Bölüm 6 ; Tehlike Çağrıları

91 12 10
                                    

Multimedya Koray. İyi okumalar.

Pınar'ın hastaneye kaldırıldığını Alara'dan öğrendiğimiz gibi  Amsterdam'dan ilk uçakla İstanbul'a gelmiştik. Şu an gecenin 4'dü Pınar yukarıda uyuyor ve Alara'dan daha haber alamamıştım. Pınar'dan Alara hakkında gizli görüşmeler yapıp ortadan kaybolduğunu duymuştum ama bu denli olabileceğini sanmıyordum. Kapının çalmasıyla düşüncelerimden sıyrılıp oturduğum yerden kalktım. Kapıyı açtığımda karşımda Berk ile karşılaştım. İçeri girmesi için kapıyı tamamen açıp geçmesini bekledim. 

''Geçmiş olsun,'' deyip desteklercesine omzuma dokunduğunda içten bir gülümsemeyle yanıt verdim. Koray'ı aradığını bildiğimden ötürü kapıyı kapatıp oturma odasına götürdüm. Koray ve Kıvanç'la selamlaştık dan sonra oturduk. 

''Mekanda bir kız var, herkese seni soruyormuş,'' dedi Berk ciddi bir ses tonuyla. Koray kaşlarını çatarak oturuşunu dikleştirdi biraz daha.

''Kimmiş tanıyor musunuz ?'' diye sordu Koray. Tam o sıra da Berk'in telefonu çaldı ve uzaklaşıp konuşmaya başladı. Bir kaç dakika ardından yanımıza geldiğinde ''Hala oradaymış sen gelmeden önce oradan da çıkmayacakmış bir gidip bakalım mı ?'' diye soru yöneltti Berk. 

''Gidip bakalım kimmiş bu küçük hayranımız,'' dediğinde gözlerime bakıp sinsice gülümsedi. Gözlerimi devirerek karşılık verdim ve kapıdan çıkıp gittiler. Pınar'ın odasına gittiğimde ise onu çoktandır uyuduğunda izlemediğimi fark ettim ve kenardaki mindere oturarak onu izlemeye başladım. Sıkıntıyla iç geçirdim defalarca. Kalbime çöken bir ağrı vardı ve bu her geçen dakika daha da fazla etkisini gösteriyordu.

Birden küçüklüğüm aklıma gelmişti. Hayal mayal hatırlıyordum zaten. Annemin beni sevmesini, kucaklamasını, kızım deyişini. Bir çocuğun annesini küçük yaşta kaybetmesi kadar kötü bir şey yoktu sanırım bana göre. Anneme gösteremediğim ilgiyi üvey anneme göstermeye çalışmıştım ama o beni kabul etmemişti. Çok zavallıca değil mi ? 

Düşünsenize, siz bir insana değer veriyorsunuz canınızdan can kopacak bir şekilde ama o sizi elinizin tersiyle yitip duruyor. Oturduğum yerden Pınar'a baktığımda huzursuz bir şekilde kıpırdadığını fark ettim. Yanına uzanarak saçlarını okşamaya başladım. Annemde beni böyle sevmiş miydi acaba ? Giderek gözlerim kapandığında uykuya direnemeyeceğimi anladım ve kendimi karanlığa bıraktım. 

***************

Gözlerimi ovaladığım da yanımda Pınar'ın olmadığını fark ettim ama burnuma güzel kokular geliyordu. Odama yavaş ve tembel adımlarla giderek üstümü değişip elimi yüzümü yıkadım. Bugün hiç de okula gidecek halim yoktu bir ev topuzu yapıp mutfağa doğru koşmaya başladım. Hızımı alamayıp mutfakta duran Alara'ya çarptım. Bana bakıp ne olduğunu anlamaya çalıştığı sırada sıkıca tutup sarıldım. Çok özlemiştim. Konuşmasına izin vermeden yanaklarını sıkmaya başladım o kadar komik bir hale geliyordu ki. Saçlarını iki kulak yapmış bir şekildeydi ve mavi saç rengi ona yakışıyordu daha fazla dayanamayıp vurmaya başladığı sırada

''Ne yapıyorsun be ?'' diye yakınmaya başladım.

''İlk sen geldin ilk sen uğraştın sonuçlarına katlan,'' dediğinde iş ciddiye binmişti artık savaş sırasıydı. Elime aldığım yastıkları ona fırlatırken kahkaha atıyorduk adeta. Onu hiç uzun zamandır bu kadar gülerken görmemiştim. Benim için cennetten bir kapı açılıyordu o gülünce. 

''Alara ablacım yapma ayıp,'' diye salona girdi Pınar. Dil çıkardığımda ''Bak bak birde dil çıkarıyor sen büyük ol bari ablası,'' deyip elleriyle koltuktan destek alarak duruyordu. Yüzünde acımsı bir hal vardı ki zorunlu olarak gülmeye çalışıyordu bu her halinden belliydi.

Kırık Ruhlar (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin