik. Ben kapıdan adımımı atar atmaz kolumdan sürükleyerek içeri çekti. Sonra kapıyı kilitledi. Sürekli birileri beni kilitliyordu ve bu durum artık can sıkıcı hâle gelmişti. 'Geç bakalım, arkadaki tuvalete'dedi. Bu adamın sesinden bile tiksiniyordum. Eğer o anahtarla o lanet kapıyı kilitlemeseydi kurtulma planları yapardım.
Tuvaletin kapısını açtığımda, karşımdaki duvarda 2kolundan asılmış birini gördüm. Zincirle bağlanmıştı. Kafası önüne eğikti ve yerlerde kan damlacıkları vardı. Asılı olan kişinin üstünde ise boxer den başka bir şey yoktu. Saçının bir tarafı kazılmıştı ve kollarında bıçak izleri vardı. Bu adam ne yaşıyordu böyle? Tek eliyle çenemi tutup ona bakmsmı sağladı. 'Nora bebeğim sevgilinin yeni hâlini beğendin mi? Belki biraz acımasızca ama yaparken zevk alıyorsun. Cesaretli olmak gerekiyor. Birazda kan seven' diyip yere eğildi. Eliyle kurumak üzere olan kanı parmağıyla silip yaladı. Bu adam gerçekten psikopattı. Sonra yanıma yaklaşıp daha demin yaladığı parmağını dudağımda gezdirdi. Nedense midem bulaşmamıştı. Aksine kokusu hoşuma gitmişti. Ellerini dudağımdan çektiğinde, dudağımı yaladım. Tadı harikaydı. Ona dönüp: 'Bu kim? Neden yaptın?'dedim. Sesim gayet gür çıkmıştı. 'Yardım et güzellik' dedi. Ölmüş mü, yaşıyor mu belli olmayan çocuğun yanına gidip kafasını kaldırdım. Bu kişinin Ediz olmasını beklerdim. Gördüğüm kişi beni şaşırtmıştı. 'Berk?' dedim. Korkmuştum. Kötü görünüyordu ve nasıl yardım edeceğimi bilmiyordum. 'Evet, sevgilin' Sevgilim? Buda nerden çıkmıştı şimdi? Umursamadım ve 'Bu zincirleri çözeceğim'dedim. 'Yaparsın'diyip gitti. Pislik.
İlk önce Berk'i uyandırmalıydım. Kahretsin çantam yanımda değildi. Neyse ki Berk o sıra uyanmıştı. 'Nora'dedi. Elimle sus işareti verip susturdum. Hem birisi bizi böyle görse iyi olmazdı. Tuvaletten çıkıp etrafıma bakındım. O demirleri kesmek için bir şey arıyordum. Berk yeniden 'Nora' dedi, sesi güçlü çıktığı için koşarak yanına gittim. Zincirlerinden kurtulmuş ve üzerini bile giyinmişti. Tam 'Sen nasıl..' diyecektim ki beni kendisine çekip ısıttı. Ya gerçekten Ediz ve Berk farklıydı yada ben öyle hissediyordum. Şu an Berk bana sarılıyordu ve az önce soğuktan titrediğim bedenim sıcacık olmuştu. Ediz'le sarıldığımızda aksine uyuşuyordum. Ayrıldığımızda 'İyiki varsın'dedi. Gülümseyip 'Canın acıyor mu?' dedim. Başıyla onayladı. Şu anda onu soru yağmuruna tutup sıkmak istemiyordum. Koluna girip yürümesine yardım ettim. Spor salonundan çıktığımızda neredeyse tüm okul bahçedeydi. Birtek Ediz Ortalıkta görünmüyordu. Sanırım Deniz Hoca olayları farklı anlatmıştı ve herkes merak etmişti. Berk'i hastaneye götürmek istediler ama o kabul etmedi. Sınıfa çıktık. 'Yanımdan gitme'dedim. Oda oturup gülümsedi. Ders başlayınca defterimi açtım. Arasındaki siyah kağıtta yazılan notu gördüm: "Ediz, ölecek"

Kan Ve Şehvet ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin