Bölüm 5 ; Geçmiş Kırıntıları

106 13 7
                                    

Duyuru ; Bu bölüm Kıvanç ve Pınar'dan oluşmaktadır. İyi okumalar.

Pınar'dan 

En son ki Kıvanç'ın beni sinir etmesi sonucu evde oluşan kaosun üzerinden 24 saat gibi ne uzun ne kısa bir süre geçmişti. Alara'yı en son yastık savaşının ortasında evden çıkarken görmüştüm. Geri gelince nereye gittiğini, o kadar saat ne yaptığını soracaktım. Şimdiyse evin içinde Kıvanç'la yalnızdım. Salonda uyuyan bir adet Kıvanç ve mutfakta krep yapmaya çalışan bir adet de ben vardım. Tavadaki krep yapışınca sinirle tavayı suya tuttum. Ben krep yapmayı beceremiyordum. 

Yumurta yanında meyve suyu yeterli olur diye düşünüp yumurta pişirdim. İki tabağa yumurtaları koyup masaya yerleştirdim. Tabak çok boş göründüğünden yanına peynir ve zeytinde ekleyip dolaptan meyve suyu çıkardım. İki büyük bardağa doldurup masaya koyduktan sonra Kıvanç salağını uyandırmaya gittim. 

Hani filmlerde olurdu ya, kız oğlanı uyurken görür ve büyülenir.. Hiçte öyle olmamıştı. Uyanıkken daha çekici oluyordu gerçekten. Ağzı açık, bacağının teki yerde, üzerine örttüğüm çarşaf bir kenara toplanmıştı. En kötüsü de tişörtünün yarısı yukarıya kıvrılmıştı. Bu iyi de olabilir aslında. O kasları görmekte iyi bir şey sonuçta.. 

Kıvanç'ın kaslarından  gözlerimi ayırdığımda aklıma gelen şeyle sinsice sırıttım. Mutfağa gidip büyük bir bardağa soğuk suyu doldurdum. Sinsi ve yavaş adımlarla tam başında durup bekledim. Ciddiyetimi bozmadan suyu kafasından aşağı dökmemle sıçraması bir olmuştu. Kıkırdayıp Kıvanç'ın sert bakışlarını aldırmadan koştum. 

''Kahvaltı hazırladım. Hani insanların ihtiyacı olan bir şeyden,'' dedim hala gülerken. Zorlandığım tek nokta ıslak tişörtünün altından daha belirgin bir halde duran kaslarıydı. Bunu hiç düşünmemiştim. Tamam belki birazcık. Gözlerimi Kıvanç'tan ayırıp mutfağa doğru ilerlemeye başladım. Kolumun tutulmasıyla dönmem bir oldu ve Kıvanç'ın intikamı adında bir olay yaşadım. Üzerime döktüğü suyla kendime gelip gözlerimi açtım. Kolumu çevirdiğinden beri gözlerim kapalıydı. Her ne kadar üzerine su döksem de ondan korkuyordum. Kıvanç gözlerini vücudum da gezdirmeye başladığında mutfağa geçtim. Arkamdan gelen adım seslerinden peşimde dolandığını anlayabiliyordum. Masaya oturup ayakta dikilen Kıvanç'a baktım. 

''Otursana,'' dedim kibar olmaya çalışarak. 

''Bende güzel bir şeyler hazırlamışsındır sandım,'' deyip kollarını ilkokullu çocukların yaptığı 'çiçek ol' kıvamına getirdi. 

''Yumurta çok faydalı bir kere. Tavukların dışkısı. Nasıl böyle güzel bir tada dönüşüyor anlamış değilim,'' diye söylendim gülümseyerek. 

''Alerjim var,'' dedi yumurtayı göstererek. Bunu aklımın bir köşesine not etmeyi unutmamalıydım. Bir gıcıklık, şaka yaparsam bundan yedirirdim. Ayağa kalkıp dolaptan sandviç yapmak için malzemeleri çıkardım. Bunu yerdi galiba.. Öyle umuyordum. Sandviçi bir tabağa yerleştirip tabağı masaya indirdim bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Sandviçten büyük bir ısırık alırken keyifle masaya oturup gülümsedim. Kıvanç'ın olduğu tarafa bakmadan iştahla yemeğimi yerken zilin çalmasıyla ayağa kalktım. Kıvanç önüme geçip beni arkasına alırken elini beline doğru götürdüğü sırada silahını tutup iyice kavradı. Korkudan çığlık atacakken eliyle ağzımı kapadı. 

Gözlerimiz birbirine kenetlendiğinde bakışlarının sertleştiğini gördüm. Belkide hep böyleydi de ben fark etmemiştim. Korkudan iyice açılmış dolu gözlerimle ona bakıyordum. 

''Sakın bağırma,'' dedi ciddi ve düz bir sesle. Gözümden yaşlar dökülürken zilin tekrar çalmasıyla sarsıldım. 

''Duydun mu?'' dediğinde sesinde daha da bir sertlik oluşmuştu. Zorlanarak başımı salladığımda elini yavaşça ağzımdan çekip silahı kapıya doğrulttu ve kapıyı açtı.

Kırık Ruhlar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin