Bölüm 7 ; Sessizlik

60 7 4
                                    

-Belirli bir yere kadar şarkıyla okumanız tavsiye edilir. İyi okumalar :)

Birilerini, bir şeyleri kaybetmekten daha acı bir şey var mıdır bu hayatta ? Neden en çok sevdiklerimizi değer verdiklerimizi kaybederiz ? İşte sorunda  bu.. Daha kendi kafamızdaki sorularımızı yanıtlayamaz iken hayattan büyük beklentilerimiz oldu. Asla gerçekleşmeyeceğini bildiğimiz şeyleri istememiz gibi. Mesela 'mutluluk.' Her gün bu kavramdan bir adım daha uzaklaşıyorum.

Ruhsal olarak acı çekmek fiziksel acıya göre daha zor bir şeymiş zaman geçtikçe bunu daha çok iyi anladım. Hayatımda parmak sayımı geçmeyecek kadar insanlar varken her gün birisini daha kaybediyorum. Bu bir kaderin oyunu mu ? Yoksa çekilecek olan acılar mı ?

Silahın patlama sesi hala aklımdan çıkmıyordu. Birde Alara'nın benim önüme geçip kendi canını ortaya koyması daha çok canımı yakıyordu. Artık Alara yoktu..

Bu olayın üstünden tam 1 hafta geçmişti ve Pınar'la başka bir şehre gelmiştik belki son olanlar hakkında daha iyi hissedebiliriz diye. Alara'nın annesi ve babası cenazesine gelmemişti. Şu an Pınar'la kayalıkların üstünde beraberce oturuyorduk. Tek bir eksik vardı o da Alara.

Acı mühim değildi asıl konu özlemekti. Hayatınızda olan insanlarla iyi vakit geçirmeye çalışın her zaman onlarla birlikte son kez beraber geçireceğiniz günmüş gibi düşünün ve her zamankinden daha özenli davranın. Birileri sevmek kolaydı ama asıl olan şey sevilmek . Bunu yapabiliyorsanız eğer yalnız olmadığınızı bilmeniz gerekir.

Hayatınızda bir kardeşi kaybetmek kadar acı veren bir şey yok sanırım. Göz pınarlarınız kuruyana kadar ağlamak çare değildir veya her şey olmuş bitmiş gibi davranmakta. Asıl konu güçlü olmaktı, kendinizi unutup etrafınızdaki insanlara destek çıkarak onları mutlu etmekti. Yaşadığınız şeyler sizi bugün üzebilir, kırabilir hatta paramparça edebilir ama bunu yarını da var ve siz kırıldığınız günün sonrasında, üzüldüğünüz günün sonrasında daha güçlü olacaksınız.

Yavaşça bakışlarımı lacivertin en güzel tonu olan denizden ayırdım. Etrafıma bakındım kısaca. Pınar gözleri her zamankinden daha baygın bir şekilde derin nefesler alıp vererek kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. Onu böyle görmek beni şu anki halimden daha kötü bir hale sokarken biraz daha etrafa bakındım ve az uzağımızda olan bir dondurmacı gördüm oturduğum yerden kalkarak Pınar'ın omuzuna dokunarak dikkat çekmeye çalıştım. Yaptığım hamle işe yaramış olacak ki bana dönerek zar zor bir gülümseme yolladı konuşmadan elinden tutarak yürümeye başladık.

Dondurmacının yanına gittiğimizde boğazımı temizleyerek konuşmaya başladım.

''Neyli yersin biricik patronum ?'' dediğimde yavaş yavaş gülmeye başlamıştı.

''Hadi senin sevdiğinden olsun böğürtlenli,'' diyerek cevapladığında dondurmaları alıp parayı ödedim. Küçük bir çocuğun annesinin elini tutarak parka gitmesi gibi neşelenmiştim. En azından yanımdaki insanları mutlu etmem gerekti.

''Nereden geliyor bu enerji ?''

''Ani ruh değişimleri sayesinde yavrum,'' diyerek sırıtarak adımlarımı hızlandırdım.

"Hadi oradan deli," dediğinde aklıma şarkı gelmişti.

"Deli ediyorsun beni," dediğimde uzunca bir kahkaha patlattık beraber.

Pınar adımlarını yavaşlatarak kafasını aşağıya doğru eğdiğinde kendi düşünceleriyle savaştığının farkındaydım ne zaman böyle zamanlarda bu hareketi yapsa bu oluyordu.

"Hâlâ Alara'yı mı düşünüyorsun Pınar ?"

"Aklımdan hiç gittiği an yok ki sürekli düşünüyorum," dediğin de burukca bir gülümseme yolladım aynısını bana yaparak adımlarını hızlandırdı.

Kırık Ruhlar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin