7.Bölüm

30 5 0
                                    

Hışımla odaya girip Cevat'ın kolundan tuttuğum gibi kapıdan dışarıya ittim. Annem ve babaannemin şaşkın bakışlarına maruz kaldığımda elimin tersiyle gözlerimden süzülen yaşları silip kapıyı çarparak kapatıp kilitledim. Sonrasında olduğum yere düştüm.

Demir gelmişti ve ellerimi tutup gözlerime bakmıştı. Nedense duymak istediğim sözcükleri sarf edeceğini hissetmiştim. Ama o lanet olası sözlü bozuntusu her şeyi mahvetmişti. Demir'in giderken attığı o son bakış içime oturdu. Gözlerindeki parlaklık bir anda sönmüştü ve tanımlayamayacağım tuhaf ama kötü olduğuna emin olduğum o bakışı unutmamım mümkün olduğunu bile düşünmüyorum.

Keşke Demir'in düşüncelerini okuyabilme gibi bir yeteneğim olsaydı. O zaman benim hakkımda ne düşündüğünü, bugün yanıma gelip ellerimi tuttuğunda ne demek istediğini bilebilirdim en azından. Hayaller ve hayatlar...

Bu şekilde yerde ne kadar süredir oturup ağladığımı bilmiyorum ama kapının çalınmasıyla irkildim. Ardından Nehir'in sesini duyup kalktım ve kapıyı açıp onu içeri aldım. Şu durumda en yakın arkadaşımla dertleşmek hiç de fena olmaz sanırım. Nehir elindeki tepsiyi camın önündeki ufak masaya bıraktı ve bana baktı. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Çok üzgünüm tatlım."

Gözlerimden süzülen yaşları ellerimle silerek "Bende" diyebildim sadece. Sonra yatağa oturup sulu gözlerimle yeşil gözlerine bakıp konuşmaya başladım.

"Sence ne söyleyecekti?"

"Bilemiyorum ama bence kötü bir şey söylemek için fazla heyecanlı ve mutlu gözüküyordu."

"Yani iyi bir şey söylemek için geldiğini düşünüyorsun."

"Belki de."

Derin bir nefes verip konuşmaya devam ettim.

"Parmağında yüzük yoktu."

Nehir gözlerini kısıp bir süre öyle baktı.

"Ve senin ellerini tutup gözlerine baktı..."

"Sence bu ne demek oluyor?"

"Belki de sana karşı olan hislerini paylaşmak için gelmişti."

"Of bilmiyorum Nehir çıldırmak üzereyim."

"Sakin ol, o değil de evdeki herkes Cevat'ı gördü."

Yine içim nefretle doldu ve yüzüm de tuhaf bir ifadeyle cevap verdim.

"O pislik umurumda bile değil. Zaten her şeyi mahveden de o adi salak."

"Bence aramalısın Loya"

"Cevat'ı mı? Ne saçmalıyorsun!"

"Hayır, Demir'i."

Sustum, bir süre düşündüm. Arasam açar mıydı ki? Açsa da ne şekilde konuşurdu Allah bilir. Ama belki durumu ona anlatsam dinlerdi. Belki de o zaman beni affederdi. Tabi bunlar sadece lanet olası ihtimaller. Elime telefonumu alıp rehberde onun ismini buldum. Nehir hadi ara der gibi bakıyordu. Bense hala emin değildim. Sonrasında derin bir nefes alarak arama tuşuna bastım ve telefonu kulağıma götürüp gözlerimi kapadım. Tabi Nehir'de yanıma yapışıp kulağını telefona yaklaştırdı.

Çalıyor, çalıyor ve çalıyor...

"Alo?"

Yok artık! Bu bir bayan sesiydi ve Demir'in annesi Senem teyzenin sesine hiç benzemiyordu. Tekrar konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.

"Loya?"

"Ben Demir'le görüşecektim."

"Demir şu an duşta canım ya ben nişanlısı Selma, hani sizin karşı köyden hatırladın mı?"

LOYA (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin